11. BÖLÜM: BOKS

16 3 5
                                    

oysa bir umuttu (bölüm şarkısı)

Sakinleştiğimi gören Pamir Bey yavaşça ellerimi bıraktı.
" İyi misin?" Diyerek teyit etmeye çalıştı.
Sadece başımı olumlu anlamda salladım. Arkasını döndü ve volta atmaya başladı. Çok sinirli gözüküyordu. Ardından bahçeye geçti hızla.

Emre abim anne ve babasını bahçeye çıkarmış olmalıydı. Bu Krizlerime kimsenin şahit olmasını istemediğimi biliyordu.

İçeri giren Halit amcam otoriter bir sesle konuşmaya başladı:
"Eve dönmeyi aklından bile geçirme Mavi. O şerefsizin sağı solu yok. Korumaları görevlendirdim, seni uzaktan takip edecekler. İtiraz istemiyorum bu konuda. " Olumsuz şekilde kafa salladım;

"Halit amca benim sırf onun yüzünden hayatımı kısıtlamayacağımı biliyorsun, gerektiği yerde kendimi korumasını da bilirim ona had bildirmeyi de o yüzden bunları kabul etmeyi düşünmüyorum, size bu kadar rahatsızlık vermek istemezdim kusura bakmayın lütfen. Artık bana müsade"

Elif teyze konuya atıldı." Sen bize asla rahatsızlık vermezsin mavi. Bu ev senin evin ve sen bizim kızımzsın böyle düşünmene kırıldım" ardınadan Halit amcam sözü devraldı
"İnadını kıramayacağımı bildiğim için daha fazla üstelemeyeceğim tek şartım korumaları kabul edeceksin mavi" daha faza uzatmadım.
Başımı sallayarak onayladım. Konuşma arasından yukarı çıkan Emre abim elinde küçük bir valizle aşağı indi.
Ona soru sorar biçimde baktım

" Hiç öyle bakma fıstık senin inadını bildiğimden siz konuşurken valizimi hazırladım birkaç gün sendeyim kabul edersin umarım" olumlu şekilde kafamı salladım
yavaşça Pamir beye döndüm " Pamir bey bu gün-"
Lafımı bölerek araya girdi
" sakın o şerefsiz yüzünden özür dilemeye kalkma Mavi. Yemekler lezizdi ellerinize sağlık bunun dışındaki olaylar önemsiz. Kimsenin suçu da değildi. Uzamasına gerek yok"

konun kapanmasına sevinmiştim ama
hiç tanımadığım biri hayatımın bir kısmına şahit olmuştu ve üstüne krizlerimden birine de şahit olmuştu. Bu beni fazlaca rahatsız etmişti. İnsanların hayatımı bilmelerine lüzum yoktu. Ev halkına iyi akşamlar diyerek üçümüz evden çıktık.

Emre abim Pamir beye kahveyi içemediğimiz için dışarda bunu telafi etmeyi teklif etti. Pamir bey gerek olmadığını söylese de Emre abim tatlı diliyle ikna etmişti. Bunun altındaki asıl sebebin benim rahatlamam ve kafa dağıtmam olduğunu biliyordum o yüzden sadece ayak uydurdum.

Üç araba boğazdaki kafeye doğru yola çıktık. önde abim vardı beni aralarına almışlardı.

Çok dalgındım. Bu gün yaşadıklarım aklımdan çıkmıyordu. Daha doğrusu benim tepkilerim. Onun karşısında ortaya çıkan tramvalarımdan nefret ediyordum.

Arkamdaki ardı ardına çalan korna sayesinde kendime geldim. Emre abim önümde yoktu. Dönmemiz gereken dünüşü kaçırmıştım ama Pamir bey arkamdan ayrılmamıştı. Şeritten çıkmıştım. Kendime gelmeye çalıştım ama Pamir bey arabasıyla önüme kırmıştı bile. Durmak zorunda kaldım.

Telefonla konuşarak arabama doğru geldi. Muhtemelen Emre abimle konuşuyordu. Telefonu kapattı, kapımı açtı.
"Mavi, sen iyi gözükmüyorsun. Bu halde araba kullanamazsın. Benim arabama geç." Aramızdaki resmiyeti geçirdiğim krizden sonra bir kenara bırakmıştı.
Dediğine itiraz etmedim. Asilimi yolun kenarında bırakmak içime sinmese de
Emre abimin aldıracağını biliyordum.

Birlikte yola çıktık. Sessizdik. Cafeden sonra ilk işim boks olacaktı. Sinirimi atmalıydım. Düşüncelerimi onun sesi böldü;
Mavi, istersen yarın gelmeyebilirsin."
"Pamir bey-"
Sözümü kesti
"Bana iş dışında bey demeni istemiyorum "
Hafif afallasam da belli etmedim.
"Pamir, yemek yapmak benim için sadece işten ibaret değil, benim nefes almam için yemek yapmam lazım. O yüzden yarın geleceğim" araba durmuştu gelmiştik.
Olumlu anlamda kafasını salladı. Birlikte arabadan indik.

SİYAHLARIN ACISIМесто, где живут истории. Откройте их для себя