26.Bölüm: KÜÇÜK KIYAMET

677K 29.3K 85.2K
                                    

Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın ateş parçalarım!


Low Roar - Tonight, tonight, tonight

Snow Ghosts- Murder Cries


26. Bölüm: KÜÇÜK KIYAMET


Sıcacık bir tenin kollarındaydım, vücudumu sıkıca sarmış ve masumca sarmalamıştı bu tenin masum olmayan sahibi. Teni ve kokusu bu kadar zararsız dururken, zehrin ta kendisi olması da onun dediği gibi tanrının cilvelerinden biriydi şüphesiz. Onun sırrı neydi ki kollarında kokusunu soluduğumda yıllarımı çürüten kabuslarımdan hiç bulaşmamış gibi sıyrılıyordum.

Ne çok kandırmaca içindeydik, peki aslında kimi kandırıyorduk? Birbirimizi mi kendimizi mi yoksa evreni mi? Kimseyi kandırmayı başarmıyorduk günün sonunda başladığımız noktaya sürükleniyorduk. Her şey kandırmaca olabilirdi ama teninin verdiği huzurlu uykular değildi.

On dakikadır uyanıktım, ancak yerimden bile doğrulmamıştım. Sözde düşmanım, sözde sevgilimin göğsünde okyanusun üstüne düşen güneşi seyrediyordum.

Başımın dayalı olduğu göğsü hareketlendi, uyanıyordu. Yüzüne bakmadan, manzaramı seyretmeye devam ettim. Tam on saniyenin ardından belimdeki eli yukarı kaydı. "Aşkın?"

"Seksi ama puşt Alanguva?" Dedim kafamı kaldırmadan.

"Komik misin sen?" Onu takmadan, tabiri caizse yapıştığım göğsünde okyanusun nefes kesen sonsuzluğunu izlemeye devam ettim. O da kalkmaya yeltenmedi, eli uyurken açılan çıplak belimde gezindi yavaşça.

"Belimle alıp veremediğin ne?"

"Çok güzel, hem incecik hem kaslı."

"Bana bayılıyorsun, tam olarak ilk ne zaman dibin düştü? Mesela hücrende bir ay boyunca hapisken de beni arzuluyor muydun? Ya da Bahar'ın hayatıyla tehdit ederken?"

Göğsü aldığı nefesle derince şişti. "Beni öldürecektin Aşkın, ben seni öldürseydim de haklıydım. Kendini sürekli haklı görmeyi kesmelisin." Bahar konusunda hep sessizdi, kendini haklı görmüyordu ama bir açıklama yapma gereği duymuyordu. Açıklama beklediğim yoktu zaten ama tuhaftı. Beni hapsettiği için, konu her açıldığında kendini savunup düşüncelerimi yumuşatmaya çalışırken konu Bahar'a döndüğünde buna yeltenmiyordu.

"Ben kinci bir insanım, yapabilecek bir şey yok." Başımı göğsünden kaldırmadan hafifçe tenine sürterek yüzüne baktım. Onun da pek itirazı yok gibiydi göğsünde yatıyor olmamdan. "Hadi benimle ilgili kurduğun fantezileri anlat." Dedim kışkırtıcı bir şekilde.

Tek kaşı havalanırken, çıplak tenimdeki eli aşağı doğru kaydı. "Anlatmam V'ye bile fazla gelebilir." Bu beni biraz heyecanlandırmıştı. "Konuyu sürekli beni çıldırtacak yerlere çekiyorsun." Dedi kısılan sesiyle.

"Artık içime girip beni sertçe-" Cümlemin başı dahi onu fazla heyecanlandırmış olacak ki kalçamdan ve belimden tutarak sertçe yanına yatırmış ve koca bedeniyle üstüme çıkmıştı.

"Seni sertçe? Devam et." Kirli konuşmam onu ilk defa bu kadar mutlu etmişti. Gözleri saate kaydı, şuan gerçekten de her şeyi boş verip içime girmek istiyor gibiydi. "İstediğin buysa, seni kırmak istemem." Elim yavaşça aşağı doğru indi, bedenlerimiz arasından. Eşofmanın bacak arasındaki sertliğe elimi değdirdiğimde derin bir nefes alarak gözlerini yumdu.

"Sürekli bu kadar sert olmak yorucu değil mi? Birazcık rahatlaman gerek." Dedim elimi hafifçe oynatarak.

"Rahatlatsana." Avuç içimdeki sertliği sıktığımda gözlerini açtı, bir elini saçlarıma geçirdi.

ATEŞPARE (+18)Where stories live. Discover now