kırk (final)

2.4K 252 61
                                    

Sanırım uyuduğumu düşünüyor ve o da çok yorulduğu için kendini bu sefer kasmıyor, diye düşündüm.

Utkan bu gece odama geldiği gibi yanıma sokulmuş, biraz bekleyerek geçen ki pozisyonun aynısını yapmıştı. Gelip sırtımı gövdesine yaslamış, elini de yavaşça karnıma yerleştirmişti. Şimdi ise nefeslerini düzene sokmuş bir şekilde uyuyordu ardımda.

"Utkan...?"

Karnımdaki eline elimi sardım. Aklıma yine İmge'nin yazdıkları gelmişti. Ve neden bilmem onunla ilgili öyle bir yere gelmiştim ki son yaptığı pek etkili olmamıştı. Sadece ben ona karşı hiçbir kötü duygu beslememişken gidip Utkan'a "varlığından kurtulalım" demesi biraz koymuştu.

Ben onun için devamlı Utkan'dan uzak dururken İmge'nin böyle bir şey demesi... Utkan'la arasını yapan bendim. Sırf o, Utkan'ı seviyor diye... Elini karnıma sarmış olan adamın bana açılacağına emin olduğum gün gittim ona "İmge seni seviyor!" dedim. "Birlikte olursanız çok yakışırsınız." dedim. Canım acımasına rağmen de devam ettim konuşmaya "Hem bence sende onu seviyorsun, okulda devamlı onun olduğu tarafa bakıyordun..."

Yalandı bu. Onun değil, benim olduğum tarafa bakardı. Hisserdim ki bakışlarının ağırlığını. Ama işte İmge söylemişti ilk. O benim en yakın arkadaşımdı ve karşıma geçip "Ben Utkan'ı seviyorum." dediğinde, "Aaa ne tesadüf, ben de seviyorum!" diyemezdim.

"Özür dilerim, Utkan..."

Gözlerim dolmaya başlayınca burnumu çektim ve arkama daha çok yaslandım. Yüzü boynumdaydı. Ona doğru gitmemle karnıma yerleştirdiği elini sıklaştırarak hafif doğrulup boynuma burnunu sürtmüştü. Onun bu hâline ister istemez tebessüm ettim.

"Sevmiyorum," dudaklarını boynuma bastırmadan hemen önce konuştu. Dudakları tenime değdiği saniye uyanık olmasının da verdiği gerilim duygusuyla kaşlarım çatılmıştı. "Ağlamanı sevmiyorum, Balım..."

Ne zamandan beri farkındaydı bilmiyorum ama onu tanıdığımın bilincindeydi. Bu bir nebze rahatlamama neden olurken sesini tekrar duymamla nefesimi içimde tuttum.

"Ağlamak yerine bana bunu anlat," bunu derken karnımı daha sıkı sarmıştı. "Çok mu acıktırıyor seni?" huysuzlukla kurduğu cümle ister istemez sesli bir şekilde gülmeme neden oldu.

Onu sevmemişti.

Bu arada Arıkan... Allah cezanı versin Arıkan... Hani böyle bütün sene boyunca üniversite sınavına hazırlanırsınız da sınavın açıklanacağı gün yanınızda olan aileniz, anında herkese haber verir ya, ha işte tam olarak öyle hissediyorum. Sınava hazırlanan benim, heyecanını paylaşan onlar...

"Kızma ona, Arıkan'ın ne derece boş boğaz olduğunu biliyorsun. Ona sır vermemeliydin."

Sanırım diğer olaylardan da bahsetmişti, Arıkan. Aksi hâlde neden ağladığımı sorgulardı. Öğrenene kadar da durmazdı genelde. Gündelik hayatımızda da bu şey hep böyle olmuştu. Ben ne zaman sınavdan düşük alınca ağlasam gelip yanıma neyim olduğunu sorardı. İmge'de hep "önemsiz bir olay hayatım" deyip, onu yanımdan götürmeye çalışırdı.

Sorun şuydu ki Utkan gitmezdi. Hiçbir zaman gitmedi.

Ben ona rahatsız olduğumu söylerdim, ancak öyle giderdi... Çünkü buna karşı yapabileceği bir şey hiçbir zaman olmamıştı. Bizim aramızda bir engel varsa o net olarak bendim. Çok büyük engel olmuştum senelerce...

"Ona kızmıyorum, sadece..." başımı Utkan'a çevirince dibimdeki yüzüyle karşı karşıya kaldım. O elini karnımdan çekmeden yatakta sırt üstü bir pozisyona gelmeme yardım etti. Bir eli hâlâ oradaydı, bir elim hâlâ elinin üstündeydi...

Boşta olan elimi kaldırıp yanağını sardım. Yatakta hafif doğrulmuş, bana bakıyordu. Elimi yanağına sarmamla gözlerini kapatıp, yavaşça kendini oraya yasladı.

"Özür dilerim."

Gözlerim yine dolduğunda bunu o görmesin diye kafamı kaldırıp dudaklarımı yanağına bastırdım. Bana zorluk olmasın diye yüzünü aşağı doğru eğdi biraz.

"Özür dilenecek bir şey yok ortada, Balım. Öyle bir noktaya gelmiştik ki ben bugünün bile hayalini kuramıyordum, imkansızdı. Ama sen yine de özür dileme. Çünkü o zamanlar küçüktük ve sevgi kavramını harcayabilirdik..."

Bütün gece beni telkin ettikten sonra bu konuyla ilgili özür dilememi de yasaklamıştı. En son gayet bilinçli bir şekilde kollarında uyuduğumda kokusunu özgürce içime çekebildiğim bugüne şükretmiştim.

Utkan haklıydı. Bugün hiç olmayabilirdi de. Veya biz çocukken bir ilişki yaşayıp, birbirimizden sıkılınca da ayrılabilirdikte. O kadar çok ihtimal vardı ki en iyisi kendimi en iyi hissedeceğim şeyi düşünmekti.



Hadi saat altıya kadar o oylamadığınız bölümlere tekrar dönüp oy atın, karşılığında da üç tane nur topu gibi özel bölüm alın. ♥️

Not: Hayal nasıl olsa o bölümleri atar diye düşünmeyin. Hayal'in nerede görülmüş özel bölüm attığı? Hiç.

Galiba | Texting ✓Where stories live. Discover now