Kan lekesi

47.1K 2.5K 1.6K
                                    


Evde oturup film izliyordum. Linus'u pencereden fırlattıktan sonra bir daha görmemiştim.

Ama içimde gram rahatlık yoktu. Her an bir yerlerden çıkabilirdi. Bu iş daha ne kadar böyle devam edecekti bilmiyordum. İstediğim tek şey sağ kalmaktı.

Evet yaşamaya değer bir hayatım yoktu. Ancak bir oyuncak tarafından öldürülmeyi isteyecek kadar da berbat bir durumda değildim.

Ben film izlemeye dalmışken yine mutfaktan bir ses geldiğini duydum. Bu sefer korkmak yerine mutfağı yok etmeyi düşündüm. Bu yaratığın benim mutfağımla ne alıp veremediği vardı?

Nerede kaldın haşmetlim özlettin kendini

İç sesime göz devirdikten sonra sesi takmamaya çalışarak kanepeye uzandım ve uyuyormuş numarası yaptım. Neden bilmiyorum ama çocukluğumdan beri uyurken sanki üzerimde koruma kalkanı oluşuyormuş gibi hissediyorum.

Hiç bir şey olmadığını ve seslerin kesildiğini farkettim.

Tam kalkıp gidecekken mutfağın kapısının açılma sesini duymamla yerimde donakaldım. Uyku numarama devam ettim. Adım sesleri tam dibime kadar geldi. Kalp atışlarım tekrar hızlanmaya başladı.

Birden elimin üzerinde gezinen buz gibi soğuk eller hissettim. İçim ürpermişti. Ellerini kaldırdı ve yanağımda gezdirmeye başladı. Sesli bir şekilde yutkundum.

Evime başkasının girmiş olacağını düşündüm o an. Çünkü yüzümde gezinen bu eller muhtemelen benim ellerimden bile kat kat büyüktü. Onu bir oyuncağa ait olma ihtimali yoktu.

Boynumda bir soğukluk ve keskinlik hissetmemle yine boğazıma bıçak dayadığını anladım. Geçen seferkini rüya sanmıştım ama bunun gerçek olduğuna eminim.

Bıçağı sert bastırmaya başlamıştı ki birden kapının çalmasıyla resmen yok oldu.Gözlerimi açtım ve etrafa baktım. Kimse yoktu. Kapı tekrar çalınca gidip baktım. Yemek siparişim gelmişti. Bir yemek hayatımı kurtarmıştı.

Siparişleri alıp salona geri döndüğümde Linus'un yerde olduğunu gördüm. Daha fazla gözümün önünde olmasını istemediğim için onu alıp mutfağa götürdüm. Belli ki burayı seviyordu.

Geri dönüğümde bir şey farkettim. Ellerim ve ayaklarım titriyordu. Kalp atışların hâlâ normale dönmemişti.  Bunu ne kadar kabullenmek istemesem de durum ciddiydi ve ben eğer ondan kurtulamazsam o illa bir gün beni öldürecekti. Er ya da geç.

Yemeği bir kenara koyup Linus'u aldım ve odamdaki kilitli demir kasaya koydum ve kilitledim. Pek bir umudum olmasa da belki bu şekilde dışarı çıkamazdı. Gerçi kilitli kapıdan kapıya dokunmadan odama girmiş birisiydi.

Salona geçtim ve arkadaşım Alya'yı aradım. İkinci çalışta açtı.

"Efendim canım, iyi misin?" Diye endişeyle sordu hemen.

"İyiyim de bir şey soracaktım"dedim çekingen bir şekilde.

"Ne?"

"Ben bugün sizde kalabilir miyim?"

"Tabii ki sorman hata hadi gel bekliyorum"dedi hiç düşünmeden. Korkuyordum. Ona da bir şey olur diye. Ama burda da kalamazdım.

"Teşekkür ederim. Görüşürüz"

"Görüşürüz" Telefonu kapattım ve bir taksi çağırıp evlerine gittim.

🍄

Alya ile iyi vakit geçirmiştik. Yaşadıklarımı az da olsa unutmuştum.
Yine de onun da başına bir şey gelsin istemiyordum. Bu yüzden sabah geri dönecektim.

Alya'nın yatağı çift kişilik olduğu için onunla beraber uyuduk. Sabah kalktım ve beraber kahvaltı yayıp sohbet ettik.

Onu korkutmamak için Linus'un geri döndüğünü söylememiştim. Benden daha korkaktı ve bu durumdan çabuk etkilenebilirdi.

Saat sekiz olmak üzereydi. Geç kalmamak için Alya'yla vedalaştım ve taksi çağırıp işe gittim.

Tüm günüm işte geçmişti. Çok yorulmuştum. Ama açıkçası eve dönmek istemiyordum. Ne yazık ki başka gidecek bir yerim yoktu.

Korkak adımlarla eve yaklaşıyordum. Nedense onu kasaya kilitlemem kötü bir fikirmiş gibi gelmeye başlamıştı.

Anahtarı cebimden çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde şok olmuştum. Her yer dağınıktı. Tabak, bardak ne varsa kırılmıştı. Ama daha korkunç olan şey bu değildi.

Evin her tarafında kan izleri vardı.

LİNUS (Tamamlandı)Where stories live. Discover now