"but have no fear"

626 59 10
                                    

Ah Calum, birlikteyken hiçbir şeyden korkmazdık.

~

"Özür dilerim, bebeğim." derken kapıya yumruğunu bir kere daha, yavaşça indirdin. "Özür dilerim, Nancy. Tüm yer ve gök, hatta Tanrı şahidim olsun ki üzgünüm."

Yalancının tekiydin Calum. Aşağılık herifin tekiydin. Yer ve gökteki tüm pislikleri yedikten sonra üzgün olduğunu söylemen hiçbir işe yaramıyordu, bunu sen de biliyordun ama neden hala kapımı yumruklayıp durduğunu ikimiz de bilmiyorduk.

Şimdiye kadar bana kaç kere yemin etmiştin? Kaç kere yalvararak aşkına inanmamı istemiştin ve kaç kere bütün o yalanlarını yüzüme karşı, hiçbir çekince duymadan sıralamıştın? Sayabildin mi sevgilim, çünkü ben saymayı çoktan bıraktım.

Biz asla düzelemezdik Calum. Yatağımız asla eskisi gibi, aşkımızın kokusuyla boyanamazdı. Sırtıma sapladığın tüm o acımasız bıçak darbelerinden sonra kendimi yeniden, gözü kapalı bir şekilde sana teslim edemezdim. Bunlarım gün gibi ortada olan gerçekler olduğunu sen de biliyordun, değil mi? Ama ben bilmiyordum. O zamanlar bu gerçekleri, bize ve asla kurşun geçirmez sandığım aşkımızın geleceğine dair uzak bir ihtimal olarak görüyordum. Ne kadar aptaldım. Ne kadar kördüm. Ve sen neden sadece peşime düşmeyi bırakıp bir şekilde hayatıma devam etmeme izin vermiyordun sevgilim? Sana bu kadar kötü ne yapmış olabilirdim ki?

Ah, Calum. Tüm bu soruların cevabını eminim ki sen de bilmiyordun ama her daim sana inanacağımı biliyordun ve bu yeterliydi. Onlarca kez başka kadınların yatağında uyansan bile, göğüs kafesimin ortasındaki o kurulu tahtının sağlamlığından asla şüphe etmezdin. Belki sarsılırdı, hasar alırdı ve çatlaklar oluşurdu ama zaten o tatlı ağzını en çok da bu günler için kullanmıyor muydun? Öpücüklerin, sıcak nefesin, ıslak dudakların ve bir şairden çalınmış gibi duran cümlelerin; her şeyi halletmek için bunlar yeterliydi.

İşte yeniden, sarsılmaz tahtına oturmanın verdiği zaferle gülümsüyordun.

Tek elin çenemden yukarıya doğru kayarken parmakların saçlarımın arasındaki yerlerini bulduğunda, kapıyı ne ara açtığımı bile bilmiyordum. Dökmekten hiçbir sakınca duymadığın gözyaşlarının ıslattığı dudaklarını alnıma bastırırken yeniden, yeniden ve yeniden özür diliyor; beni sonsuza dek seveceğini söylüyordun.

Kendimden en çok da bu yüzden özür diliyorum Calum, her defasında sana inandığım için.

—————
Merhaba:)
Nasılsınız?

nightcall | hoodWhere stories live. Discover now