53

613 81 64
                                    

Berke'den,

  "Berke?" Omzuma temas eden el, yoğunlaştığım düşüncelerimin dağılmasına sebep olmuşken, ilgiyle elin sahibine çevirmiştim bakışlarımı.

  "İyi misin?" Koray... Karakoldaki en yakın arkadaşım...

  "İyiyim" daha fazla soru sormaması adına gülümsemek istemiştim ama sanırım iyi bir oyunculuk sergileyememiştim... Çattığı kaşlarıyla hemen yanımdaki sandalyeye oturmuştu çünkü.

  "Anlatmak ister misin?"

  "Çınar ile aram açıldı biraz. Pek önemli birşey değil" ikinci cümlemin doğru olmasını çok isterdim....

  "Önemli gibi görünüyor oysa" Samimiyetle gülümseyip masaya yasladığı dirseğine yaslamıştı sonrasında başını. Boynundaki ip izi hâla geçmiş değildi...

  "Adil konusunda fazla gergin" Limanda Adil'in öylece gitmesine izin verdiğimi orada bulunan herkes görmüştü ve iyide azar işitmiştim sonrasında. Çınar'da o günden beri yüzüme bakmıyordu zaten.

  "Haklı değil mi sence de?"

  "Haklı" Ama tamamen değil... Benim için değil...

  "Nasıl düzeltebiliriz moralini?"

  "Kahve?" Saatler önce Çınar ile evde olan kavgamızın ardından beni karakola bırakmış ve başıma bir ton iş yığmıştı karakoldan ayrılamayayım diye. Karakoldan çıkma durumumda ise ona haber verilmesi için, kapı önünde görevli olan memurlara uyarıda bulunmuştu.

  İyiliğimizi istediğini biliyordum ama beni buraya, Bora'yı eve kilitleyerek doğru yolu bulamazdı. Güvenini sarstığımızın farkındaydım ama benim açımdan saklanacak bir şey kalmamıştı artık. Kendini yalnızlaştırmasına gerek yoktu... Sormayı denese bildiğim, tahmin ettiğim herşeyi anlatırdım zaten...

  "Hemen getiriyorum" Koray'ı başımla onaylayıp önümdeki kağıdı tekrar okumaya başlasamda hâla algılayamıyordum kağıtta yazılanları... Toparlıyamıyordum dikkatimi bir türlü.

  "Benimle geliyorsun" Daha kim olduğunu fark edemeden el bileğimden çekiştirilen bedenimle dengemi sağlayamazken zarzor diğer elimle Çınar'ın omzundan destek alıp dengemi sağlayabilmiştim. Aşırı sinirli görünüyordu...

  Çınar'ın odasına girdiğimizde ise kapıyı kapatıp kilitlemiş tüm siniriyle dosyaların olduğu dolaba doğru ilerlemeye başlamıştı.

  "Bora'nın tüm dosyalarına en baştan başlıyoruz. Kayıp ihbarları da dahil"

  "Neden?"

  "Ne demek neden?" İkimizinde gözleri birbirimizi bulurken, elindeki birkaç dosyayı önündeki masaya bırakıp yaklaşmaya başlamıştı sorusunu sorarken.

  "Kanıt bulup hapse mi göndereceksin?" Duraksamıştı... Ama sinirini koruyordu...

  "Boşa uğraşıyorsun" Aynı anda masa önündeki koltuklardan birinin kol yaslama yerine yaslanmış kollarımı göğüsümde birleştirmiştim.

  "Gerçekleri kabullenmek istemiyorsun belki ama sorgusuzca güveneceğini düşündüğün insanlar katil!" Sesini yükseltmişti bu sefer.

  "Sorgusuzca güven değil bu Çınar! Sorgulasamda boşuna olduğunu bilmek!" Bende yükseltmiştim sesimi.

  "Zaten itiraf etti. Karakola getirsekte itiraz etmeyecek! Ama ikimizde getiremeyiz onu buraya" kısık sesle devam etmiştim sonrasında. Çok yanlış bir yerde başlatmıştı bu tartışmayı.

  "Pişman değiller! İkiside aldıkları canlardan pişman değil!" Sinirle inleyip masadaki dosyaları devirmiş sonrasında sandalyeye tekme atıp düşmesini sağlamıştı.

Katilin Çizgisi | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin