HAKLI HAKSIZ ÖFKE

308 48 3
                                    

Hayatımda haksız öfkeye çok maruz kalmıştım. İnsanlar bilmedikleri anlamadıkları şeylere duydukları korku nedeni ile onu yok etme arzusunda olmaya meyillilerdir. İşin kötü tarafı onların korktukları şeyleri araştırıp korkularını yenmek yerine ona saldırmayı seçmeleridir. Korku gerçekten güçlü bir uyaran olduğu için kişiler korkuya karşı hassastırlar. Ancak çok az insan korkuyu bertaraf etmek için araştırıp dinler. Maalesef ki reisin babası korkuları ile yüzleşmek yerine onların esiri olmayı tercih edenlerdendi. Ancak söz ettiğim korkunun şu an hissettiğim korku ile uzaktan yakından alakası yoktu. Reis elinde tüfeği ile evden ayrılırken içimi dolduran korku ve pişmanlık, onu durduramamam ve sevdiğim kişinin zarar görmesini engelleyememem  kaynaklı olduğu için korkuma endişe de eşlik ediyordu. Kapıda Cenk'i beklerken Fidan'ı üzmemek için halimi belli etmemeye çalışsam da bunu başara bildiğim söylenemezdi. Büyük arazi aracı kapıda durduğunda beklemeden içine atlayıp sessizce uzadıkça uzayan yol boyunca dua ettim. Reisi geç bulmuştum öfkesine yenilip erken kaybetmek istemiyordum. Ben endişeyle parmaklarımla oynarken elimin üzerinde hissettiğim ince parmaklarla durdum.

" Korkmayasun Semuh abi babam yalnuz değul."

  Fidan'ın naif sesi ile zor da olsa gülümserken araç durunca yerimde dikleşip hızla araçtan indim. Ne söylediklerini anlamasam da içeriden gelen bağırışmalar dışarıdan duyuluyordu. Hızla kapıya vardığımızda çaldığımız kapıyı Fadime bacı açtı.

" Girun hadi coştilar."

 İçeri girdiğimizde elindeki tüfeği babasına doğrultmuş bir adet reis ve onu sakinleştirmeye çalışan Dursun Ali amca, köşede tiksinerek bakan bir kadın tahmin ettiğimden kötü bir manzaraydı.

" Geldu senun sapuk da. Bana bu ibneyu savunup babanu hiçe sayacağuni söylemeyeceksun değul mi?"

 Reis babasının sözleri ile daha da çıldırırken kırmızı görmüş boğa gibi burnundan soludu.

" Onin hiç bir şeyuni ağzuna alup kirletmeyesun ağzuni dağuturum."

 Benim için elini kana bulaması fikri bile içimi acıtırken reise hitaben dönerek:

" Yapma reis değmez ben bu sözlere alışığım "dediğimde bu reisi sakinleştirmek yerine daha da kızdırdı.

" Bana bakasun Semuh hiç bir vaküt bu sözlere alışmayasun. Ben yaşaduğum sürece asla kimse sana boyle konuşamaz."

 Bulunduğumuz ortamın absürtlüğü ortadan kalktığında reisin sözleri beni fazlasıyla mutlu edecek cinsdendi ama yüzüme yerleşmeye çalışan tebessümü bertaraf edip endişe ile ağzımı açacakken içeri giren Fikriye ana ile ne söyleyeceksem boğazıma dizildi. Elindeki tüfeği reisin babasına doğrultup:

" Bana bak kani bozuk heruf evume gelup hakkın olmayan şekullerde konuşup uşaklarımı ve torunlarumu üzemezsun yoksa seni erkeklik diye taşuduğun et parçasundan vururum. Ha yapamaz demeyesun unutmadun sanurum." dediğinde reisin doğrulttuğu tüfeğe rağmen korkmayan adamın Fikriye anaya dehşetle baktığını gördüm. Ne olduğunu anlamaz bir şekilde Cenk'e döndüğümde bana gülümsedi:

" Anam daha önce ablasını dağa kaldırmaya gelen iti erkekliğinden vurmuş. 12 yaşından beri avcılık yapar , hiç hedef şaşırmaması ile ünlüdür." dedi. Fikriye anaya bakarken içimden onu kızdırmamam gerektiğini kendime hatırlatırken reisin babası titreyen sesi ile Fikriye anaya cevap veriyordu.

" Yapma Fikruye bu sapukluktur. O benum oğlum, adumu kirletemez."

  Sözleri Fikriye anayı daha da sinirlendirirken Dursun Ali reis Temel'in babasının yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadı. Ne söylediğini bilmesem de bu adamı durdurmaya yetmiş artmıştı bile. Öfkeden morarmış bir şekilde "ne haliniz varsa görün" diyerek ayrılırken peşinden giden kadın fısır fısır söyleniyordu. Olaylar sakinleşmiş olsa da reisin gözlerindeki öfke dinmemişti ama ona da cevap İdris abiden geldi.

" Yeter reus bazen sevduklarun içun bırakman gerekur . Bırak gitsun Allah'undan bulsin. "

 Reis elindeki tüfeği indirdiğinde Fidan babasının yanına giderek elinden tutup:

" Gidelum baba" dediğinde reis kızına boş bir bakış atıp peşine takılırken bende yanlarındaki yerimi aldım. Herkesi başımla selamlarken reis tükenmiş bir halde evden çıktı. Arabaya bindiğimizde bir süre duran reisin dudaklarından bu güne ait ilk çıkan kelimeler "Oruspi çocuği" olduğunda tedirgince reis dediğimde bana dönerek:

" Aklundan bile geçurme. Ben kendimden hep vazgeçtum bu sefer vazgeçmeyeceğum." dediğinde burukça gülümsedim. Reis kontağı çalıştırdığında Fidan babasına doğru yönelip:

" Baba benu anama bırakur misun?" dedi. Reis ne olduğunu anlamak için kızına baktığımda Fidan gülümseyerek:

" Anam gebeymuş Hasan abi de yok bir ikü gün onda kalacağum." deyince reis başı ile onaylayıp hareket etti. O an anladım Karadenizde hiç bir yaşanan basit değildi ve hava her dem değişiyordu. Alışmak benim için zor gibi görünse de yuvasını bulmuş kuş gibi huzurluydum.

.....

TEMEL REİS

    Fidan anasına gitmek istediğinde yönümüzü o tarafa çevirirken babam yüzünden kızgın olsam da Esma için mutluydum. Uzun zamandır yeniden çocuk sahibi olmak istiyordu. Şimdiki kocası iş için sık sık seyahat ettiğinden yalnız kalmaması en iyisiydi. Bunları düşünürken aklıma gelen düşünce ile gözlerim ayrıldı, yanaklarım kızardı. Semih ile yalnız kalacaktık. Yine de renk vermedim. Esma'nın evine geldiğimizde bahçede volta atarak bizi bekleyen Esma hızla yanımıza geldi.

" Eyusinuz değul mi?" 

" Merak etme vurmadım soysuzu. Dursun Ali amcam sağ olsun."

Esma elini kalbine koyup bir oh çektikten sonra Semih'e gülümseyerek bir dakika dedikten sonra beni kolumdan tutup sürükleyerek eve götürdü. İçeri girdiğimizde yüzüme dik dik bakıp:

" Semuh ile devam edeceksun değul mi?" dediğinde başımla onu onayladım. Esma içeri geçerek elinde siyah bir torba ile yanıma gelip:

" Buni Cenk bıraktu. Birde bu mektubi verdu. " dediğinde zarfı alıp açtığımda okuduğum satırlarla beni ateş bastı.

" Bu ne demektur kız?"

" Cenk Semuh'i hastanelik etmeyesun diye gerekenleri getirip ne yapman gerektuğini yazmuş. Haklu."

" Tovbe tovbe ben ...."

  Esma kocaman bir kahkaha attıktan sonra kollarını göğsünde birleştirerek:

" Hiç oyle bakmayasun. Sanki çok deneyumlisun da soyleniyorsun. Cenk'ten ben rica ettum. Sakın oğlanu incutma." dediğinde öfke ile:

" Ben hayvan mıyım?" dedim. Esma gülüşünü bozmadan:

" Sana hayvan mu dedum? Senun için bu bir ilk ama Semuh için değuldur. Bu yuzden ona guven ve çok yüklenme."

  Bu düşündüğüm bir şey değildi. Semih'in başkası ile de bunu yaşamış olduğu düşüncesi beni rahatsız hissettirse de uzatmadım. Zira benden önce de bir hayatı vardı benim olduğum gibi. Poşeti alıp hızla evden çıktığımda beni bekleyen kızımı öptükten sonra arabaya atlayıp eve sürmeye başladım. Eve geldiğimizde kendimi kirli hissettiğim için duşa girerken Cenk'in bıraktığı poşeti masaya iliştirip:

" İstersen sen ilk duş yap." dediğimde Semih gülerek:

" Ben daha yeni yıkandım reis sen yıkan ben de yemek hazırlayayım" dedi. İşimi halledip içeri girdiğimde kurulu masada elinde Cenk'in verdiği poşet ile beni bekleyen Semih ile boğazıma bir yumru oturdu. Ben kapıda dikilirken Semih saçını kulağının arkasına atarak:

" Harika bir ailen var reis . Ve anlayışlı insanlar . " dediğinde kaşlarımı çatarak:

" Babam mu?" dediğimde ise Semih başını hayır anlamında sallayarak:

" Esma , kızın , amcanlar, çok şanslısın. Hem aile seni doğuran değil seni anlayıp arkanda durandır ne dersin?" dedikten sonra elindeki poşeti kaldırıp:

" Senin gibi bende çok bilgili değilim ama birlikte öğrenebiliriz. Bana yardım eder misin?" dediğinde işveli halleri kanımı erkekliğime pompalarken hızla yanına gidip ufak dudaklarına yapıştım. Evet Semih haklıydı ve ben bu şansımı kaçırmaya hiç niyetli değildim.

GÖÇÜK(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now