20.bölüm

187 6 1
                                    

Hatırlatma:
Biz denizden çıkmıştık arabaya neyseki binmiştik de. Arabada da bu işi konuştuk ve anlaştık.
Sevgili olmuştuk ama birbirimizi tanıma şartıyla.
Hatırlatma bitmiştir.

Şimdi ise arabadan inip konağa gidiyorduk. Tabi Kağancım arabayı park etmişti.

Biz konuşa konuşa konağa varmıştık. Zaten Delal teyze, Zümra hanım ve kızı oturmuş kahve içiyorlardı. Fakat Berfin'i görememiştim. Nerde bu kız?

Delal teyzeler ise bizim geldiğimizi görmüşlerdi. Ama şaşırdığımı bir nokta oldu oda Delal teyzelerin benle Kağan'ı takmamasıydı. Normalde hep bizim yanımıza gelirdi. Aman neyse bir bildiği vardır.

Kağan beni elimden tutup peşinden sürükledi. Yani resmen o benim elimden tutmuş beni sürüklüyordu.

"Kağan beni bir oyuncak bebek gibi ordan oraya sürükleyecek misin?" Hayır yani insan bir konuşur. Ağzını açmıyordu.

"Senle konuşacaklarım var"diyince şaşırdım. Çünkü biz zaten bütün konuları arabada konuştuk. Bak şimdi merak etmedim de değil.

Sürüklenmem durduğunda kendi odasının önündeydik. Kapıyı açıp geçmemi gösterdi bende hemen odasına geçtim. Kağan da arkamdan gelmişti.
Tabi bu sırada da kapıyı kapatmıştı.

Aklımdaki soru sordum "Ee ne konuşacağız?" Sorumla birlikte tam da gözlerimin içine baktı. Galiba ben Kağan'da en sevdiğim özelliği tam da gözlerimin içine bakması. Bakın gözlerime bakması da değil direk gözlerimin içine bakması konu.

"Bu sahte ilişki yalanını kimseye söyleme Berfin'e bile ve zaten söyleyecek bir şey kalmadı diye düşünüyorum malum artık benim herşeyimsin" diyince tam o anda kalbim yerinden çıkacakmış gibi attı.

Ölürüm ölürüm vallaha istersen evlenebiliriz Kağancım.

"Öyle öyle de zaten ben 1 hafta sonra İzmir'e geri döneceğim" dememle yüzü düştü ama bozuntuya vermedi. Bebeğim Sarya'nın gözünden kaçar mı sandın?

"Sana karışmak gibi olmasın ama biraz daha geç gidemez misin?" Yaa aşkım beni düşünüyorr

"Olmaz ki şimdi öyle çünkü benim de İzmir'de bir düzenim var hem misafirliğin kısası makbuldür." Diyince bana beyninden şüphe ediyorum gibi baktı.

"Misafirliğin kısası makbuldür dediğin ev senin gelinlikle gireceğin eve olacak"diyince sırıtmama engel olamadım. Şuan varya pişmiş kelle gibi sırıtıyordum. En kötüsü ise sırıtmama engel olamıyordum. Sırıttıkça sırıtasım geliyor.

Ama bak sen böyle diyince ben utanıyorum. Hemde daha da aşık oluyorum sana çavreşamın.

"Bakıyorum da bana aşık olmuşsun bile"diyince yüzüme baktı. Yüzünde sanki hafif bir tebessüm vardı. Normalde çatık kaşlı gezen Kağan Vurgun karşımda tebessüm ediyordu.

"Çok bakma aşık olursun" diyince tebessüm eden yüzü bu sefer gülmeye başladı. Neden ki burada gülünecek bir şey yok?
"Neden gülüyorsun Vurguncuğum?" Dememle artık gülmekten gözünden yaş geliyordu. Ben salak mıyım ben mi anlamadım yoksa.

"Ben zaten bakmama gerek yokki ben sana direk aşık olmuşum" diyince ağzım açık kaldı. Ben galiba içimden söylediğimi sanıp dışımdan söylemiştim. Şuan utançtan kıpkırmızı olduğumu biliyorum.

Aşiret geliniWhere stories live. Discover now