Bölüm 2

96 13 156
                                    


Medya: Tivara Kralı Alkar


Bir cumartesi ve yeni bir bölüm ile merhaba ☺️

Evde kapalı kaldığımız tatil günlerinde sıkılanlar için belki bir nebze keyifli dakikalar sağlayabilir kalemim. Biliyorum pek kalabalık değiliz zira paylaştığım bir devam kitabı ve elbette maceraya ortadan başlamak isteyen çok olmayacaktır. Hele benim yazma hızımı bilenler okumak için bitmesini bekliyor olabilirler 😁 Ben olsam öyle yapardım 😂😂😂 Tüm bunlara rağmen benimle birlikte bu macerada adımlayanlar bilmenizi isterim ki yeriniz çok ama çok ayrı 💙

Seviliyorsunuz 💞

Bölüm sorusu: Dalia'nın kim olduğunu hatırlayanlar var mı aranızda görmek istiyorum 😈



Gabreth, iyileştikten sonra evimizden ayrılmıştı. En azından öyle olduğuna inanmıştım. O acımasız ve kıskanç nazarlarıyla bizi izlemeye devam ettiğinden, başıma gelecekleri ilmek ilmek işlediğinden habersizdim.

Önce beklenmedik bir 'kaza' babamı bizden ayırmış, çok geçmeden acısına daha fazla dayanamayan annemi de kaybetmiştim. Yalnız ve kanayan kalbim beni umduğu gibi Gabreth'in kucağına itmemiş aksine ilk aşkıma yöneltmişti. Kollarına sığınıp, omzunda ağladığım bir başkasıydı ve bunu görmek onu çileden çıkarttığında karşımdakinin kim olduğunu anlamakta çok geç kalmıştım. Sevdiğim adama günler boyunca ettiği işkenceyi izlettirdiği yetmezmiş gibi, tam bitti artık dediğimde iyileştirip kâbusumuzu yeniden başlatıyordu. Bizi ayırıp, acıtmak ona yetmiyordu. İstediği sadece tenim değildi. Hislerimi silip, irademi kırıp, ruhumu ellerine teslim etmemi istiyordu.

Dalia


Bölüm 2

Solgun, altın renkli saçları güneşin son ışıklarıyla canlanan Tivara Kralı Alkar* son yarım saattir çalışma odasının balkonunda dikiliyordu. Bakışları önünde uzanan geniş avluda ilerleyip tam karşı taraftaki yatak odasını buldu. Havalanan tüller aralandıkça odanın ortasındaki boş ve geniş yatağı görmesine olanak tanıyordu. Adamın elleri önündeki mermer korkulukların üzerindeki küpeşteyi sıkıca kavradı. Zihninin kıvrımlarında aylar önce avlusuna sığınan altın ejder Malda'yı düşlüyordu.

Alkar daha önce bu kadar güzel ve mağrur bir canlı gördüğünü anımsamıyordu. Kanatları yaralı olmasına rağmen gururla uzun boynunun üzerindeki başını kaldıran ejdere kendisinden başka yaklaşma cesareti gösterebilen olmamıştı. Ejder ona güvenip insana dönüştüğünde adam da kendisinden başkasının ona dokunmasına izin vermemiş, tüm tedavisini elleriyle yapmıştı. Tivara Kralının savaşlara ve dahası stratejilere âşık olan kalbi ilk kez bir başkası için çarpmıştı.

Şimdiyse, aylar sonra karşı taraftaki boş yatak odası ona ne büyük bir aptal olduğunu, karşılıksız aşkını kazanabilmek için başka bir stratejiye ihtiyaç duyduğunu haykırıyordu. Dudaklarında hayal kırıklığı dolu bir tebessüm dolaşan adam, karısını görmek için olduğu yerde dönüp çalışma odasından metrelerce aşağıya uzanan merdivenlere yöneldi. Malda, hisarın altında, eski zamanlarda atalarının dinlenme mekânı olarak kullanılmış geniş kabir salonlarının kendisi için özel bir çalışma alanı olarak düzenlenmesini talep etmişti. Evlilik hediyesi. Şimdi, istediğini elde ettiğinden beri Alkar onun uyumak için bile yukarı çıktığını görmemişti.

Adımları nihayet basamakların altında son bulduğunda salonlara açılan geniş, çift kanatlı kapının önünde nöbet tutan iki kertenkele suratlı adamın, girişini engellemek istercesine karşısında çaprazladıkları uzun mızrakları çekmelerini bekleyerek sabırsızca baktı.

Gael Yazıtları IIWhere stories live. Discover now