Bölüm 21: KAN

30.8K 1.6K 219
                                    


Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya yorum olarak bırakabilirsiniz!

Bölüm Şarkısı: Nightcore - Lost Boy

***



Bölüm 21: KAN

Gözlerimi araladığımda görmek istediğim manzara bu değildi. Ne olduğunu anlamayıp çığlıklar atan ve sadece buradan kurtulmak için kaçışan insanlar veya yerde kanlar içinde yatan bedenler görmek istemediğimden kesinlikle emindim fakat gördüğüm manzara tam olarak buydu.

Işıklar kapandığında Kûra kaçmıştı, ışıklar tekrar geldiğinde ise karşılaştığım manzara buydu. Merak ve korkuyla karışık bir sesle, "Mert?" diye fısıldadım o buradayken Mete nasıl böyle bir saldırıda bulunabilmişti?

Aras çalışanlarından birine yardım etmeye gittiği için, beni bıraktığı yerde öylece dikiliyordum. Aras'ın sinirle çatılmış kaşları ve öfkeyle gerilmiş yüzü dumanların arasında belirdiğinde ona doğru adımladım ve "Neler oluyor?" diye sordum. Cebinden çıkardığı evin anahtarını avcumun koyarken, "Eve git," dedi.

"Aras, bu sefer gidemem," dediğimde gözlerime düz bir ifadeyle baktı ve "Deniz," dedi uyaran bir sesle. Başımı iki yana sallayarak, "Bu işte birlikteyiz!" dedim sinirle. "Beni yalnız bırakamazsın..." duraksadım ve "En azından Kûra etraftayken bunu yapamazsın," dedim gergince. Başını iki yana sallayıp derin bir nefes verdi ve "Bunlar benim çalışanlarım. Onlara yardım etmeyip de seni düşünecek halim yok, hâlâ daha başına bir şey gelmemişken eve git!" dediğinde "Aras!" diye bağırdım. O kadar bağırış, haykırış arasında sesim dikkat çekmese de Aras bileklerimi kavrayıp beni kenara çekmişti.

"Bana sesini yükseltmeyeceksin, dediklerimi ikiletmeyeceksin, ben ne dersem onu yapacaksın!" dedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kalbim öyle bir hızda atıyordu ki, yanımdan geçen her hangi biri kalbimin sesini duyabilirdi. "Yardım edeyim? Buradan tek başıma gitmek istemiyorum..." diye fısıldadığımda, gözlerini devirircesine omuzunun üstünden arkasına baktı ve hızla beni önüne çekerek masaların arasında kalmış kanlı bir bedeni gösterdi. Çığlığım dudaklarıma kadar yükselirken Aras kulağıma doğru eğilerek, "Ne hissediyorsun? Bu bedeni gördüğünde neler hatırlıyorsun?" diye sordu.

Motosikletle yaptığım kaza gözümde canlanırken düz bir ifadeyle kanlar içindeki bedene bakakaldığımda, derin nefesler alıp vermeye başlamıştım. Bu görüntü beni geçmişe sürüklüyordu.

"Daha kendine hayrın yokken, bana nasıl yardım edebilirsin ki?" diye sordu Aras ve tekrar beni kendine çevirerek gözlerime baktı. "Git, istersen arkadaşlarına bile gidebilirsin ama buradan hemen gitmeni istiyorum," dediğinde yutkunarak, "Kûra peşimdeyken arkadaşlarıma gidemem," diye fısıldadım başımı iki yana sallarken.

"Beni takip ediyor, bana zarar vermek istiyor," diye devam ettiğimde Aras beni kolları arasına çekerek kulağıma eğildi ve "Sana zarar veremez," dedi, eli sırtımı sıvazlamış ve nefesi boynuma süzülmüştü. Kalp ritmim değişirken Aras'a inanmak istedim ama daha dün akşam Tanem'in üstüne boşaltılan silah birkaç santim ötemde Tamer tarafından ateşlenmişti. "Aras..." diye fısıldadığımda, "Benden öğrenmek istediklerin var değil mi?" diye sordu. Başımı omuzundan geri çekerek yüzene baktım.

"Eve gidersen cevabını alamadığın soruların bir kısmını yanıtlarım," dedi. Başımı iki yana salladım ve "Eve göndermek için söylüyorsun," dedim. "Kediciğim, burada durmaya devam edersen ve seni gözden kaybedersem, kaçırıldığını düşünürüm ve bu düşünce hiç hoş şeylere sebep olmaz!" dedi. Derin bir nefes alıp elimdeki anahtarları sıkarak Aras'tan uzaklaştım ve kapıya doğru ilerlemeye başladım.

YERALTIWhere stories live. Discover now