4.BÖLÜM

27 4 1
                                    

Onlara o akrabalık bildiren kipleri söylemeyeli uzun bir süre olmuştu hak etmedikleri, benim için anlamsız o hitapları kullanmıyordum.

Kendimi sakinleştirmeye çalışarak arabadan indim. Onu umursamadan girişe doğru ilerlemeye başladım. İçeri gireceğim sırada sert bir şekilde kolumdan tutarak kenara itmeye çalıştı. reflekslerim iyiydi. Düşmeden kendimi toparlayabildiğimde bacağımı karın boşluğuna geçirdim. İki büklüm olurken kısık ve sert sesimle "bana sakın dokunma!" diyerek ikazda bulundum. Daha fazla katlanamayacağımı bildiğim için uzatmadım. " Def ol git burdan!" Bağırdım. Ses tonma hakim olamıyordum.

Doğrularak o iğrenç gülüşünü takındı yüzüne. Yarım ağız konuştu " bakıyorum çabuk toparlanmışsın sevgili kardeşim. biricik babacığının senin yüzünden geberip gittiğini unutuyorsun. hatırlatmamı mı isterdin yoksa?"

"Sus" diyebildim sadece gücüm çekiliyordu donmuş gibiydim hareket edemiyordum bedenim kendini kitlemişti ellerim titriyordu. o durmadı her zamanki gibi bıçaklarını sapladı acımasızca.

"O gün de aynı böyle kilitlenmiştin karşımda. Karşılık bile verememiştin ne oldu şimdi, benden korkmuyor musun yoksa? Baba-"

Lafının devamını getiremeden arkamdan güçlü bir fren sesi duyuldu. Sert bir yumrukla Melih'in yere serildiğini gördüm. Emre abim gelmişti. o tanıyordu. o biliyordu her şeyi. ağlayamıyordum ve bedenimde birikiyordu ya güçlü bir kriz geçirecektim ya da bünyemde birikip sonra patlayacaktı. Emre abim var gücüyle vuruyordu. Melih'i tek hareketle bayıltıp hızla yanıma geldi. bana sımsıkı sarıldı. Bir yerde kan bağımın olduğu aynı karından çıktığım, abi diyemediğim adam. Diğer yanda hiçbir kan bağımın olmadığı seneler öncesine kadar tanımadığım ama abi diyebildiğim abiden öte, diğer adam. Ne acıklıydı ama!

"Geçti fıstığım. Bitti. Yetiştim, buradayım" yüzümü avuçlarına alarak beni sakinleştirmeye devam etti. Onu duyuyordum ama tepki veremiyordum. gözlerime baktı uzun uzun.. gözlerimden öptü, saçlarımdan öptü narince.. bir süre zaman tanıdı bana. yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. nefes nefese kalmış gibi derin derin soluklandım. Emre abim beni kucağına alarak arabasına götürdü. hızlı bir şekilde şoför koltuğuna oturarak bana döndü;
"İyi misin abim?"

İyi miydim?

Hayır, içi boş çürümüş bir ceset gibiydim öylesine ruhsuz hissiz ölmeyi bekleyen umudunu yitirmiş gibi..

kendime gelmediydim, pes etmek yoktu benim hayatımda. pürüzlü bir sesle konuştum;
"Dövüş kulübüne gidelim" şu an kafamı dağıtabileceğim tek yer dövüş kulübüydü. beni anlamıştı sorgulamadan çalıştırdı arabayı. Oradan uzaklaşırken aynadan gözüme çarptı. yerde yatıyordu yüzü gözü kan içindeydi. güvenlik yardımına gidiyordu soğuk bir tebessüm edindi yüzümde fazlasını, çok daha fazlasını hak ediyordu.
"Seninle tanıştığım ilk günü hatırlıyorsun değil mi Mavim?"
Gene beni toparlamaya çalışıyordu, kafamı dağıtmaya çalışıyordu öyle de oldu beynim şimdiki zamandan uzaklaştı anılar yer edindi bir bir..

4 yıl önce..

Doğduğum günümü güzelleştiren adam.. bana doğum günümde boks eldiveni almıştı. savunma dersleri almak aklımdaydı aslında,erteliyordum sadece. bu hediyeyse vesile olmuştu. spor salonuna kaydımı babam yaptırmıştı. yakın bir zamanda açılmasına rağmen ismi çok duyulmuş bir yerdi.

Bugün de spor salonuna gidiyordum. arabama binerek yola çıktım. ehliyetimi alalı çok olmamıştı , ama iyi sürücüydüm. bu küçük araba ise kendi kendime hediyemdi. kariyerimin ilerlemesi için Amerika eğitimine devam etmiştim. 3 yılımı orada bitirip buraya gelmiştim. Amerika'da olduğum süreçte ise babamın yardımını kabul etmeyip bir restoranda çalışmaya başlamıştım. Hem kendimi geliştirmiş, hem de kendi paramı kazanmıştım. orada da kısa sürede yükselip şef olmuştum birikimim ise, işe yaramıştı.

SİYAHLARIN ACISIWhere stories live. Discover now