দুই

312 50 8
                                    

Bir buçuk hafta. Geçirdiğim krizden sonra, hastanede geçen tamı tamına bir buçuk hafta. Her zamankinden daha yanlız geçen bir buçuk hafta daha, zor değildi alışmıştım ama kolay da olmuyordu. Kendi kendime bakıyordum ama Bay Bennett her gün arayıp desteğe ihtiyacım olup olmadığını souyordu. Onun benim için endişelendiğinin farkındaydım ama daha çok merak ediyordu. Bunu neden yaptığımı bana telefonda veya hastanede dikişlerim atılırken sormamıştı. Ne zaman soracağını biliyordum. Tam olarak şuan, toplanma grubunda soracaktı büyük ihtimal bugünün konusu benim üzerime kurulacaktı.

"Onu ilk defa görüyorum. Yaklaşık iki haftadır o sandalye boştu."yanımda cinsel birleşimden korkan kız, Yasmin'e baktığımda bakışlarının sandalyelerin çevrelediği yuvarlak alanda karşımıza denk gelen çocukta kesiştiğini gördüm. Onu gördüğümde küçücük hissettim.

"Gelmiş olması gerek, benim kaza geçirdiğim gün beni o kurtardı."sessizce mırıldanmama rağmen beni duymuş gibi ela gözlerini gözlerimle buluşturdu. Göz altlarında mor ve büyük göz altı torbaları yorgunum diye bağırıyorlardı adeta. Arkama yaslanırken onun bakışlarına karşılık vermeyi kesmek istedim ama tam o anda dudaklarını kımıldatıp cevabı bariz olan soruyu sordu. İyi misin?

Ona cevap vermek istediğim sırada Bay Bennet tüm neşesiyle her zaman girdiği kapıdan tekrar girdi ve kendi sandalyesine oturmadan önce tüm sandalyeleri inceledi, grubun tam olması onu mutlu etmiş olmalıydı ki neşeyle selam verdi. Bu kadar umutsuz insanin arasında böyle neşeli kalması akıl almaz bir durumdu.

"Umarım hepiniz bugün daha iyi hissediyorsunuzdur."çemberin ortasından homurdanmalar ve gülüşme sesleri yükseldi."Aramıza 7 aydan sonra, yeni biri katıldı."ayağa tekrar kalkıp Ashton Irwin'ın oturduğu yere doğru gidip onun omzunu sıktı."Ashton'a merhaba diyin."uzun parmaklarıyla yüzüne gelen dalgalı saçlarını geriye attıktan sonra yüzüne gerçek olmak için fazla mutlu bir ifade yerleştirdi ve yanağında ki çukurları gösterdi. Kimse hasta olduğunu bilerek mutlu olamazdı.

"Hey,"herkese ufak bir selam verdi.

Grubumuzda ki çoğu kişi, sosyal bakımdan korkuları olan tiplerdi. Gözlerim etrafta ki arkadaşlarımın üzerinde gezinirken bir tepki, bir hoşgeldin veya bir başlangıç konuşması bekliyordum ama kimseden çıt çıkmıyordu. Bu da benim üstümde bir yük oluşmasına neden olmuştu, en azından bunu ona borçlu olduğumu hissetmemi sağlamıştı.

"Terapiye hoş geldin."Ashton Irwin, bakışlarını kaldırıp beni bulduğunda şaşırdığı çok açıktı. Bay Bennett'in de öyle. Etrafta ki arkadaşlarım Ashton'a merhaba demeden önce Ashton Irwin bana buruk bir gülümseme gönderdi ki bu gülüşünün, gerçek gülüşü olduğunu hissetmiştim.

"O zaman Ashton, bize kendinden ve burada olma sebebinden bahset."Bay Bennet'in ricası üzerine Irwin oturduğu sandalyede tüm vücudu gözle görülür bir şekilde ip gibi gerildi.

"Ashton Irwin, 21 yaşındayım. Uyku Bozukluğu ve Uyku Terörü yani tıpta ki ismi ile parasomi. Başladığı zamanlarda sadece çocuktum, belki on bir."kelimeler dudaklarından döküldüğünde etrafta ki arakdaşlarım üzüntülü mesajlarını Ashton Irwin'e ilettiler. Mesajlara gülümseyerek tepki veriyordu, teşekkür ettiğini duymamıştım. Ardından Bay Bennett bizden Ashton'a soru sormamızı rica etti.

"Bu nasıl işliyor?"ilk soruyu kabusları olan çocuk Ashton'a yöneltmişti. İkisi birbirine benziyordu. İkisinde de derin ve mor gözaltı torbaları vardı, ikisi de büyük ihtimal sabahı çıkarmaya çalışıyorlardı.

"Kabuslar yüzünden, uyanırken nefes almakta zorlanıyorsunuz uyandığınızda korkmuş ve ağlıyor oluyorsunuz. Rüyalarının hepsini teker teker hatırlıyorsun bunun gibi."başını anlayışla salladı ve önüne geri döndü.

atelophobia // afi [a.u]Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ