39

1.1K 78 21
                                    

"Ya Taehyung! Ver şunu!" Jeongguk derste öğretmeninin duymaması için sessizce bana bağırıyordu.

Elimde tuttuğum flas belleği gözünün önünde boxerıma koyup gülümsedim.

"A-aah!" Ben boxerıma koyarken kesik kesik çıkardığı ses ile sınıfın dikkati - öğretmen de dahil- Jeongguk'a dönmüştü.

"Jeongguk, bir şeyin mi var?" Öğretmen elindeki tahta çubuğunu masaya bırakmış kollarını beline koymuştu.

"Dizimi masaya vurdum da." Elini 'bir şey yok' dercesine sallamış ve sınıftakilere bakamadan kafasını hemen pencereye çevirmişti.

"Seninki mi uyandı ne yapıyorsun elin orada?" Elimi boxerımda unuttuğumu hatırlayıp aniden çektiğimde elim ile sıranın altına kuvvetlice vurmuş, sınıfa yüksek sesli bir inleme bırakmıştım.

"Ay bu ne ya inleyen inleyene, ne oluyor arkada?" Bok Joo gözlüğünü çıkarıp en önden arkaya dönmüş, bize bakıyordu.

"Düşündüğün şeyler olmuyor Bok Joo, olduğunda haber veririm. Şimdi önüne dönebilirsin." Sınıf sessizliğe bürününce öğretmen bana ve Jeongguk'a bakıp sinirle nefesini verdi.

"Siz, ikiniz," Parmağıyla beni ve Jeongguk'u gösterdi. "çıkın."

Jeongguk tam itiraz edeceği vakit ben aniden sıramdan kalkıp kapıya yöneldiğimde ağzını kapatıp peşimden minik adımlarla koşarak gelmişti.

"Nereye gidiyoruz?" Kapıyı kapatıp boş koridora bakındım.

"Bekle şimdi bizimkiler de gelecek, öyle karar verelim."

"Nasıl yan-" kapı aniden açılınca Namjoon, Yoongi ve Jimin üçlüsüne baktım.

"Terasa çıkıp içelim!" Jimin yumruk yaptığı sağ elini havaya kaldırmıştı.

"Blok ders olduğu için 1 saatimiz var. Biz çıkalım Yoongi ve Jimin içecekleri alsın." İkisini başbaşa bırakmak için Namjoon'u tuttum ve önümüze aldım.

Merdivenlerden çıktığımızda Jeongguk bir anda durmuş ve işaret parmağı dudağında bize dönüp bizi de durdurmuştu.

Gözlerim dudaklarında kalınca o da bana bakakalmış ve biz farketmeden saniyeler geçmişti.

"Sessiz sevişmeniz bittiyse neden burada çobanı kaybolmuş sürü gibi beklediğimizi sorabilir miyim?" Namjoon sesli bir nefes vererek ellerini beline koymuştu.

Jeongguk elini dudağından çekip gözlerini hızlıca kırpıştırmıştı.
"Şey, nasıl çıktınız sınıftan öyle?"

Namjoon anlamayan suratla Jeongguk'a bakmıştı.
"Birimiz sınıftan kovulduğu zaman diğerleri de sınıftan kovulmak için her zaman bir şey yapar. Sen de bizim sınıfımızdasın hatırlamıyor musun?"

Jeongguk kaşlarını havalandırıp indirmiş ve burnunun ucuyla oynamıştı.
"Peki, Jin Hyung ve Hoseok Hyung u da dersten çıkarabilir misiniz? Onlara karşı biraz mahcubum ve onlar da bizimle olsun istiyorum."

Bu sefer kulaklarıyla oynamaya başlamıştı.
"Tabii sizin için sorun yok-" Namjoon yanımızdan bir anda koşarak ayrılınca Jeongguk'un lafı yarıda kalmış ve gittiği yere bakmıştık.

Namjoon, Jin ve Hoseok'un sınıfına girmiş, içeriden yüksek sesler çıkmaya başlamıştı.

"Bu ne terbiyesizlik! Bir daha sizi sınıfımda görmek istemiyorum! Çıkın!"
En önden Namjoon ve arkasından Jin ile Hoseok çıkınca merdivenin başından onları izlemeye devam ettik.

"Ya bir tek bu kadının dersinden kalıyordum Namjoon naptın?" Jin elleriyle yüzünü kapatmış ve yere çömelmişti.

"Ağlama, bu okula o kadar para veriyorsun, kimse seni dersinden bırakmaz."

Hangang Parkı / taekook✓Where stories live. Discover now