-24-

11 1 0
                                    

Kıskançlık...

İclal'in daha önce hiç tatmadığı bir duyguydu. Aşk ile ilgili bir çok duyguyu hiç tatmamıştı zaten.

Bu yüzden şuan karşısında oturan kadına duyduğu öfkeye bir isim veremiyordu.

Ömer'e baktığı bakışlarından rahatsız olduğu için mi öfkeleniyordu. Peki bunun sebebi neydi?

Göz ucuyla Ömer'e bakarken bakışlarının kendisinde olması ile hafifçe tebessüm ederek önüne döndü. Yakalanmıştı galiba.

"Evde hiç ikinize ait bir fotoğraf yok. Neden ki?"

Kadının sorusu ile kaşlarını çatmaya engel olarak "Kocamı fotoğraflarda değil yanımda görmeyi tercih ediyorum çünkü." dedikten sonra Ömer'in masanın üzerinde ki elini tuttu İclal. Nispet yapmıyordu, sadece kadına yerini bildirmeye çalışıyordu.

Ömer yüzünde ki samimi gülümseme ile "Kesinlikle katılıyorum güzelim sana. Benim içinde aynı şey geçerli." dedi. Kadının kendisine olan bakışlarına dikkat etmese de aynı masada oturdukları için görebiliyordu. Ve bu bakışların ne anlama geldiği anlayacak kadar zekiydi. İclal'in de tepkisinin buna olduğunu anlayabiliyordu.

Kadın bozarırken "Ne kadar güzel." diye konuştu yapmacık bir gülümseme ile.

Yemekler bitince masayı toparlarlarken Ömer'in peşinden giden kadın ile sinirlenerek arkasından ilerledi İclal. Neyi amaçlıyordu bu kadın?

Sonuçta şuan evli bir çiftin evindeydi ve evli olan bir adama sarkıyordu. Bu durumdan rahatsızlık duyması gerekirken, üstelemesi de cabasıydı.

Mutfağa girdiğinde Ömer'in omuzuna doğru uzanan el ile hızlı bir refleks göstererek kadının elini havada tutarak geriye doğru itti. "Anlama konusunda bazı sıkıntılarınız mı var?"

"Neden?"

Kadının pişkin sorusu ile "Bunun olmasını tercih ederim çünkü. En azından elinizde olmayan bir durum olduğu için size sadece acımakla kalırım. Ama eğer anladığınız hâl de evli bir adama yürüyüp, bir de bundan karşılık almayı bekliyorsanız, yüzsüzlüğünüz ve gurursuzluğunuz karşısında benden alacağınız tepki daha farklı olur. Kocamdan uzak durmamaya devam ederseniz ben uzak tutmak zorunda kalacağım çünkü. Ama umuyorum ki sadece konuşarak uyarmam yeterli olmuştur. Aksi takdir de diğer yöntemimi göstermekten çekinmeyeceğim." diye konuştu İclal. Kendisini tutmaya gerek duymuyordu çünkü bazı insanlara anladığı dilden konuşmak gerekiyordu.

"Ha-yır, siz beni çok yanlış anladınız?"

Kollarını göğsünde birleştirerek "Kocama olan saçma bakışlarınız ve temas etmeye çalışmanızdan ne anlamalıyım o hâl de? Hatta evliliğimizi sorgulama hadsizliğinizden?" diye sordu İclal, tek kaşını kaldırarak.

"Biraz yanlış anlaşılmışım galiba. Kusura bakmayın. Amacım tabii ki öyle bir şey değil."

Ömer bu duruma bir son vermek için konuşacakken İclal'in kendisine olan bakışlarından ötürü sessiz kalmayı tercih etti.

"Yanlış anlaşılmaya müsait hareketler sergilemeyin o zaman. Herkes bu sözlerinize inanmış gibi davranmayı tercih etmeyebilir çünkü. Şimdi içeriye geçebilirsiniz burada bir yeriniz yok çünkü."

Kadının eksta bir şey söylemeyerek mutfaktan çıkmak için adım atması ile İclal "Ha bu arada." diye seslendikten sonra kadının kendisine dönmesini bekledi. "Ortaya çıktığında yanlış anlaşılmışım diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışacağınız hareketleri yapmamanızı öneririm."

Kadın başıyla onaylayarak mutfaktan çıkınca, İclal arkasından "Gurursuzluğunda ısrarcı olmuyor en azından." diye konuştu kendi kendine. Zaten kadın bu tavrından farklı bir tavır gösterseydi eğer İclal karşılık olarak o dilden konuşmasını da bilirdi.

YILLARIN ACISIWhere stories live. Discover now