Bölüm 4

68 9 81
                                    

Sevdiğim adamın canını ellerimle aldıktan sonra şaşırtıcı bir şekilde benden uzak duran Gabreth'in vazgeçtiğini düşünmem sadece gerçek olamayacak bir umuttu. Ya sonunda ulaştığım çözüm için beni kendince ödüllendiriyor ya da davranışımın ardında saklı aşkın büyüklüğünü kavrayan benliği öfkesine uygun bir ceza arıyordu. Gabreth'in karanlık zihninin labirentlerinde gezinenleri kim bilebilirdi ki?

Dalia

Bölüm 4

Dalgaların aşındırmaktan usanmadığı kayalıkların arasına gizlenmiş mağaranın dışında tüm hırçınlığını sergileyen denizin suları içeride kıpırtısızdı. Neira, kayaların suyun derinliklerinde gözden kaybolmadan önce oluşturduğu iki basamaktan ilkine doğru ilerledi. Şimdi geriye dönüp baktığında sadece aylar öncesinde aynı mağarada yaşananlar genç kadına başka hayatlardan kalma anılar kadar uzak geliyordu. Çıplak ayakları bakımsızlıktan yosun tutmaya başlamış kayanın yüzeyiyle buluştuğunda suyun hızla, ıslanan paçalarından yukarı doğru tırmandığını hissetti. Soğuk denizin aksine dipte bulunan bir sıcak su kaynağı sayesinde burası her zaman ılıktı. Neira'nın bakışları bir süre Aleyna'nın doğumunu hatırlayarak önündeki sığlıkta oyalandıktan sonra daha derin kısımlara çevrildi.

"Rien kabuğunu çatlatıp koluna tırmandığında tam da o noktada duruyordun."

Genç kadın sesin sahibine doğru dönse de yüzü ifadesiz kaldı. Calen, derin bir nefes alıp söylemek istediklerini bulmak istercesine başını mağaranın tavanına doğru çevirdi. "Tükenmiştin. Dizlerinin üzerinde bile güçlükle duruyordun. Yine de onu gördüğünde yüzünün aydınlandığını gördüm. Korkmamıştın." Adamın neşeli mizacı Neira karşısında eğilip bükülüyor, pişmanlık yüklü bir hüznün gölgesiyle kaplanıyordu.

Yumruklarını sıkan Neira, yaşadığı duygu karmaşasına karşılık veren ilk pulun hafifçe ısınmaya başladığını hissettiğinde güçlükle bulduğu bir sesle fısıldadı: "Senin için yapabileceğim başka bir şey kalmadı."

"Biliyorum." Bakışları yere düşen adam daha çok parmaklarını meşgul etme ihtiyacıyla bağından kurtulmuş saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Senden beni affetmeni beklemiyorum. Sadece her gün yaptıklarımla yaşadığımı bilmeni istiyorum."

Eğer Calen'ın söylediklerinin bir etkisi varsa bile tıpkı duyguları gibi düşüncelerinin de ifadesinden uzak durmasını sağlayan Neira, olduğu yerde durup bir süre bakışlarını adama diktikten sonra tek kelime etmeksizin, söylenecek başka bir şey kalmadığını anlatmak istercesine yüzünü denize çevirdi. Konuşma bitmişti. Calen'ın yapacağı hiçbir şey olanları düzeltemez, onun emriyle öldürülmüş ailesini geri getiremezdi. İki yanına düşmüş yumruklarını sıkan genç kadın "Hayır," diye düşündü. Onu affettiğini söylemeyecek, affetmeyecekti. Tıpkı onun gibi her gün kendi kararlarının sonuçlarıyla boğuşurken Calen'a sahte bir kurtuluş sunmayacaktı.

"Üzgünüm..." Adamın kırık dökük sesi kulaklarına ulaştığında artık mağarada yalnız olduğunu hissedene dek bekleyen Neira kendi kendine mırıldandı. "Ben de."

***

Andram'ın dört bir tarafına haber salınmış, büyük, küçük tüm hanelerden yetenek sahibi oğul ve kızlar Suira'ya çağrılmıştı. Elbette yıllarını güvenli topraklarda güç ve zenginlik içerisinde geçirmiş, savaşın gerçekliğini hiç tatmamış olanlar için sınır şehrinde yaşananlar kulaktan kulağa fısıldanan yeni bir dedikodu olmaktan öteye geçmemişti. Öyle ki serbest kalan ejderlerin haberi, ansızın yatağa düşen Miriel Eligre'nin açıklanamayan durumu kadar büyük bir etki bile yaratmamıştı. Ancak geçen sekiz ayın sonunda Andram topraklarının ötesinden gelen endişe verici haberlerin artışıyla birlikte kara ve deniz yolunu kullanarak sınırların ardına geçmeyi deneyen yerini yurdunu kaybetmiş yabancıların çaresizlikleri, anlatılanların yersiz söylentiler olmadığına inanmalarını sağlamıştı. Tehlikenin büyüklüğünü kavramak Andramlıları bir kez daha kenara ittikleri Üstatların bilgeliğine yönlendirmişti.

Gael Yazıtları IIWhere stories live. Discover now