Bölüm 19: MESAJ

30.5K 1.5K 70
                                    

Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya yorum olarak bırakabilirsiniz!

Bölüm Şarkısı: Nightcore - Kıds In The Dark

***


Bölüm 19: MESAJ

Sözlerin anlamsız kaldığı, kelimelerin oluşturamadığı cümleler olurdu. Zihinde kurgulanan asıl konuşma, dile düştüğünde yanlışlıklarla dolup taşardı. Nefesiniz kesildiğinde, hislerinizin yoğunluğu bedeninizi sarardı... Şu an hissettiklerim tam da böyle bir şeydi. Aras'ın gözlerine bakarken hissettiğim derin boşluğu dolduracak birkaç kelime aradım. Fakat sessizliğim öyle bir sarmıştı ki beni, kendi sessizliğimde boğuluyordum.

Kelimeler dilimin ucunda birikiyor ama dudaklarım onları esir etmek adına kapalı kalıyordu. Bu yüzden boğuluyordum, sessizliğin verdiği huzur beni boğuyordu. Düşüncelerim zihnimi doldurmadan, Aras'ın planlarını sorgulamadan olmuyordu. Bu kadar huzursuzluğa alıştıktan sonra elden gelmiyordu huzurla kıvrılıp uyumak.

Dudaklarımı konuşmak için araladığımda, Aras benden önce davrandı ve "Kendin olabildin mi?" diye sordu. Başımı onaylarcasına salladım ve "Monoton bir hayatım vardı. Gecelerim ya Tanem'i toplamakla geçerdi ya da eğlenmekle. Bu gün Tanem'i toplama gecemdi sanırım," derken yüzüme eklenen gülümsemeye engel olamadım. Aras'ın buz kesmiş ifadesiz yüzüne rağmen gülümseyebildiğim için şaşkındım bir yandan da.

Derin bir nefesi ciğerlerime doldururken, "Bana neden böyle bir iyilik yaptın Soykan?" diye sordum. Merak ediyordum. Annemi görmemi sağlamıştı -istemeden de olsa- ve bugün kendim olabilmem için vakit yaratmıştı.

"Çünkü bundan sonra ne sen, eski sen olacaksın ne de geçmişine uğrayabileceksin," dediğinde kalp ritmim aniden değişmişti. "Ama..." diye mırıldandım. "...eğer, Mete'nin ne istediğini öğrenebilirsem eski hayatıma dönebileceğimi söylemiştin."

"Dünyanın dönüş şeklini değiştiremediğin gibi kaderini de değiştiremezsin Hazar ve ben sana söz vermedim sadece dönebileceğini söyledim ama bunun sonunda ne olacağını ikimizde bilemeyiz," dediğinde, sözünden dönmeye mi çalışıyor diye düşünmeden edemedim. Kaşlarım çatılırken, "Geri döneceğimi umuyorum, kardeşime geri döneceğim ve tekrar ailemin yanında olacağım," dedim sert bir sesle.

"Umut..." dedi düz bir sesle. "Var oldukça, inanç zayıflar. Umut edersen, olmayacağını da bilirsin ve inanmaktan vazgeçersin," diye devam etti. Yüzümdeki ifadeyi incelerken, "Umut herkesin istediği ama elde edemediği şeyler için içinde büyüttüğü bayat bir duygu," dedikten sonra kapıya doğru ilerlemeye başladığında arkasından seslendim.

"Umut bayat bir duygu değil!" durup omuzunun üstünden bana baktı ve "Öyleyse, buradan kimsenin zarar görmeden çıkacağını umut etmeye başlasan iyi olur," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Ne demek istiyorsun Aras?" diye sordum, aklından neler geçiyordu bu adamın?

"Kapıda Mete'nin adamları var," dediğinde, gözlerim şaşkınlıkla irileşirken kalp ritmim hızlanmıştı. Gözlerim Tanem'e kayarken hızla koltuğun yanına çöktüm ve kollarımı Tanem'e sararak, "Tanem'i uyandırmalıyım?" dedim sorarcasına.

Hangisi daha kolay olurdu bilemiyordum, sızmış bir Tanem'i taşımak mı yoksa sarhoş bir Tanem'e laf anlatmak mı?

"Ona zarar vermeyecekler gel benimle," diyerek elini uzattığında, "Nereden biliyorsun?" diye sordum. "Sence beni ezip buraya geçebilecekler mi?" dediğinde, "O beş yarmadan saklanıyordun ama?" dedim sorarcasına.

YERALTIWhere stories live. Discover now