54

726 84 135
                                    

Berke'den,

  "Rahatsız etmiyorumdur umarım" Birce'nin ölümünü duyar duymaz Çınar ile ilk işimiz Bora ve Daven'in güvenliğinden emin olmak istemiş olmaktı. Şuan ise evinin kapısı önünde, Daven'in evinde ve iyi olduğuna emin olmuştum.

  "Biraz zamanın var mı?" Var sayılmazdı ama önemli bir konu hakkında konuşmak istediği de açıktı.
 
  "Var?" Onayımla beraber kapının önünden hafif çekilerek beni içeriye davet ettiğinde uyum sağlamıştım. Gergin görünüyordu...

  "Birşey içer misin?"

  "Teşekkür ederim" hafifçe gülümserken yanıtlamış daha sonrada koltuklardan birine oturmuştum. Daven'de cevabımdan sonra çaprazımda kalan koltuğa oturmuş ciddiyetle beni incelemeye başlamıştı.

  "Bora nasıl?" Keşke cevabını bilseydim...

  "Dün geceden beri görmedim" Benimde gözlerim Daven'in üzerindeydi.

  "Onu görmem gerekiyor" Bende Daven ile aynı düşüncedeydim. Eminim birbirlerine ihtiyaçları vardı.

  "Çınar'ı ikna etmeye çalışacağım" Benden evinin anahtarını almıştı ve Bora ile görüşmeme de izin vermiyordu. Eminim acelemiz olmasa Daven ile görüşmemi engellemek içinde türlü engeller yaratırdı.

  "Geç kalma lütfen" Gözlerini kaçırmıştı bu sefer ve kolunda olan elini daha da sıkılaştırmıştı destek ararcasına. Parmak boğumlarının beyazlığından anlaşılmaması imkansız gibi birşeydi. Çok endişeli görünüyordu...

  "Yarın, yarın buraya getireceğim" Nasıl yapacağımı bilmiyordum ama ne pahasına olursa olsun iki yakın arkadaşın birbirlerine destek olmasını sağlayacaktım.

  "Tek birşeyin sözünü istiyorum sadece" Bu sefer gözlerime çıkarmıştı gözlerini ilgiyle.

  "Pes etmeyeceksiniz" buruk bir gülümseme sunmuştu sadece. Sonrasında ise sessizce başıyla onaylayıp "Söz" demişti. İşte şimdi gerçek olan bir gülümseme bulmuştu dudaklarımı. Güveniyordum ona, onlara...

  "Birce Güner ölü bulunmuş. Herhangi bir bilgin var mı?" Saniyeleri bulan sessizlikten sonra sorduğum soruyla kaşları çatılmıştı anında. Beklemediği bir haber olmalıydı.

  "Uzun zamandır haraketlerini izliyordum ama öldürülmüş olmasını beklemiyordum"

  "Öldürüldüğünü söylememiştim. İntihar etmişte olabilirdi?"

  "İntahar etseydi bu eve gelemezdin" ikimizinde gözleri birbirimizin üzerindeyken buruk bir gülümseme sunmuştuk birbirimizi anlarcasına. İtiraf ediyorum ki pilavcıya gittiğimiz gün onu gerçekten güçsüz biri sanmıştım ama sandığımın aksine gördüğüm en güçlü insanlardan biriydi karşımdaki beden. Hayatı uçuruma giderken dahi ayakta kalabilmek için herşeyi göze alabilecek kadar cesaretliydi.

  "Benim gitmem gerekiyor artık" Elimde titremeye başlayan telefona sebep olan kişi tabii ki Çınar'dı ve şuan onu daha fazla sinirlendirmek istemiyordum.

  "Yapabileceğim birşey olursa?.." Kapıya doğru ilerlerken sormuştu.

  "Kendine dikkat et sadece" bende kapıyı açarken cevaplamıştım. Aynı dileği oda bana sunmuştu kapıyı kapatırken.

  Sormak istediğim, öğrenmek istediğim çok şey olsada bugün bunun için zamanım yoktu ama en kısa zamanda tekrar gelmek üzere ayrılmıştım evin bahçesinden.

  "Efendim" İçime derin bir nefes çekme ihtiyacı hissettikten sonra cevaplamıştım Çınar'ın aramasını.

  "Neredesin?" Sesi çok mesafeli geliyordu...

Katilin Çizgisi | bxbxbWhere stories live. Discover now