"Kaybolmamak için..." diye bir şeyler mırıldandığını duydum Ceyda'nın fakat bu hareket ikimizi de etkilemişe benziyordu. Bir kardeş gibi kalabalıkların arasında kaybolmamak için birbirimizin elini tutmuştuk ve kalabalığın arasından sorunsuz ayrılmıştık.
Tuvalete girdiğimizde içeride bizim dışımızda birkaç kadının olduğunu görmüştük. Genel olarak yirmi, otuz yaş aralığındaydılar.
Buraya gelenlerin çoğunun yaşı da onlar gibiydi. Bizim yaşıtlarımız çocuk kategorisine girdikleri için burada yaşıtımız yoktu.
İçerideki makyajını tazeleyen, elini yıkayan ya da telefonla konuşan kadınları umursamadan orada durmaya devam ettik. Kabinlerin hepsi doluydu. Ceyda da sanırım tuvalete girmeyecek olacak ki lavaboya eğilmiş elini yüzünü yıkıyordu.
"Bunaldın mı?" Bu soruyu bıkkınlıkla sordum çünkü ben sıkılmış ve bunalmıştım.
"Biraz," daha sonra ekledi. "Çok sesli bir ortam ve de rahatsız edici." Ona katıldığımı belirtircesine kafamı salladım.
"Sen de mi sıkıldın?" Kafamı sallamam üzerine bu soruyu sormuştu. Buna da kafamı salladım ve yine sessizlik oldu.
"Kızlar, yolunuzu mu kaybettiniz?" Yirmili yaşlarındaki bir kadının bize seslenmesiyle Ceyda irkilerek ona döndü fakat ben aynanın yansımasındna kadının dik dik bize baktığını fark ettiğim andan beridir bu atağı bekliyordum, bu yüzden Ceyda'nın aksine sakin bir şekilde döndüm kadına.
"Hayır." Kesin ve net tavrım onun için yeterli bir cevap olmamıştı. Böyle insanlara taviz vermemek gerekirdi ve Ceyda konuşsa eminim ki sesi titreyerek konuşurdu ve bu da kadına bizim korunmaya muhtaç insanlar olduğumuzu lanse ettirirdi.
Ama yine de konuşma boyunca Ceyda'yı susturmayacaktım, abileri gibi bastırmaya, korumaya çalışmayacaktım. Sadece kadının olayı büyütmemesini sağlayacaktım.
"Yaşınız tutuyor mu bu mekana girmek için?" Küçümseyici tavrına karşılık onaylarcasına başımı salladım fakat Ceyda da benimle aynı zamanda kafasını iki yana salladı.
"Nasıl yani, yaşınız tutuyor mu? Tutmuyor mu?" Sinirlerime hakim olanayarak biraz sert çıkıştım.
"Sanane ablacım, bak işine!" Evet, sakin olmak için kendime verdiğim tüm yeminleri bir kenara atarcasına konuşmuştum. Sert çıkışım, bizi bastırmaya çalışan kadın için şaşırtıcı olmuş olacak ki birkaç saniye sadece yüzüme bakmakla yetindi.
"Yaşınız yetmiyor yani, o zaman bunu mekan sahiplerine bildirmem lazım biliyorsunuz değil mi?" Bu konuşmayı bana başka nazik ya da kibar bir kadın yapsa onu dinler ve ona gör cevap verirdim fakat bana bunları söyleyen kişi bana üstten bakan, rezil olmamızı hevesle bekleyen bir kadındı.
Bizden ne istediğini bile bilmediğimiz bir şekilde bize sataşıyordu fakat bilmediği bir şey vardı. Burası Ceyda'nın ailesinin çöplüğüydü, yani bu mekanda Ceyda'nın kılına dahi zarar gelemezdi.
"Bildir, bildir." Elimle onu kovar gibi yollamıştım ve o, bizim endişelenmemizi beklerken rahatlamamıza şaşırmış olacak ki kaşlarını çattı.
"Neden bu kadar rahatsınız?" Rahatsız olmuş bir şekilde sorduğu soruya karşılık ben sadece güldüm fakat konu abileri olunca cesaret gelen Ceyda konuşmaya başladı.
"Evet evet, beni babama şikayet edebilirsin." Bakışları bana değdiğinde sözlerini düzeltti. "Yani babamıza şikayet edebilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peyda
Teen Fiction-Karanlık Adımlar Serisi 1. Kitap- Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı masada oturuyordum. Birbirimizi tanıyalı yarım saat bile geçmemiş...
Peyda 19
En başından başla