Adı yok (şiir)

10 1 0
                                    

Yağmur yağıyor inceden ince
Tren garı kalmış ellerimde sadece Kulaklarımda kuşların kampanası
Uğuldayan nehirlerin ortasından geçiyor
Seni götüren trenin çınlaması,

Yağmur yağıyor inceden ince
Kederli bir senfoni kalmış yalnızlığıma
Gece gibi sessiz sessizlik gibi karanlık Duyuşları kırmızı özlem
Renkleri yok ışıksız aydınlığımın
Ah yokluğunda beni bir görsen,

Yağmur yağıyor inceden ince
Kaldırımlar kupkuru dudaklarıma dönük Gözlerinin nemini özledim
Bazen yokluğunda akardım usulca
Yanakların meyhane köşesi
Ah gönlümün çakır keyf neşesi,

Bir yağmur yağıyor inceden ince
Hayat azrailin tırnak aralarında ürkek
Adımı bile sökecek mezar taşından
Bakmadan akan senin ağlama sesine Sonra...adı yok.

Yağmur yağacak inceden ince
Götürecek biliyorum seni uzakların şehrine
Bahçesi bahar mevsimi mavilerden yana Kırmızı şiirler başlıyacak peşinden
Peşinden koşacağız ayaklarımız çıplak Sonra...sayfalar ıslanacak gözyaşından
Adı yok...

Yağmur yağıyor inceden ince
Islak ağaçlar köşe başlarını tutmuş
Yolkesen çıldırasıya gözleri var
Adım üzerine gazete manşetleri örtülmüş Kocaman renkli harflerle yazılmış
Adı yok.

Yağmur yağıyor du inceden ince
Kimse bilmiyordu senin boşluğunu
Ben bilmiyordum Sen bilmiyordun
Dinlediğin şarkılar notalarını unutuyordu
Adı yoktu çünkü
Toz duman bir gece mavisini kucaklıyordun
Kuzey oluyordu göğüs kafesin
İçinde cam yağıyordu
Senin nefesin kanıyordu
Yağmurlar yürürken kederli caddelerde Bulutlar ağlıyor

Ve bir yağmur yağıyor du inceden ince Kirpiklerin köprü misali yalnızlığıma
Üzerinden geçiyorduk el ele
Zaman ayaklarımızın altında sallanıyordu
El ele ölüyorduk eski bir Üsküdar sahilinde..

Bir yağmur yağıyor inceden ince
Sisli şiirler şehre çöküyor tan uyurken Yıldızların şarteli atıyor bir anda
Kapkaranlık ışıldayan safir gözlerin
Dudağının sahilinde ölüyor gülüşlerin,
Yosun tutmuş bir deniz ağlıyor avuçlarımda
Gömleğim den süzülüyor düşlerim
Adım olsaydı eğer aşk olurdu senin adın,

Ve ayrılık hançerini saplarken göğsüme
Duvarlarda isyankar yazılar sevişiyordu
Ateş almış yataklar ıslanıyordu
Islanıyor du ateş gibi bakan gözlerin Alacakaranlık alıyordu yerini çaresizliğin...

Adı yok Where stories live. Discover now