Özür

34.4K 2.2K 1.1K
                                    

Hiçbir şey konuşmadan öylece bu labirent gibi sarayda ilerliyorduk. Biz gittikçe burası daha da büyüyordu sanki.

"Daha çok var mı?" Çok yorgun ve uykusuz hissediyorum. Aynı şekilde yaram da acıyordu.

Bir anda kolumdan tutup çekmesiyle çığlık attım. Karşımda bana endişe dolu gözlerle bakan Linus'u görmeyi hiç beklemiyordum.

Bir anda bana sıkıca sarıldı ve saçlarımı okşadı. Tüm gücümle onu ittim ve kenara çekildim.

"Sen n'apıyorsun burada?" Diye sordu merakla. Ama sesinde meraktan daha çok korku vardı.

"Ben de sana onu soracaktım. Burası neresi?"

"Onu sonra konuşuruz. Şu an odada olman gerekiyor. Hadi" Kolumdan tutup çekiştirince hızla kolumu ondan kurtardım. Bunu beklemediği belliydi. Hayal kırıklığıyla yüzüme bakıyordu.

"İlk önce hiç acımadan beni öldürmeye çalış şimdi de istediğin yere götür öyle mi? Yeter artık! Bıktım senden. Öldüreceksen bunu hemen yap çünkü artık buna tahammül edemiyorum" Sessizce yüzüme baktı. Daha sonra hiçbir şey demeden gitti. Şimdi de kırılmış mıydı?

Linus'u gerçekten anlayamıyorum. Akşam geldi 'yarın seni kesin öldüreceğim' dedi. Öldürüyormuş gibi yaptı ama hâlâ hayattayım. Amacı sadece bana acı çektirmek.

"Linus'un seni öldürmesi falan hikaye. O sadece seni kandırıyor. Bu gördüğün koca sarayda bilinen en kötü Eyedes'dir kendisi. Şu ana kadar milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. Ama kimseyi direkt öldürmüyor. Kurbanlarına acı çektirmekten zevk alıyor. Sakın ona güvenme. Hadi gel biz gidelim" Kafamı salladım ve Ellie'yle beraber yürümeye devam ettik.

Linus'tan

Odamda oturup dün olanları düşünüyordum. Evet belki de onu öldürmeye kalkışan kişinin ben olduğunu düşünüyordu. Ama yine de söyledikleri çok kırmıştı. Benden bıktığını söylemesi o kadar kötü hissetirmişti ki, daha önce hiç böyle hissetmemiştim.

Teyzem ve Andy içeri girdiğinde beni bu halde görmeyi hiç beklemiyorlardı. Endişeyle yanıma gelip sorular sormaya başladılar.

"Linus noldu neyin var?"

"Efra nerede?"

"Bir şey söylesene ne oldu?"

"Efra gitti" dedim kısaca.

"Nereye gitti? Efra burayı tanımıyor ki"dedi teyzem endişeyle.

"Ellie'yle birlikte gitti" Daha çok şaşırdı.

"Ve sen buna izin mi verdin?" Kafamı salladım.

"Linus delirdin mi? Ellie o kızı parça parça eder" Hiçbir şey söylemedim. Efra da kalbimi parça parça etmişti.

"Linus hemen onları bulmalıyız. Bak belli ki, bir şey oldu Efra'ya kırıldın. Ama sonra çok pişman olacaksın"

"Ellie Efra'yı öldürüp ne yapacak ki?"

"Oğlum mal mısın sen?" Dedi Andy sinirle "Ne demek ne yapacak? Ellie ve senin imparatorluk konusunda aranızdaki tek engel Efra. Ellie onu öldürürse imparator olacak. Sence bu fırsatı kaçırır mı?" Bir anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. 

"Hemen Efra'yı bulmalıyız!" Ayağa kalktığımda Andy ve teyzemin bana aşağılayıcı bakışlar attığını gördüm.

"Lütfen yardım edin" Çaresizdim. Kalbimi mi, gururumu mu dinlemem gerekiyordu bilmiyorum.

"Tamam hadi"dedi teyzem ve beraber tüm sarayı aramaya başladık. Ama ne Efra'dan ne de Ellie'den bir iz yoktu.

Kalbime giren ani sancıyla elimi kalbime koyup yere çömeldim. Teyzem ve Andy koşarak yanıma geldi.

"Linus iyi misin?"

"Bilmiyorum ani bir sancı girdi"

"Efra'nın nerede olduğunu bulabiliriz"dedi Andy heyecanla.

"Nasıl?"diye sordu teyzem.

"Bir kitapta okumuştum. Eyedes'lerin âşık olduğu kişinin başı dertte olursa bunu çeşitli ağrılarla hissedebilirler"

"Evet bu doğru"dedi teyzem onu onaylayarak.

"Peki bu şekilde onun yerini nasıl bulacağız?"diye sordum.

"Gözlerini kapat ve Efra'yı düşün" Dediğini yaptım. Bir anda sanki bir portalın içinden geçmişim gibi hissettim. Yüzünü tam seçemesem de Efra'nın tam karşımda olduğunu görüyordum. Olduğu karanlık odada elleri ve ayakları bağlı bir şekilde tek başına oturuyordu.

"Nerede?"

"Bilmiyorum. Karanlık bir oda. Bodrum katı gibi"

"Sanırım nerede olduğunu biliyorum"dedi teyzem. Hepimiz onu takip ettik. Burada ortak sarayla beraber herkesin özel küçük sarayları da vardı.

Elline'nin sarayına gittik. Garip bir şekilde kimse yoktu. Onun odasına girdik. Teyzem normal gibi gözüken duvarı ittiğinde kapı gibi açıldı. Hızla içeri girdik ve upuzun bir merdivenden aşağı indik.

Efra oradaydı. Koşarak yanına gittim ve ipleri çözdüm. Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Ona sıkı sıkı sarıldım ve saçlarından öptüm.

"Şşt..a.tamam geçti" Ayağa kalkacak hâli olmadığı için onu kucağıma aldım.

"Linus sen Efra'yla beraber saraya dönün. Andy biz de şu kızı bulup haddini bildirelim hadi" Onayladım ve dışarı çıktım. Efra kucağımda uyuyakalmıştı. Çok yorgun ve halsizdi. Üstüne bir de yarasının acısını eklersen hiç iyi durumda değildi.

Saraya geri geldik ve onu kendi odama götürdüm. Yatağa uzandırıp ayakkabılarını çıkardım ve üzerini örttüm. Daha sonra da saçlarını yüzünden çekip alnından öptüm.

Tam ayağa kalkacakken kolumda bir el hissettim. Dönüp baktığımda Efra'nın uyanık olduğunu gördüm. Daha doğrusu yarı uyanık.

"Özür dilerim"dedi fısıldayarak. Lanet olası göz yaşları yine gelmek üzereydi. Ama bu sefer kendimi tuttum. Eminim insanlar bile benim kadar duygusal değildir.

Yazar hariç

"Özür dilemene gerek yok. Seni anlıyorum. Şimdi uyu ve dinlen. Yarın her şeyi sana anlatacağım tamam mı?" Gülümsedi ve kafasını salladı.

"Ama gitme lütfen korkuyorum"

"Gitmiyorum zaten. Kapıyı kilitleyip geliyorum şimdi" Kolumdaki elini çekti. Gidip kapıyı kilitledim ve bir sandalye alıp yanına geldim.

"Burada mı uyuyacaksın?"

"Evet"

"Ama hiç rahat değildir. Hem uyandığımda da sandalyede uyuyordun"

"Benim için sorun değil"

"Ama benim için sorun"

"Ne yapayım yanına mı geleyim?"

"Olur" Şaşırmıştım. Bu cevabı beklemiyordum. Şaşırmama karşılık kıkırdadı. Bu fırsatı kaçıramam.

Yanına geldim. O da yana kayıp bana yer ayırdı. Baya ciddiydi yani. Gidip yanına uzandım ve onu da koluma yatırdım.

"İyi geceler"

"Sana da"

İyi geceler millet 🌃🤎

LİNUS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin