Bölüm 7 ☾ Yirmi Altı

69 14 0
                                    

Multimedyadan yeni parçamızı dinlemeyi unutmayın :')

Keyifli Okumalar Dilerim 🕯️

Önümden ilerleyen uzun boylu adamın, yüzüne göre oldukça genç duran vücuduna baktım. Başkalarının hayatlarını mahvederken, oğullarını döverken, insanlara eziyet ederken yıpranan tek şey yüz ifadesi olmuş olmalıydı, omuzları dünyanın tüm yükünün taşıyabilirmiş gibi dik duruyordu.

"Demek Hazar'ın uğruna ortalığı birbirine kattığı kız sensin." dedi babası salona ulaştığımızda "Aranızdaki şey tam olarak ne?"

Masaya yöneldi, baş köşedeki demir ayaklı sandalyeyi geriye doğru çekerek oturdu ve elindeki sopayı gürültüyle bıraktı. Oturmam için işaret ettiğinde sakin bir ifadeyle karşısına oturdum.

"Aramızdaki şeyi zaten biliyor olduğunuzu düşünüyorum." dediğimde doğru piyonu oynadığımdan çok emin değildim ama sorun değildi.

"Gerçekten sevgilisiniz yani öyle mi?"

Arkadaşlarımı öldürten adam benim gerçekte kim olduğumu bilmiyor muydu yani? Yoksa beni mi deniyordu? Yine mi bir oyunun içerisindeydim? Yoksa adamlarına sadece yapmaları gerekeni söyleyip çekiliyor muydu?

"Adın neydi?"

Birkaç dakika düşündüm, yüzümü değil ama adımı biliyor olabilir miydi? Başka bir isim söylersem ve gerçek adımı biliyorsa güvenlerini kazanma planım suya düşerdi. Bu işin içerisinden nasıl çıkmalıydım?

"Rana," dedim ifadesiz bir sesle "Rana Sipahi."

"Küçük duruyorsun, reşit misin?"

"Reşit değilsem, oğlunuza bu ilişkiyi bitirmesini mi söyleyeceksiniz?"

İçeriye giren kadının üzerindeki beyaz gömleğe ardından siyah kumaş pantolona baktım, ufak bir kırışıklık dahi yoktu. Elindeki düz, beyaz renkli kahve kupalarını önümüze bıraktığında masaya birkaç şey daha koyarak yanımızdan ayrıldı.

"Görünüşüm seni yanıltmasın," dedi kupanın koluna parmağını geçirirken "Prensip sahibi bir insanım. Yirmi altı yaşındaki oğlumun reşit olmayan bir kızla birlikte olmasına elbette izin veremem."

Tek kaşımı kaldıracak gibi oldum ama sonra ona istediğim her şeyi söyleyemeyeceğimi hatırladım. Hazar'ın ondan ne kadar korktuğunu ve az önce oğluna bir ağaca vurur gibi vuruşunu hatırladım.

"Merak etmeyin, Hazar'da tıpkı sizin gibi prensip sahibi. Tanıştığımızda merak ettiği ilk şey reşit olup olmamamdı." diyerek sorusunun cevabını havada bıraktım, tek başıma plansızca konuşmak istemiyordum. Hazar ona benden bahsettiyse ne dedi bilmiyordum risk alamazdım.

"Nasıl tanıştınız?"

"Bir iddia üzerine," dedim sakince "İddiayı kaybettiğim için ondan telefon numarasını istemem gerekti."

"Ne zamandır birliktesiniz?"

"Bilmiyorum, sanki eskiden beri tanışıyoruz, zaman onun yanında hızlı ve belirsiz geçiyor."

Adamın kahve kupasını bırakırken dudaklarının kıvrıldığını gördüm, her şeyi biliyormuş ve doğrusunu bildiği yalanları dinliyormuş gibi bir ifadesi vardı. Kendi ayağıma mı sıkıyordum şuan?

"Hazar'ın en sevdiğin özelliği ne?"

Kendime birkaç saniye tanıdım, Hazar'ı düşündüm, gerçek bir ilişki içerisinde olsak en sevdiğim özelliği ne olurdu? Bakışlarım önümdeki kahveye indi, içerisinde iki kahve göz belirdi sonra gözlerden birisinde ufak yeşil bir parça. Kumsal ile denizin birleştiği o sınır gibiydi.

RUHUN HARİTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin