3

43.7K 3.9K 1.7K
                                    

jungkook, apartmanın uzun karanlık koridoru boyunca ilerlemişti. okulda oldukça yorulduğunu hissediyordu. bu yüzden bir an önce eve gidip birkaç saat kestirmek ardından arkadaşlarıyla takılmak istiyordu.

ancak kapısının önünde yere çökmüş bir şekilde bekleyen taehyung planlarının gerçekleşmeyeceğine dair bir işaretti.

"kaç saattir kapıda bekliyorum haberin var mı?"

"annem evde değil." dedi jungkook umursamazca ve anahtarı çantasından çıkarttı.

"biliyorum. senin için geldim zaten."

"ben ne alaka ya?" diye yanıtladı jungkook.

taehyung iç çekip "sana ders çalıştıracaktım. bayan kim konuşmadı mı bunu seninle?" diye sordu.

"konuşmuştu ama taşak geçiyor sanmıştım."

"neden böyle bir konuda annen seninle 'taşak' geçsin jungkook?" dedi taehyung ve açılan kapıyla jungkook'un peşinden eve girdi.

"ne bileyim. neden senden böyle bir şey istesin ki? hadi o istedi sen neden kabul ettin?"

"para lazım çünkü."

"ah olay para demek. annemin ödediğinin iki katını ödersem sana siktirip gider misin?"

"hayır."

"tanrım!" diye inledi jungkook "çok sinir bozucusun. burda oturup bana cidden ders çalıştırmayı mı düşünüyorsun?"

"evet."

"umrumda değil. uyumaya gidiyorum ben."

"hayır gitmiyorsun." dedi taehyung ve çoktan odasına yürümeye başlamış jungkook'u kolundan tutmuştu ancak bu onu durdurmaya yetmemişti.

taehyung'un inatla jungkook'un kolunu bırakmaması sayesinde yatak odasına kadar peşinden sürüklenmişti.

"jungkook napıyorsun ya!" dedi sinirle. kolunu taehyung'tan kurtaran jungkook ise umursamadan kendini yatağa atmış gözlerini kapatmıştı.

bir yerde taehyung'un pes edip gideceğini umuyordu ama taehyung'un inadını hesaba katmamıştı.

taehyung çatık kaşlarıyla yatak odasından çıkmış, çıkarken de kapıyı sertçe çarpmayı unutmamıştı. bu hareketi jungkook'un bir anlığına zafer kazandığını düşünmesini sağlamıştı ama taehyung'un başka planları vardı.

hızla girdiği mutfakta bulduğu ilk bardağı eline almış ve ağzına kadar soğuk suyla doldurmuştu. ardından tekrar jungkook'un odasına girmişti.

hiç tereddüt bile etmeden bardağı kafasından aşağı boşalttığında jungkook'un küfür ederek yerinden fırlamasına sebep olmuştu.

"taehyung." dedi sinirle solurken "derdin ne senin?"

"bunu ne kadar uzatırsan o kadar geç kurtulursun benden. altı üstü iki saat ders dinleyeceksin sonra özgürsün."

"2 saat mi? viyanayı mı kuşatıyoruz amına koyayım."

taehyung gözlerini devirdiğinde suratına aniden çarpan yastığı hissetti. bakışlarını jungkook'a çevridiğinde ise elindeki diğer yastık da taehyung'un kızgın suratıyla aynı şekilde buluşmuştu.

"tamam çabuk anlat o zaman ne anlatacaksan. namjoonla basket oynamaya gidecektim geç kalamam."

"ah ne kadar da sorumluluk sahibi biri." dedi taehyung ses tonundaki iğnelemeyi saklama ihtiyacı duymadan. bu ise üçüncü bir yastığı yemesine sebep olmuştu.

"şunu yapıp durmasana!"

"kafamdan aşağı su döktün az önce. sana yastık fırlatmamı kaldırabilirsin bence."

"hayır kaldıramam. üstüne kuru bir şeyler giy de başlayalım çalışmaya."

jungkook oflayarak oturduğu yatağından kalkmıştı böylece. gerçekten ders çalışmak ya da dinlemek istemiyordu ama karşısında kim taehyung vardı ve dırdırının ne kadar çekilmez olduğunu çok iyi biliyordu.

saatlerce ders dinlemek bike taehyung'un 10 dakika söylenmesini dinlemekten daha kolay geliyordu ona.

dolabına ilerleyip gördüğü ilk tişörtü eline almıştı. kendi ıslak tişörtünü çıkartmasıyla arkasındaki bedenin "ya napıyorsun sen?!" diye yükseldiğini işitti.

şaşkın bakışlarını sesin sahibine çevirdiğinde taehyung'un gözlerinin jungkook'un çıplak gövdesine değmemesi için büyük bir çaba sarf ettiğini görmüştü.

"altı üstü tişörtümü çıkarttım?" demişti elindeki tişörtü üstüne geçirirken.

"olabilir. bu benim de görmek zorunda olduğum anlamına gelmiyor."

"bakmasaydın."

"haber vermedin ki!"

"niye vereyim? beden derslerinde soyunma odasında ne bok yiyorsun sen? o kadar erkek yanında soyunurken onlara da kızıyor musun böyle?"

"kızmıyorum çünkü soyunma odasına girmiyorum. beden derslerine katılmıyorum. raporum var."

"ne raporu?"

"bacağımda bir sorun olduğunu belirten bir rapor."

"iyi de bacağında bir sorun yok?"

"ama koç bunu bilmiyor."

jungkook duyduğu şeyle büyük bir kahkaha atmıştı "okul birincisine bakın dersten kaytarmak için kendine sahte rapor hazırlatmış."

"dersten kaytarmak için değil. geçerli bir sebebim var."

"neymiş o sebep?"

"öncelikle asla sportif değilim. iki tur koşsam nefes nefese kalıyorum, ayrıca yüzüme top gelmesi fobim var."

"öyle bir fobi yok."

"evet var. havada hareket eden topların ne kadar hızlı olduğundan haberin var mı? normalde canını yakmayacak bir top bile o hızda yüzünü kıpkırmızı edebiliyorken basket topunu düşünebiliyor musun-"

"tamam anladım sus nolur."

"çalışma masasına oturursan susarım. orda dikilmen seni bu dersten kurtaramaz."

jungkook gözlerini devirip söylene söylene çalışma masasında taehyung'un yanına oturdu. esmer tenli yüzündeki zafer gülümsemesiyle çantasından notlarını çıkartmıştı.

"en yakın tarihte fizik sınavı olduğu için daha çok ona yoğunlaşırız diye düşündüm. tabi diğer derslere de çalışacağız ama önceliğimiz fizik. bir de seni çalıştırmak için hangi seviyede olduğunu bilmem gerekiyor bunun için test gibi bir şey yapmak ister misin yoksa hangi konuları bilip bilmediğini- jungkook sen beni dinliyor musun?"

ders yerine telefonuyla ilgilenen jungkook kendisine sorulana cevap vermeyince taehyung iyice sinirlenmiş, jungkook'un sol kolunu çimdiklemişti.

"ah! napıyorsun sen ruh hastası mısın!"

"niye beni dinlemiyorsun? ver şu telefonu bana."

"hayır- kolumu morarttın be manyak mısın nesin sen?"

"bir daha morartmamı istemiyorsan o telefonu bana veriyorsun."

jungkook bir süre taehyung'un yüzünü izlemiş, ciddi olup olmadığını anlamaya çalışmıştı. ancak taehyung'un son derece ciddi olduğunu görünce oflayarak telefonu masanın üstüne bırakmıştı.

taehyung da gülümseyerek masadan telefonu almış ve arka cebine yerleştirmişti.

"tam bir baş belasısın." dedi jungkook başını elleri arasına alırken. taehyung'un kendisini sandığından çok uğraştıracağını anlamıştı böylece.

öte yandan taehyung, beklediğinden daha hızlı bir şekikde jungkook'u masanın başına oturtabilmenin rahatlığını yaşıyordu. kesinlikle saatlerini harcayacağını düşünmüştü ancak 15 dakikada başarmıştı bunu.

belki de bayan jeon haklıydı. jungkook'a söz geçirebilen tek kişi taehyung'du.

-

bölüm sonu

goodnight moon | taekookWhere stories live. Discover now