46 BÖLÜM

6.4K 220 71
                                    

Belki birgün herşey istediğimiz gibi olacaktı..

🌞

Ailemle güzel bir kahvaltının sonunda dolaşmaya çıkmıştık. Şimdide aydanla yürüyordum. Dün gece neler olduğunu soruyordu aptal kız.

"Ya anlatsana ne yaptınız?" Yürümemi durdurarak ormanın temix kokusunu içime çektim. "Bak aydan ağzına bi yapıştırcam bu gecenin nasıl bitdiğini anlamayacaksın tamammı?"

Burnunu kıvırarak kollarını göğsünde bağladı. "Sus be" gözlerimi devirerek yürümeye devam etdim. Güzel botanik bir ormana gelmiştik. Her yer yeşillikti. Bu ortamda sevgilimle değilde aydanla olduğuma inanamıyordum resmen!

Babam demiri ve yiğiti alarak kebap yapmaya gitmişlerdi. Bizde ayrılmış etrafı inceliyorduk. Denize girmek istiyordum aslında. Demirle girmek istiyordum hemde. Bunun planını yapmak lazımdı.

"Ee bu volkan nasıl? Bi ara hoş bi adam diyodun?" Bakışlarını kaçırarak yine alışık olduğum şeyi yaparak parmağını ağzına götürdü. "Nasıl yani anlamadım?" Bilinmezliğe vurması beni bitiriyordu.

"Kesin anlamamışsındır aydan!" Koluma dirseğini geçirerek önde yürümeye başladı. İşte biz böyle yola gidiyorduk. İte kalka. Döve söve bir birimizin yanında olurduk. Ama asla ayrılmazdık. "Buraya gel aydann!"

Arkasını dönerek "gelmiyorum gidiyorum ben" sabır çekerek elimi kaldırdım. "Gidersen git kayb olunca ve seni ayılar yiyince bakalım böyle tıpış tıpış gidecekmisin!"

Söylediklerimle kaşlarını çatarak etrafına baktı. Daha sonra koşarak koluma asıldı. "Tamam tamam hadi gidelim zaten acıktım" gülerek saçlarını karıştırdım. "Ha şöyle yola gel bakalım"

Ama onu böyle kolay bırakmayscaktım. Kolundan tutarak kendime döndürdüm. "Söyle hemen! Volkandan hoşlanıyormusun?" Kurtuluşu yoktu bunu oda biliyordu tabi ki. "Bilmiyorum ya gece bırakk"

Kollarını çekerek babamlar tarafa yürümeye başladı. Ben biraz daha yürümek istiyordum. Bakmak istiyordum etrafa. O kadar güzeldi ki burası. Yeşil benim rengimdi. Burası dünyanın en sakin yeri benim diye bağırıyordu.

Aydan gözden kayb olduğunda bende ormana doğru yürüdüm. Olduğum konum şimdiki botanikaydı ama biraz daha aşağı inince ormana giriyordum. Ve bu inanılmaz güzeldi. Böyle bir manzarada yanımda demirin olmaması çok kötüydü.

Uzun Çimlerin üzerinden geçerek kozalaklara basmadan dikkatlice yürüdüm. Yere dökülen ağaç yarpakları ve kozalaklar ayrı bir güzellik katıyordu şimdi buraya. Botanikayı arkamda bırakmıştım bile.

Yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu anlamamıştım şimdiye kadar. Sakinliğe ve kendimle baş başa kalmam gerekmiş oysa. Düşünmek bazı soruları cevaplamak ve beynimdeki sesleri susturmak istiyordum.

O yüzden biraz daha ormana inerek kesilen ağacın köküne oturdum. Dizlerimi kırarak kollarıml dizimin üzerine bıraktım. Buradan güneş daha güzel ve net görünüyordu. Ellerimi çenemin altına koyarak gözlerimi kapatdım.

Düşünmeye ihtiyacım vardı. Soruları cevaplamaya. Demir hancı. Hayatımın aşkı. Herşeyiyle ilkim olan o adam. Rüyalarımın sahibi. Geleceğimin sevgisi. Kimdi o? Ben onu gerçekten tanıyormuydum peki?

ABİMİN ARKADAŞI (TEXTİNG 18+)Where stories live. Discover now