6.BÖLÜM

26 5 4
                                    

Kendimden hallice - sakince yoruldum.

Çok küçüktüm nefret duygusunun ne olduğunu öğrendiğimde. Annemden öğrenmiştim.. Bir kız çocuğu için canından daha öte olan anneden..

6 yaşındaydım annemin tavırlarının sebebini nefret olduğunu anlayabildiğimde. "6 yaşındaki küçücük bir kız çocuğu, kim neden nefret etsin ki?" bu soruyla geçmişti çocukluğum. Bir anne, yeni doğmuş bebeğini emzirmek istemeyecek kadar neden nefret eder? Küçücük bir bebeği neden açlığa terk eder?

öyle çok yara aldı ki ruhum.. Öyle çok doldu ki içim.. Aynı zamanda bi o kadar da yorgun. Dik durmak zorunda kalmaktan, güçlü olmaktan, geçmişimle bitmek bilmeyen mücadelemden.. kirpiklerimin boğumu dahi yorgundu.

Uyguladıkları psikolojik şiddet 6 yaşından sonra fiziksel şiddete döndü. ilk tokadımı 6 yaşımda annemden yedim; sırf canım çilek çekti diye

7 yaşımdaydım, boyama yaptığım için ellerimi kirlettim diye ceza alıp açlıktan bayıldığımda.

8 yaşındaydım, gecenin gözyaşlarımı gizlediğini öğrendiğimde, yastık kılıfımın her gece ıslandığında.

10 yaşındaydım, ağabeyimin nefretini ilk gördüğümde. Bahanesiyse sokakta erkek çocuklarının yanından geçmemdi. onun için tokat yemiştim.

12 yaşımdaydım kemiklerimin kırılırcasına dövülüp hastanelik olduğumda. o günü unutmam. bana hissettirdiklerini unutmam. o acıyı asla unutamam.

12 yıl önce...

Yine annemin evde olmadığı bir gün gizlice mutfağa girdim. çok seviyordum mutfağı. Meltem ablanın yanına giderek " Meltem abla hazır annem de evde yokken yeni tarifler deneyelim mi? çok güzel fikirler buldum. çilek reçeli ağırlıklı bir ana yemek harika olmaz mı?"

yeni şeyler denemeyi yeni tatları birbirine karıştırıp yeni tarifler bulmayı çok severdim. Bu evdeki tek sevdiğim şeydi. "Mavim anneni biliyorsun gelirse görmesin seni kuzum" gözleri dolu doluydu o da dayanamıyordu. Ben gibi..

  biliyordum annemin beni mutfakta görmek istemediğini, sonunda neler olacağını ama mutfaktan vazgeçemiyordum. Uzun ısrarlarım sonunda Meltem ablayı ikna etmiştim.

Çok fazla yemek videoları izlediğim için yemek terimlerini kullanmayı çok seviyordum.çilek reçelini  karamelize ederek sos hazırladık. pişirdiğimiz biftek etlerini de çilek reçeli ile harmanladık. Tuzlu bir tat olması için reçeli bastırabilecek başka bir sos yapıp karıştırdık. birkaç saat sonra işimiz bitti. Meltem abla ile karşılıklı oturduk ve yemeğimizin tadına baktı. dört gözle onun söyleyeceği şeyleri bekliyordum. yavaş yavaş çiğnedi bana döndü gülümsedi "Mavim çilek reçelini yemeklerde kullanmamak daha iyi sanki" dediğinde yine başarısız olduğumu anladım ama kolay kolay pes etmezdim.

Tam ben de tadına bakacaktım ki bir kapı sesi duyuldu, ardından annem göründü mutfağın kapısında. arkasında da ağabeyim. hızla yerimden kalktım ellerim titremeye başlamıştı bile.  "odana geç Mavi" bu ses tonunu iyi biliyordum. titrek adımlarla odama geçtim. beklediğimin aksine abim girdi içeri.

"odandan çıkma izinini sana kim verdi güzel kardeşim(!) kim sana yemek yiyebileceğini söyledi! bir daha mutfak izninin olmadığını öğrettiğimi sanıyordum halbuki.  demek ki yüzünde yeterince iz bırakamamışım. aynaya baktıkça hatırlamıyorsun."  üzerime yürümeye başlamıştı. yine o korkunç alaylı tebessümü yüzündeydi. kolumu yakaladı öyle çok sıkıyordu ki gözlerimin dolmasını engelleyemedim. gözlerinin içine baktım, kendini görsün, korkunç öfkesini görsün istedim.
Boğazıma sarıldı elleri, nefesim kesildi.
" UTANMADAN GÖZLERİME BAKAMAZSIN LAN İT! BEN DEMEDEN NEFES BİLE ALAMAZSIN SEN! HELE AL O NEFESİNİ KESERİM!"

SİYAHLARIN ACISIWhere stories live. Discover now