ARAF/8 ''KÜÇÜK YAKAZA''

2.6K 84 62
                                    

Merhaba Siriuslarım!
Gökyüzünün en parlak yıldızları yeryüzüne inerek kitaplarımı okuduğunuz için aşağıdaki yıldızı parlatmayı unutmayın

Beni eve getirip evin içinde de bir çuval gibi sürüklediğinde evin duvarlarında korkunç simgeler beliriyordu. Ben ise hem eve hem de Araf'ın bedenine bakamıyordum.

Duvarlarda kanla yazıldığını varsaydığım Arapça yazılar vardı. Bazı yerlerde de hayvan kafasına benzer resimler çizilmişti.

Beni merdivenlerden sürüklediğinde merdivenlerde, içinde büyü olduğunu görebildiğim parşömenler her tarafa saçılmış duruyordu.

Yukarı kata çıktığımızda uzun kalın tırnaklı elleriyle çenemi sıktı. Yüzüme o kadar kötü bakıyordu ki o an cidden ölmek istedim.

"Öleceksin zaten." dedi.

Aklıma muska geldiğinde gözlerimi Araf'tan sakladım. Düşüncelerimi bilmesini istemiyordum. Göz göze geldiğimiz her an benim düşüncelerimi okuyordu ve bu beni ona karşı iyice güçsüzleştiriyordu. Ben ne zaman bir adım önde olmaya hazırlansam o düşüncemi okuyarak beni yerin dibine sokuyordu.

"O kadar acizsin ki Elif, sana acıyorum. O muska bana işler mi sandın? Ben koskoca Yakaza kabilesinin lideriyim. En güçlüsüyüm, seni burada bir saniyede öldürürüm" dedi.

"Öldür o zaman beni. Hadi öldür! Yaşattıkların yetmedi mi?" diyerek bağırdım. Onun ellerinde son çırpınışlarımı veriyordum.

Cebime sakladığım muskayı aldı ve paramparça etti. Ben ise korkudan kalakalmıştım. Allah'ın ayetlerinin yazılı olduğu muskayı parçalamıştı.

Tükenmiştim...

"Seninle işim bittiğinde o Emine denen kadının yanına gideceğim. Seni benden ayırmak için muska yapmak ne demekmiş o pis insanoğluna göstereceğim." dedi.

Hayır, hayır bu olamaz. Emine teyzeye bişey yapmamalıydı. Onun yavrusu var ve o kadın masumdu. Benim yüzümden kimse ölmemeliydi. Bu yüzden onun aklını çelmeliydim. Ona keyifli dakikalar yaşatmaktan başka çarem yoktu.

"Araf hayır. Yalvarırım yapma. Ne istersen yaparım." dedim ve elbisemi yırtarak üstümden attım. Sonra da Araf'ın nasırlı ellerini tuttum. Hala kor gibi yanan gözlerinin içine bakıp onu yatağa oturttum. Ne yaptığımı anlama çalıştığı için onu yönlendirmeme izin veriyordu.

Şu an günahı sevabı düşünemeyecek kadar köşeye sıkışmıştım. Emine teyzeyi öldürmemesi için onu baştan çıkarıyordum.

Hem seven bir erkeğin istediği şey mutlu bir birliktelik değil miydi?

Bunu ona verecektim.

"Senden korktuğumuz için onu yaptık Araf." dedim ve kucağına oturdum.

Korkudan titreyen ellerime hakim olup saçlarını okşadım.

"Lütfen ona zarar verme. Ben artık çok yoruldum." diyip şakağına bir öpücük kondurdum.

Evet şu an kendimden iğreniyordum ama bir cin nasıl sakinleştirilir bilemiyordum.

"Eğer ona zarar vermezsen istediğin her şeyi kabul edip itirazsız yapacağım." dedim.

O ise hem sinirle hem de hazla yanan gözlerini gözlerime dikmeye devam ediyordu. Üstünde biraz hareket ettim çünkü tam olarak yerleşememiştim derken altımda kabaran erkekliğini hissettim.

"Tamam o pis cadıyı öldürmeyeceğim." diyince sevinmiştim.

"Ama bu gece benden kaçmaya çalıştığını unutmadım sevgilim." diyip beni altına aldı.

A R A FWhere stories live. Discover now