Bölüm 3: MAHKEME

60.4K 2.4K 238
                                    

Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya yorum olarak bırakabilirsiniz!


***


Bölüm 3: MAHKEME

Gece çok çabuk geçmişti ve o, yine karşımda dikiliyordu. Yanında ise onun aksine sarışın mavi gözlü bir kız vardı. Şu an yüz ifadesi ciddiydi fakat yanağındaki derinleşmiş çizgilerden onun çok fazla güldüğünü, ya da gülümsediğini tahmin edebiliyordum. Bakışlarımı kızın üstünden çekerek, yeniden kalın demir parmaklıklara odaklandım.

Aras Soykan'ın dediklerini düşünmekten çok annemi ve gereksiz birkaç anıyı düşünmekten başka bir şey yapmamış, yaşadıklarımın yorgunluğuyla birlikte açlığa yenik düşerek uyuyakalmıştım. Şimdiyse karşımda elleri kumaş pantolonunun cebinde beni izleyen siyah gözlerin baskısı altında düşünebildiğim tek bir cümle vardı.

"Senden ruhunu istiyorum çünkü tam bir hayal kırıklığısın."

Dikkatimi dağıtan, beni boğulmakta olduğum düşüncelerimden ayıran ses kızdan gelmişti. Yavaşça boğazını temizlemiş ve dikkatimi kendi üstüne çekmişti. Gözlerim demir parmaklıklardan kayıp kızın yüzünü bulduğunda yüzünü inceleme fırsatı yakalamıştım.

Yuvarlak bir yüzü, açık mavi gözleri ve platin sarısı beline kadar uzanan saçları vardı. İnce uzun bacakları ve yüksek topuklu botuyla boyu bir seksene yakın duruyordu. Göz çevresine koyu renk makyaj yapmıştı ve gözlerimiz buluştuğunda renksiz dudaklarını harekete geçirerek pürüzsüz çıkan sesiyle, "Hazır mısın?" demişti. Kaşlarımı hafifçe kaldırarak ellerimi yere koydum ve öne doğru yuvarlanmamak adına büyük uğraşlar vererek ayağa kalktım.

Kızın zincirleri çözmesi için beklerken derin bir nefesi bıkkınlıkla verdim. Zihnimde canlanan birçok farklı kare vardı, aynı anda başlayıp, farklı zamanlarda bitiyordu. Bir hayatın kısa filmi gibiydi ve ben kendimi hangi sona hazırlamalıydım ya da hangi başlangıca hazırlamalıydım hiçbir fikrim yoktu. Onlar sürüklüyordu, bense peşlerinden sürükleniyordum.

"Konuşabiliyor mu bu?"

Bileğimdeki kelepçelerin kilitleri açılırken kız ciddi sesinin çatlamasını önemsemeden Aras'a bu soruyu yöneltmişti. Ciddiyet kız için önemli durmuyordu, buranın içinde var olmuş da her şeyi görmezden gelebilirmiş gibi bir havası vardı. Aras cevabını bakışlarındaki sertlikle verdi, gözleri bana kaydı ve bir süre baktıktan sonra bulunduğumuz hücreden ayrıldı. Her adımında yerden yükselen tok ayak sesleri tüyler ürpertiyordu. Bir adamın yürüyüşü bile böylesine ölüm saçarken, kimsenin onunla yüz yüze gelmemek için çırpınmasının nedenini şimdi anlıyordum.

Aras bizi yalnız bıraktığında bakışlarımı kapıdan çekerek beni izleyen mavi gözlere diktim. "Konuşabiliyorum," diyerek kapıya yöneldiğimde kolumdan tutarak beni kendine çevirdi.

"Biraz olsun kendini düşünüyorsan, söylediklerine dikkat etmelisin," dediğinde, sadece omuz silkmekle yetindim.

Gözleri beni tartarcasına üstümde dolandı, bende aynı şekilde onu yeniden inceledim. Ayağındaki botlar olmasaydı aynı boyda olabilirdik, benden zayıf duruyordu ve o topuklularla benim hızıma yetişecek gibi durmuyordu. Kollarını göğsünde birleştirdiğinde, "Kaçmayı planlıyor gibi bir halin var ama sana kötü haberi erkenden vereyim, Aras kapıda ve Yeraltı'nın tüm çıkışlarında güvenlikler var. O yüzden hiç zorlama, ölsen bile buradan çıkamazsın," dedi.

YERALTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin