52

531 82 110
                                    

Daven'den,

  Kaç dakikadır önümdeki kağıdı öylesine karaldığımın farkında dahi değilken bir türlü odaklanamıyordum notalara ki şarkının enstrümantalının kaçıncı tekrarında olduğunu sayamamıştım bile bir yerden sonra.

  O kadar çok soru işaretlerim vardı ki... O kadar çok endişelere sahiptim ki... Herşeyi bırakıp pes etmeyi ihtimal olarak görmek istememiştim hiçbir zaman. Hâla da görmek istemiyorum demek isterdim ama kaybediyorduk... Bora'yı kaybetmeye başlıyordum... Belki de herşey daha da felâket hâle gelmeden pes etmeliydik? En azından daha da mutsuz hissetmeden ve olacaklardan habersizce göçüp gidebilirdik?

  Daha fazlasına katlanamazdı ki Bora... Çınar ve Berke'nin nefret dolu bakışlarını kaldıramazdı... Belki de onlara yaklaşmasına hiç izin vermemeliydim? Ama sevmişti işte... Aşkın önüne geçemezdim... Kabul etmeliydim ki onlarla geçirdiği zaman boyunca gerçekten mutluluğu hissetmişti ama ya bir o kadar da nefreti görürse?

  Berke'nin samimiyetini hastanede görmüş olsamda korkuyordum işte... "Katilin Çizgisi" olarak bildiği cinayet sayısı on beşi geçmezken bilmediği kırk küsür kaybı öğrendiğinde yine korumak isteyecek miydi? Yine de yanında olmak isteyecek miydi Bora'nın? Çınar peki?.. En çok ondan korkuyordum...

  Bora geçmişini açmak istemeyebilirdi... Benim dahi bilmediğim birçok kötü anıya sahip olduğuna emindim... Ablasının ölümünden hiç bahsetmemişti mesela... Neden kimsesizler mezarlığında olduğunu merak ettiğimde cevap vermemiş, gözlerini kaçırmıştı. Bir kez sormuş, birdaha da sormamıştım gerçi. Kendi ne zaman anlatmak isterse o zaman anlatır diye düşünmüştüm ama hiç açmamıştı bahsini...

  Kapı sesi...

  Kimseyi beklemiyordum ama Enes'te olabilirdi. Arada haber vermeden uğradığı oluyordu ki son olaylardan sonra bunu sıklaştıracağı ihtimali çok yüksekti. Ortak eve çıkma tekliflerini kabul etmiştim ama bunun için zamanımız kalmadığının farkındaydım. Sadece kabul etmezsek olayı uzatacaklarının bilincindeydim...

  Çalmaya devam eden enstrümantali durdurduktan sonra oturduğum sandalyeden yavaşça kalkıp kapıya doğru ilerlerken tekrar tıklatılmıştı kapı. Tuhaf bir gerginlik oluşmuştu içimde...

  Çınar...

  Baktığım kapı deliğinden gördüğüm sima kalbimi hızla çarptırırken ellerimin uyuşmaya başladığını da hissetmeye başlamıştım. Bu sefer çalınan zil sesi ise onu daha fazla bekletmemem için uyarı olurken içime derin bir nefes çekip sakince açmıştım kapıyı.

  "Müsait miydin?" Sakin görünüyordu...

  "Müsaitim?"

  "Biraz konuşabilir miyiz?" Gözlerimin içine odaklıydı tamamen.

  "Tabii" onayımla beraber kapının önünden hafifçe çekilip ona eve girebilmesi için izin vermiştim ama aşırı gergin hissediyordum. Ters bir durum olmasaydı Bora haber verirdi veya oda gelirdi değil mi?

  "Şarkınız üzerine mi çalışıyordun?" Gece uyuyamadığımdan kafam dağılsın diye yeni şarkılar bestelemiştim... Dağınık nota ve söz kağıtları öylece duruyordu hâla salon masasının üzerinde.

  "Evet" Aynı anda koltuklara doğru Çınar'ı yönlendirip orta masadaki dağınık kağıtları da toplamaya başlamıştım.

  "Kardeşim çok kıskanırdı şuan burada olduğumu bilse"

  "Hiç tanıştık mı?" Her konserimiz için ayrı kategorili bilet satışı sağlardık. Konser sonrası müsaitlik durumumuza göre en fazla on beş, en az beş kişilik hayran grubuyla tanışıp fotoğraf çekilmek için...

Katilin Çizgisi | bxbxbOù les histoires vivent. Découvrez maintenant