Marty artık babasının holdingindeydi. İlk gününü çok mutlu geçiriyordu. Sonra evine gitme zamanı geldi. Taxi durağında doğru yürüdü. Sonra bir baktı ki yan sokakta kapı vardı. Sokağın başında öyle kocaman bir şekilde duruyordu. Sokakta ilk kez kapı görmüştü. Herhalde site gibi bir yerdi burası. İçeriyi merak ediyordu. Belki de bekçiden izin alıp bu siteyi ya da sokağı gezebilirdi. Kapıyı tıklattı, tıklattı, tıklattı. Hiçbir ses gelmedi. Tam arkasını dönmüştü ki kapının ardından bir "Ho" lama sesi gelmişti. Kapıya doğru yaklaştı ve kulağını kapıya dayadı. "Hoooooo, hoooooo, hoooooo" seslerini duydu. Ayak seslerini işitti ve arkadan bir el ona dokundu. Arkaya baktığında 90 yaşında bir adam görmüştü. "Burada ne yapıyorsun?" dedi. Marty "Burayı ilk defa görüyorum belki bekçi vardır, bana gezdirir burayı diye düşünmüştüm." dedi. "Buranın bekçisi benim. Burada durmasan çok iyi edersin delikanlı. Bu sokak uzun zamandır kapalı. Bu kilitli kapının ardında gizemli sırlar yatıyor. Kimsenin haberinin olmaması gereken sırlar!" dedi ihtiyar korkutucu bir sesle. "Tamam, tamam gidiyorum." demişti Marty ki adam elini sımsıkı tutup "Artık buradaki şeylerden birazcık da olsa haberin olduğuna göre buradan gidemezsin." dedi. Marty "Delirmişsiniz siz koca adamım ben, 23 yaşındayım. Polisi arayıp sizi şikayet edersem görürsünüz gününüzü." dedi sert bir şekilde. Adam "Sen benim kim olduğumu bilmiyorsun seni 'Kelle Avcısı'na vereyim de asıl sen gör gününü." dedi. Kapıyı açtı ve Marty'i içeri atıp yeniden kapattı. Marty etrafına baktı. Bir sürü kelle görüyordu. Bunun bir aldatma veya korkutma olduğunu düşündü ve soğukkanlılığını kaybetmedi. Ama masalımızda kellesi kopan 2. kişi oldu.
DEVAM EDECEK...
