17.bölüm

255 6 6
                                    

(Hatırlatma:)
oyunlar oynanmış takılar takılmış düğün bitmişti. Hatta Gülcan abla o kadar çok altın takıldı kı az kalsın düşüyordu.

Şimdi ise biz eve gidiyorduk.
(Hatırlatma bitmiştir.)

Şuan Kağanın arabasında Konağa doğru gidiyorduk. Neyseki Zümra hanım ve kızı başka bir arabayla gittiler. Ama maalesef ki halen konaktaydılar. Aman neyse ben zaten 1 hafta sonra kendi evime gidiyorum yani çokta bir sorun yok.

Kağan yine her zamanki gibi elini bacağıma atıp bacağımı okşadı. Zaten rahatsız olsam derim ama içimden bir ses deme dediği için demiyorum.(hadi lan ordan)

Ne ara geldiğini bilmediğimiz konağın önüne gelmiştik aslında şöyle Düğün arabasında Gülcan abla ile Berzan abi şimdi eve gireceklerdi. Bizde onların arkalarından gelmiştik. Şuan sadece bazı adetler yapılacaktı mesela tabak kırma, kapı parası isteme vb şeyler.

Herkes inmişken bende inecektim ki birisi kolumdan tuttu. Arkaya döndüğümde kolumu tutan kişi Kağandı. Ben noldu bakışları atarken konuştu.
"Sarya ben arabayı park edeceğim sende benimle beraber gel"
"Tamam olur o zaman" diyerek açtığım kapıyı geri kapattım.

Kağan dediği gibi yaptı arabayı park etti. Bende indim oda hemen benim arkamdan indi. Daha sonra anahtarla arabayı kilitledi(nasıl anlatacağımı bilemeden)

Biz beraber konağa doğru yürümeye başladık.
"Sarya ne zaman bana numaranı vermeyi düşünüyorsun?" Diye sorunca 1-2 saniye ne diyeceğimi bilemedim. Galiba numaramı verecektim.
"Vereyim o zaman" ben böyle diyince Kağan cebinden telefonu alıp bana uzattı. Bende elinden telefonu alıp numaramı yazdım.

Ardından kendimi "bu dünyadaki tek aşkım" olarak kaydettim. Doğru mu diye kendimi bir kere çaldırınca telefonum çaldı. Reddettim ve telefonu ona uzattım. Telefonu elimden alıp cebine koydu.

"Ee Sarya senin beni tanıdığını düşünüyorum artık ama ben seni tanımadım, bana hakkında bilmediğim bir şey söyler misin?" Diyince biraz şaşırdım beni resmen tanımak istiyordu.

"Benim asıl ismim Marin, Marin Sarya Dinçer" diyince güldü.
"Marin sarya Arslanoğlu yakıştı ha" diyince ne kadar kendimi sıksam da güldüm.

"Sen bana aşık mı oldum?"diyince yüzünde garip bir gülümseme oluştu.
"Bilmem belki olmuşumdur" dedi.

"Bilmiyorum, aslında bildiğim tek bir şey var oda Zümra yılanının çok kuduracağı"
"Zümra yılanı mı?" Aha sıçtım. Kesin rahatsız oldu.
"Özür dilerim halana böyle demem yanlıştı."
"Hayır hayır diyebilirsin aslında bende sevmiyorum ve az kalsın yanlışıkla Zümra yılanı diyordum kendisine"

"Ben bilmem eşim bilir maksatında yani" güldü.
"Bilmem belki"
"Kağan sen kaç yaşındasın?" Diye sordum
"Ben 26 yaşındayım 25 ekimde 27 olacağım,sen?" Baya büyükmüş ama harbi söylüyorum çok yakışıklı ama burcu Akrep:(

"Bende 21 yaşındayım 18 ocakta 22ye giriyorum"dedim
"Bunu aklıma kazıdım, bu arada o ayakkabılarla rahat yürüyebiliyor musun?"

"Valla çok zor yürünüyor taşısana beni" Tabikide taşıma konusunu şakasına söylemiştim gerçi Kağanın beni taşıyacağını düşünmüyorum. Derken ayaklarımın yerden kesilmesiyle ağzımdan çığlık kaçtı. Arkadaşlar hiçbir şeye imkansız demeyin ben bu olaydan bunu anladım ya da Kağancığım çok iyi bir insan neyse.

"Napıyorsun sen?!"bağırmamla kaşlarını çattı. Yinede yakışıklı
"Kızım bağırma resmen sokağı inlettin, hem sen bana demedin mi beni taşısana diye işte taşıyorum"
"Ben şakasına dedim" diyince güldü. Ben artık bir şey demiyorum çünkü az önce kaşlarını çatan kişi şimdi gülüyor te Allahım.

"Kızım senin de bir dediğin bir dediğine tutmuyor" bu yakışıklı beyefendiden hanımcı olur hissediyorum.

"Neyse, sen zaten beni indirmek zorundasın"
"Neden" diyince kaplumbağa deden dememek için kendimi tuttum neyse Saryacığım böyle kalitesiz espriler yapma.

"Çünkü konağa yaklaşıyoruz ve konaktakiler bizi böyle görünce yanlış şey düşünürler"dedim.
"Görsünler, hem sen benim sevgilimsin bunda yanlış bir şey yok zaten dedikleri umrumda bile değiş" bak yapma böyle şeyler bir gerizekalı kalbinden vuruluyor.

"Ama ayıp yani"dedim
"En azından seni bu elbiseyle görmüyorlar"diyince şaşırdım. Bir dakika Kağan yoksa elbisem açık olduğu için mi beni kucağına aldı?

"Yoksa sen elbisem açık olduğu için mi beni kucağına aldın?"diye sordum oda cevap vermek için konuştu.
"Bir taraftan öyle çünkü benim olana kimsenin bakmamasını istiyorum ve senin canın açıyor diye aldım" benim olan derken?!

"Benim kimsenin değilim hem biz sadece sahte sevgiliyiz yani gerçek sevgili değiliz" ben böyle diyince yüzü düştü ama bana belli ettirmemeye çalıştı. Ama anladım:)

"Peki"dedi ama sesindeki o kırgınlığı anlamıştım.
"Daha çıkma teklifi etmediğin için"diyince bu sefer yüzünde varla yok arasında bir tebessüm oldu.
"Anladım" dedi.

Bir kaç dakika daha yürüdükten sonra AA pardon ben Kağan'ın kucağında ve Kağanda beni taşırken konağa vardık. Çok şükür

Korumalar bize kapıyı açtı. İçeri girince Gülcan abla ve Berzan abi hariç herkesin Konağın balkonunda oturup çay içtiğini gördüm. Arkadaş bu çay sevgisi nedir Ya.

Bide Berfin balkonda yoktu o kesin odasındadır. Diyerekten odasına çıktım. Tam da tahmin ettiğim gibi odasındaydı. Yatağına yatmış tavana bakıyordu. Bende yanına yattım.

Devam edecektir.

Selammm neyse konuya geçeyim şarjım az olduğu için hikayeyi tam tamamlayamadım ama merak etmeyin yarın 2 bölüm atacağım neyse görüşürüz hoşçakalın😻👉🏻💖

Aşiret geliniWhere stories live. Discover now