Aslında Ehehehhe

240 20 6
                                    

Sabahın 5'inde gözlerini açmıştı Taehyung. Hava karanlıktı. Yatağından kedisi Limon'u uyandırmadan kalktı. Aşağı mutfağa indi. Kendine kahve yapıp üstüne montunu aldı. Hava doğal olarak soğuktu. Ev anahtarını da alıp elinde kahvesiyle evinden çıktı. Sitede geziyordu. Abisinin (Hoseok) ve Namjoon'un yaptığı geçitlere bakıyordu. Yavaş yavaş havuzun yanından geçerek girişe geldi. Tahta merdivenlerden yukarı adım adım çıkarken Seoul'un manzarasına baktı. Ardından dolunaya bakıp gözlerini kapattı. Soğuk esinti ile saçları geriye uçuştu. Kış tatili zamanlarıydı tam virüsün yayıldığı zamanlar. Şimdiden birkaç gün geçmiş, yaşayan insan sayısı azalıyordu. Haberler kesilmiş, iletişim cihazları kullanılamıyordu. Yoongi'nin telsiz telefonları hariç tabii ki. Yoongi bu tarz işlerde gayet iyiydi. Silahlar, teknolojik aletler, kablolar (arada kodlama da yapardı). Hayatta kalma becerileri herkesi günden güne şaşırtırdı.

Dirseklerini gözetleme kulesinin korkuluklarına yasladı. Kahvesinden bir yudum aldı. Telefonunu çıkardı. Virüs olayından daha önce ona yazan bir çocukla olan konuşmalarına girdi. Yüzünde sırıtışla okuyordu mesajları. Alt sınıflardan bir çocuk hocasının zorlaması ile utana utana ona yazmış, sorular sormuştu. Taehyung'da hem cevap veriyor hemde flört ediyordu. Klasik Taehyung'du işte. Merak etti. Acaba o çocuk ne yapıyordu?

Ormanın içinden gelen seslerle düşüncelerinden kurtuldu oraya döndürdü gözlerini. Birkaç zombi "veağrh" "böğrh" gibi garip sesler çıkararak geziyordu. Taehyung cebinden bıçağını çıkardı. Soğumuş kahvesini tek dikişte bitirdi ve bardağı kenara koydu. Gözlem kulesinin üstü açık olduğu için hızla demir kapının üstüne zıpladı. Ardından yere. Sessizce zombilere arkalarından yaklaşıp bıçağı, çürümüş kafatası ve beyinlerine(?) saplayıp çıkardı. Birkaç tane olduğu için soeun yoktu. Tüm zombileri halledip ormanın içine biryerlere attı. Bıçaktaki kanı üstüne sildi. Ardından ormanın içlerine doğru sessizce yürüdü. Aradığı ağacı bulunca sırıttı. Etrafına baktı kimse yoktu. Hızla yosunları iki yana ayırıp ağacın gövdesinin içine saklanmış tünelden aşağı indi. İnmeden önce yosunları geri düzeltmişti. Yavaşça tünelde ilerlerken 'iyiki bu tünelleri kazmışız' diye geçirdi içinden. Karşısına çıkan üstünde ev işareti bulunan kapağı açıp boş havuzun içinden çıktı. Kapağı kapattı. Kapağı saklamak için kenarlara yığılmış kutuların üstüne örtülen örtünün içinden çıktı. Yavaşça geri döndü gözlem kulesine.

Saat 9'u gösterirken omzundaki elle irkildi. Başını çevirdiğinde Namjoon'u görüp gülümsedi. Joon'da aynı şekilde karşılık verdi.

"Günaydın."

"Günaydın günaydın olmasına da. Ne arıyorsun burda?"

"Uyku tutmadı geldim. 5'ten beri burda takılıyorum." Namjoon anladım anlamında başını salladı. Ardından Taehyung'un üstündeki kana bakıp yüzünü buruşturdu.

"Git kahvaltı yap. Devriye bende."

"Tamamdır o zaman. Dikkatli ol." Taehyung yavaşça kalktı oturduğu yerden. Havuzun başına döndü. Seokjin onun kafasına vurdu ardından yemeği uzattı.

"Sıçan nerelerdeydin?"

"Vurma ama hyung ya! Dışarıyı kontrol ediyordum."

"İyi ama kahvaltıya gel sonra aç kalırsın." Seokjin gülerken Taehyung göz devirmişti. Biryere oturup kahvaltı ederken hyungu yanına geldi.

"Üzerindeki kan ne öyle?"

"Birkaç çürük geziyordu buralarda bende etkisiz hale getirdim." Hoseok ofladı.

"Bu tehlikeli. Kendi başına yapma şöyle şeyler." Kolunu Taehyung'un omzuna attı.

"Tamam tamam yapmam." Tae geçiştirip tıkınmaya devam etmişti. Hoseok Tae'nin saçlarını karıştırıp olduğu yerden kalktı.

ZOMBIE ~ 𝒕𝒂𝒆𝒌𝒐𝒐𝒌 ~ (Tamamlandı🍓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin