Orenda

14K 341 73
                                    

Küçük kız evde kimsenin olmamasını fırsat bilip bahçeye çıkmıştı. Bahçelerinde büyük bir havuz, yapraklarını dökmüş olan ağaçlardan başka bir şey yoktu. Yan bahçe daha güzeldi. Rengarenk çiçekler vardı. Kış mevsiminde bile bazı çiçekler solmuyordu. Küçük kız yan bahçeye girmek istedi. Bahçe kapısından çıkıp yan bahçenin kapısına gitti. Etrafta kimse görünmüyordu. Demir kapıyı itip içeri girdi. Kendi bahçelerinden daha özenli ve güzeldi.

Renkli çiçeklerin olduğu yere gitti. Hepsinden toplayıp annesine götürecekti. Elini büyük yapraklı beyaz çiçeğe uzattı. Kopartacağı sırada arkasından biri ona bağırdı.

"Hey! Sakın onları koparma."

Küçük kız omzunun üzerinden arkasına baktı. Bu çocuğu daha önce görmüştü. Zeytin gözlü çocuktu bu.

"Bir sürü var zaten, birazcık toplasam ne olur ki?" Dedi kollarını açıp fazla olduğunu göstermeye çalıştı. Çocuk ona yaklaştı.

"Kimsin sen niye izinsiz girdin buraya?" Çocuk ondan uzundu. Yüzüne bakmak için kafasını kaldırdı sonrasında umursamadan elini tekrar beyaz çiçeğe uzattı. Çocuk elini uzatıp küçük kızın kolunu tuttu.

"Sana koparma dedim!" Bağırmıştı. Küçük kız korkup geriledi. Arkasındaki taşı göremedi takılıp düştü. Kalçası ağırmıştı.

Bahçelerindeki kız yere düştüğü için ela gözleri dolu dolu bakıyordu. Ağlamamalıydı. Annesi küçük bir kızı ağlattığını görürse çok üzülürdü. Kızın elinden tutup kaldırdı.

"Tamam, birkaç tane koparabilirsin."

Küçük kız yaşlı gözlerle gülümsedi. Eliyle kalçasını ovdu. Acımıştı ama çiçekler acısını unutturdu. Hangisini koparsam diye düşündü. Sarı çiçeklere baktı.

"Nergis." Zeytin gözlü çocuğa döndü.

"Hayır benim adım Efsun." Çocuk güldü.

"Sana demiyorum ki sarı çiçeğin adı Nergis."

" Senin adın ne?"

"Karan." Küçük kız bunu beğenmemişti. Zeytin gözlü çocuk daha çok hoşuna gitmişti.

"Zeytin gözlü çocuk dicem sana. Gözlerin zeytin gibi siyah ve parlak." Çocuk yüzünü buruşturdu.

"O ne kızım saçmalama." Küçük kız omuzlarını aşağı yukarı hareket ettirdi.

"Bunların adı da Efsun olsun mu?" Sarı çiçekleri gösterdi.

"Olmasın dersem ağlar mısın?" Küçük kız dudağını büzüp düşündü. Ağlamazdı ama üzülürdü. Başını salladı.

"Peki o zaman Efsun olsun adı." Küçük kız sevinçle ellerini birbirine vurdu.

"Kaç yaşındasın sen?" Küçük kız ellerini açıp parmaklarını saydı.

"Altı yaşındayım bak bu kadar. Sen kaç yaşındasın?" Dedi parmaklarını göstererek.

"8 yaşındayım. Yakında 9 olacam." Çocuk kızın parmaklarını açtı.

"Bak bu kadar." Kız parmaklarına baktı. Çocuk ondan büyüktü.

"Biliyor musun eğer çiçekleri kopartırsan onlar ölür ve bir daha böyle güzel çiçekleri bulamayız."

HazWhere stories live. Discover now