Bölüm 13🤎

137 10 1
                                    

Selamlar askolarrrr

Sizleri çokça öpüyorummmm

16.03.24'

Bölüm şarkımız: Yüksek Sadakat-Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer

Yaaa aklımda efso bir kurgu var. Aslında yazım dilim çokta kötü değil neden bu kadar az okunuyor bilmiyorum ki...

__________________________________

Yazar anlatımı -

Bir kuşun kanadından bile umut bulabilecek bir çocuğu sevgisiz bırakmak adil değildi.

O çocuğu, kendi keyfine çalmıştı Neslihan hanım.

Neslihan Han!

O sıralar üsteğmen olan  Rehan Pars'ın doğacak olan 3. Oğlunu almıştı.

Pars ailesi bu durumu uzun bir süre atlatamamıştı. Mine Pars küçük oğlunun ölümünü düşünür olmuştu sadece.
Çok iyi hatırlıyordu zavallı kadın... Gecenin bir yarısı eşi ve iki oğlu ile yemekten dönüyordu, tek bir anlık dalgınlık ile Rehan Bey direksiyonun hakimiyetini kaybederek kazaya sebep olmuştu.

Mine hanım hatırlıyordu; sancılarını, bebeğinin nasıl canını yaktığını. Duyduğu tek şey bir bebek ağlama sesiydi o kadar. Umutla dolmuştu ki içi, fısıldadı acıyla "Hoş geldin Umut" ve ardından gülümsedi fakat bu çok uzun sürmedi çünkü acıyla buruşturdu yüzünü. "Doktor hanım, oğlumu görmek istiyorum" dedi. Cam mavisi olan gözleri yaşlardan parlıyordu. Doktor hanım hafif bir tebessüm etti "ne yazık ki Mine hanım, bebek erken doğdu, küvöze almak zorunda kaldık" dediğinde Mine hanımın yüzündeki gülümseme yavaş yavaş yok olurken kendini tuttu. "Ne yazık ki...bunu korkarak söylemeliyim... bebeğin hayati tehlikesi var' dediğinde Mine hanım gözlerini kapattı sıkıca. "Bakın, elimizden geleni yapacağız. Bu konuda endişeniz olmasın. Geçmiş olsun Mine hanım" dediğinde Mine hanımı hıçkıra hıçkıra ağlamak istemişti.

Mine hanım 18 yıl sonra tekrar hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu fakat bunun sebebi minik oğlunu görmeden, koklamadan toprağa emanet etmesi değildi.

Oğlunun kanlı canlı karşında durmasıydı.

Oğlu karşısında duruyordu. Büyümüştü, hoş zavallı kadın oğlunun bebek halini dâhi görmemişti ki..

"Size durumu açıkladım Rehan bey, hemşire hatası" demişti Uras Han,
Albay Rehan başını ağır ağır salladı.
Doktorun odasında bekliyorlardı. "Sonuçları bekliyoruz, Uras Bey" dediğinde onun da içinde büyük bir sinir vardı fakat bunu belli etmeye niyeti yoktu.
Uras, Rehan Bey'in uyarısını anlayarak sessizce kardeşinin yanına çöktü.

Dün sabah Türkiye'ye geldiği gibi kardeşini almıştı. Önce karşılıklı birer kahve içmiş, ardından ise Pars ailesi ile durumu konuşmaya gitmişlerdi.
Dün verilen testim sonuçları bugün çıkıyordu. Korel sesli bir nefes verdi, alnıma dökülen kıvırcık saçları hareketlenirken telefonunu çıkarıp Nilende'ye mesaj atmıştı.

Onunla konuşup yarın okuldan sonrası için plan yaptıklarında doktor odaya yeni girmişti. Mine hanım hızlıca ayağa kalkıp meslektaşı olan doktorun yanına yürüdü. "Durum ne Halil?" dediğinde doktor başını salladı "Mine hocam, %99.99 uyuşma var" dediğinde Mine hanım o gün, odada yapmak istediğini yaparak ellerini yüzüne kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladı. Rehan Bey hızlıca karısını kollarına aldığında Korel öylece abisine bakıyordu.

"Karar Korel'in. Kendisi kayıtlarda reşit görünüyor, dilerse sizinle gidebilir" demişti doktor. Mine hanım hızlıca eşinden ayrılıp gözlerini silmişti. Yıllara meydan okuyan bir kadındı. Korel'in bir kaç adım uzağında durdu.
Genç çocuk kendisine bakan gözlere çevirdi başını. "Gel, bizimle gel... Aslında cümlemi Umut'um diye tamamlamak...tamamlamak istiyorum fakat hayır, bunu yapamam" demişti. Korel sakince baktı "bizimle gel lütfen. Öyle çok özledim ki seni, bilmediğim kokun tüttü burnumda" dediğinde Korel sadece tebessüm etti.

Sev Beni Where stories live. Discover now