ARAF/1. "ELİF"

4K 141 67
                                    

Merhaba Siriuslarım!
Gökyüzünün en parlak yıldızları yeryüzüne inerek kitaplarımı okuduğunuz için aşağıdaki yıldızı parlatmayı unutmayın

Benim adım Elif, size başımdan geçen olayları anlatacağım. Anlatacağım çünkü sizin de benim gibi olmanızı istemiyorum. Küçüklükten beri hep karşımda biri varmış gibi kendi kendime konuşurdum. İlk başta izlediğim dizilerde olduğu gibi hayali bir arkadaşım olduğunu düşünüyordum. Ama daha sonra karşımdaki arkadaşım bana cevap vermeye başlayınca işler değişmişti. Bana sürekli gelecekteki olaylar hakkında bilgiler veriyordu. Bir türlü susturamıyordum onu ama işin ilginç yanı korkmuyordum da ondan. Beni insanlardan uzak tutmaya çalışıyordu.

Bir gün odamda uyumaya çalışıyordum, odam sıcaklamaya başlamıştı. Onun varlığını hissettiğimde hep böyle oluyordu ama kalkıp da pencereyi açamıyordum. Bir anda halsizlik sarmıştı beni adeta.

Yanıma bir bedenin daha doğrusu bir varlığın geldiğini hissetmiştim. Hiç tepki veremiyordum, sadece rüya aleminde olmadığımı çok iyi biliyordum. Yatağımda bir ağırlık hissettim, aynı şekilde çevremde de hissediyordum bu ağırlığı. Korku her yerimi salmışken bir ses duydum. Bu ses kalın, hırıltılı bir erkek sesiydi.

"Ben geldim Elif. Senin için geldim."

Duyduğum sesin korkunçluğunu mu düşüneyim yoksa sesin kime ait olduğuna mu şaşırayım bilemedim.

Vücudumun titremesine engel olamıyordum. Korku her yerimi sarmışken dua etmeye başladım içimden.

Ayetel kürsi okumak için besmele çektim. Böyle anlarda Allah'tan başka sığınağım olamazdı.

"Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi'iznih, ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yü-hîtûne bi'şey'im min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim."

Ellerimi yüzüme sürüp 'amin' dedim

Kaslarım o kadar kasılmış ki korkudan o halde uyuyakalmıştım.

* * *

Sabah ter içinde uyanınca her şey kafama dank etmişti. Akşam rüyada olmadığımı biliyordum ama bütün gün kendimi rüyadır geçer diye avutmuştum.

Birkaç saat sonra annemler köye gitme kararı almıştı. Yaz mevsiminde olduğumuz için annemler bu tatilin bize iyi geleceğini söylemişlerdi. Açıkçası ben de sevinmiştim, köyü seviyordum ve evde son haftalarda uyuyamadığımı düşünürsek mekân değişikliği iyi olacaktı.

Artık her gün uykuyla uyanıklık arasında sürekli kötü kabuslar görüp, beni rahatsız eden sesler duyuyordum. Uykusuzluktan göz altlarım morarmış ve göz torbalarım şişmişti. Annem her defasında neyim olduğunu soruyordu. Ben de geceleri oynadığım bir sanal oyun olduğu, onun da beni uykusuz bıraktığını söyleyip geçiştiriyordum. Şüphelendiğim bu durumu anneme söyleyemezdim çünkü beni tüm sülaleye cinli diye anlatırdı. Böyle şeylerden hep korkardı ve her şeyi büyütürdü.

Birkaç gün sonra nihayet köye gelmiştik. Evimize geçip odamı bir güzel temizledim. Dolaplarıma valizimdeki eşyaları yerleştirdim. Ailecek çok yorgun olduğumuz için o gece erkenden uyumaya hazırlanmıştım. Geceliğimi giyindiğimde odamda huzursuzluk sezmiştim ama bir yandan da işlerimi yapmaya devam ediyordum.

Yatağıma uzandığım sırada ışığı kapatmadığımı fark ettim. En üşendiğim şeylerden biriydi bu. Tam ayaklanacağım sırada ışık kendi kendine kapanmıştı. Panikle üstümü geri örtüp titreyerek uzanmaya devam ettim.

Odada tektim, bunu kim yapmış olabilirdi?

Yoksa tek değil miydim?

Gözlerim henüz karanlığa alışmamıştı. Öylece sağa sola bakıyordum. Kendimi olası bir tehdide karşı hazırlamıştım. Adım sesleri duymaya başladım sonra, ağır ağır bana yaklaşıyordu.

Artık kabullenmeliydim ki bu şey hep alışık olduğum şeydi. Artık bu duygu yabancı gelmiyordu derken ellerimde bir el hissettim. Pürüzlü, sert, nasırlı bir elime dokunup okşuyordu. Derisini bir insanın derisiyle kıyaslayacak olsaydım kesinlikle taş gibi sert derdim.

İyi de bu kimdi? İn miydi? Cin miydi?

"Öteki alemlerdenim." dedi.

Aklımdaki sorular duyar gibi bana cevap vermişti ama benim onunla konuşmaya mecalim kalmamıştı. Onun sesi tüylerimi diken diken ediyordu. Hiçbir insan bu kadar korkuyu kaldıramazdı, haliyle ben de korkuyordum. Kalbim sanki maraton koşmuşum gibi hızlı hızlı atıyordu. Nefes alışverişim o kadar yüksekti ki ailemin duyup yanlış anlamasından korkuyordum. Ama en çok yanımdaki bu varlıktan korkuyordum.

Bir an cesaretimi topladım ve yıllardır aklımda olan soruları karşımdaki cine sormaya başladım. Evet artık emindim o bir cindi.

"Benden ne istiyorsun?"

"Seni." dedi ve elimi tutuşunu sertleştirdi. Kızmıştı. Neye kızdığını da anlayamamıştım.

"Ben her zaman senin yanındaydım." dedi.

Sinir katsayım yükseldiği için korkuyla karışık bağırdım ona. Canıma tak ettirmişti bu cevap.

"Bırak beni, defol git." deyip hızla elimi pençelerinden kurtarıp çarşafın altına girdim. Nefesimi düzeltmeye çalışıyordum ama pek de başarılı olamıyordum. Hayatımın alt üst oluşuna ağlarken onun odayı terk ettiğini anladım.

Odada sıcaklık hissetmiyordum. Sinirli nefes alış veriş sesi yok olmuştu. Hemen kalkıp abimin odasına koştum. Hızlıca kapıyı açıp odasına girdim. Ödünç olarak bilgisayarını aldım ve korkarak odama girdim. Tarayıcıya "cin musallatı nasıl anlaşılır?" yazdım. Sayfalarda biraz dolaştım ve çıkan şeyler beni pek tatmin etmemişti.

Şunlar yazıyordu ; Aniden titreme, sıcaklama, kâbus görme, aileye karşı sinirlenme gibi genel şeyler vardı. Bu özellikler ben kendimi bildim bileli vardı zaten. Ama tatmin olmamıştım işte.
Artık vazgeçip bilgisayarı kapatırken bir gülme sesi işittim. Daha ritmi düzene oturmayan kalbim tekrardan hızlanmaya başlamıştı. Benimle alay ediyordu sanki.

Gitti sanmıştım ama sadece kendini gizlemişti. Artık buna alışmalıydım.

BÖLÜM SONU...

İlk bölümü nasıl buldunuz?

Başladığınız tarihi buraya not alır mısınız?

A R A FWhere stories live. Discover now