KAFAM KARIŞIK

359 50 8
                                    

   Hayatım boyunca hor görülmeye alışmıştım, itildim, dövüldüm, yok sayıldım, aşağılandım. Üstelik bunları seçimim olmayan nedenlerden yaşadım. İnsan doğarken kadın, erkek, zengin yoksul ya da benim gibi eş cinsel olacağını seçme hakkına sahip olamıyordu. Sorsalardı bana istemezdim. Normal bir hayat, herkesin kabul edebileceği normal bir hayat, ama bu bir seçim değildi. Bu yüzden Temel reisin bana gösterdiği şefkat tüm ayarlarımı bozuyordu. Benim için endişelenmesi, korumaya çalışması, incinirim diye dikkat etmesi ona karşı yönelmeme sebep olurken bunun sevgiye duyduğum açlıktan olduğunu kendime tekrarlayıp umutlanmamaya çalışıyordum. Adam duvar kadar düzdü ve bir kızı vardı. Evin kapısına geldiğimizde reis hızla arabadan inip ben kapıyı açamadan yetişmiş ve bana elini uzatmıştı. Çekinerek bakışlarımı yere indirip kendim çıkmaya çalıştığımda ise kolumu tutup boynuna dolayarak beni kucağına almış, alırken de söylenmeyi ihmal etmemişti.

" Ha ben senun utanmana başlayayum. Sankü kendu yüruyebiliyor ya."

 Beni kucağına alan reisin omzuna başımı koyup gözyaşlarım akmasın diye çenemi sıkarken o arabanın kapısını kapatıp yürümeye başladı.

" Az daha dayanasun gelduk. Ben şimdu sana ağru kesucu verurum rahatlarsun."

 Canım yandığı için kendimi sıktığımı düşünen reise bakamıyordum bile . Onun bu saf hali beni daha da çok etkilerken kapıya ulaştığımızda reis anahtarı çıkarmadan kapı açıldı.

" Baba Cenk emucem aradu. Ben sobayu da yaktum. Semuh abum eyu mu?"

  Reis içeriye girip ayakkabılarını çıkarırken bizi endişe ile izleyen Fidan'a açıklama yapmayı da ihmal etmedi.

" Şerefsuzler hırpalamuşlar ama şimdu eyudur."

 Bu arada ayakkabılarımın çıkarıldığını fark edince başımı sakladığım yerden kaldırdım. Fidan sanki kırılacakmışım gibi nazikçe ayakkabılarımı çıkarıyordu.

" İndir reis ben sakat değilim yapma Fidan ben yaparım." desem de nafile Fidan sözlerime cevap verirken bağcıklarımla işi bitmiş ayakkabılarımı çıkarıyordu.

" Yapma Semuh abi sen hastasun."

 Temel resin duruşu dikleştiğinde kızının sözlerine karşı duyduğu gururu göstermeye çalıştığını anlamış mahçup bir ifade ile başımı bu sefer göğsüne saklamıştım. Güzel insanlardı, benim için söylenen her şeye rağmen yanımda olan bu insanların yönelimimi öğrendiklerinde ne düşüneceklerini ya da ne yapacaklarını bilmemek beni korkutsa da şimdilik biraz dinlenmeliydi.  Reis beni içeri taşıdığında Fidan'ın benim için sobanın yanındaki sedire yatak hazırladığını fark ettim. Reis beni nazikçe yatağa yatırıp:

" Ben duş alacağum sen de Semuh abune çorba yapasun." dedi. Fidan babasına gülümseyerek:

" Fadume ablam aradu yemek yapmayun getiriyruk dedu." Reis başını onaylar bir şekilde sallayarak içeri geçtiğinde Fidan'a sırtımı dönüp uzun zamandır tutuğum göz yaşlarımı bıraktım. Çok güzel bir duyguydu ilgilenilmek, bu duyguya alışmasam iyi olurdu. Hem hastanenin hem yaşadıklarımın hem de hissettiklerimin ağırlığı ile sıcak yatağa iyice gömülüp uykuya teslim oldum.

......

" Doktur   ne dedu?"

" Eyuymuş ama eyu beslenmeduğu için çok hırpalanmuş. Bırakmadular ki daha eyu döveyum."

" Yapma Temel abi sen hala orada mısın? Adamları zaten iyi benzettin."

" Cenk doğru deği uşağım şimdu uşağı güçlendurmeliyuz. Biz şimdu Fidan'ualıp eve geçelum. Sen de yer yatağu ser yemekten sonra ilaçlarunu verur yanında yatarsun bir ihtiyacu olursa yetuşursun. Sabah kizu getururuz sen de göçüğe gidersun."

GÖÇÜK(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now