BÖLÜM-4:KAYBOLDUM

20 3 2
                                    

Odamda oturuyordum tek başıma. Hem oturuyor hemde düşünüyordum. Yatağımdan dışarıyı izliyordum. Kapı tıklatıldı. "Girin" diye bağırdım. Gelenin Ra olacağını düşünmüştüm fakat gelen Rüzgardı. Ağzını konuşmak için aralıyınca söze 'Güneş' ile başlayacağını tahmin ettim. "Dolunay?" dedi sorar gibi. "İyi misin?". İyi değildim. İsmimi kabullenmeyecektim. Asla kabullenmezdim. Benim ismim Dolunay'dı. Rüzgar bana hâlâ Dolunay diyordu ve bu beni sevindiriyordu. Bana Dolunay diyen tek kişi şuan oydu. Bütün hizmetçiler ve halk bana Güneş diyordu. Ben bundan kesinlikle memnun değildim. "Dolunay beni duyuyor musun?" dedi. Tepki veremiyordum. Sanki bu isim benim değilmiş gibiydi. Yinede döndüm. "Rüzgar ben iyi değilim." dedim sonunda. "Benim adım Güneş değil." dedim. "Evet senin adın Dolunay ve öyle de kalacak." dedi. "Baban seni ismine göre seçmemeliydi. " dedi Rüzgar. Haklıydı. "Haklısın. Eğer beni gerçekten sevseydi beni ismime göre seçmezdi." dedim ve sol gözümden bir damla yaş aktı. O yaş yavaşça süzüldü ve en sonunda yatağımın örtüsüne düştü. Rüzgar bana üzüntüyle bakıyordu. Biraz yalnız kalmak istiyordum. "Rica etsem odamdan çıkar mısın biraz yalnız kalmak istiyorum." dedim. Rüzgar "Tabi" dedi ve odadan çıktı. Düşünmeye başladım. Ama aklıma çoktan bir fikir gelmişti. Hemen dolabı açtım ve bir kaç pantalon, bir kaç t-shirt, bir kaç kısa elbise aldım ve hepsini bir spor çantasına doldurdum. Sıra yiyecek ve içeceklerdeydi. Parmağımı şıklattım ve biraz sonra Katerina geldi. -Katerina benim için görevlendirilmiş bir hizmetçiydi ve parmak şıklattığımda hemen geliyordu.- "Evet efendim?" dedi Katerina. " Bana bir kaç şişe su ve biraz yiyecek getir" dedim. "Emredirsiniz" dedi ve odadan çıktı. Bende o sırada kafamdan bazı planlar yapıyordum. Biraz sonra Katerina elinde su şişeleri ve börek ile kurabiyeyle geldi. "Efendim beni ilgilendirmez ama neden istediniz?" diye sordu. "Biraz yürüyüş yapacağım. Her gün buradan ormanı görüyorum ilgimi çekti." dedim ve gülümsedim. Katerina"Ormanımız gerçekten güzeldir ama bazı tehlikeleri de vardır. Yanınıza muhafız alıp gitmenizi öneririm." dedi.
"Teşekkürler Katerina fazla uzaklaşmayacağım. Muhafızlara gerek yok." dedim. Katerina odadan çıkınca çantamı aldım ve dolabımın içine girdim. Dolabımın içinda gizli bir merdiven vardı ve doğruca bahçeye iniyordu. Bu büyük ihtimalle acil durumlar içindi ama ben çoktan keşfetmiştim ve babam burayı keşfettiğimi bilmiyordu. Elimi dolabın zeminine koydum ve kapak açıldı. Yavaşça merdivenlerden inmeye başladım. Kapı çoktan kapanmıştı. Sonunda aşağı ulaşmıştım. Elimi duvara koydum ve duvar yana doğru kaydı. Günışığı içeriyi doldurdu. Sonunda bahçeye ulaşmıştım. Bahçenin bu kesiminde muhafız bulunmuyordu. İlerledim ve orman ile sarayın arasındaki duvara elimi koydum. Duvar yana doğru kaydı ve sarayın bahçesinden çıktım. Duvar kapandı. Artık ormandaydım. Ormanın içine doğru ilerlemeye başladım. Kaç saat geçmişti bilmiyorum ama çok uzun bir süre geçtiğine emindim. Acıkmaya başlamıştım. Çantamdan bir börek alıp yemeye başladım. Suyumdan bir yudum aldım ve yürümeye başladım. Neden kaçtığımı merak ediyor olabilirsiniz. Bu bir isyandı. Ya ismimi tekrar Dolunay yapacaktı, ya da krallığı varissiz kalacaktı. Kendisi bilirdi. Şuan beni arattığına ve Katerina'yı suçladığına emindim. İyi ki gizli geçidi keşfetmiştim. Yoksa yakalanmadan saraydan ayrılmam imkansızdı. Duyduğum bir sesle arkamı döndüm. Bu bir hayvan sesi değildi. Bu bir insan sesiydi. Arkamda kimse yoktu. Bir gülme sesi duydum. Etrafımı döndüm ve yine kimse yoktu. Sonra arkamda hissettiğim bir elle arkamı dönmeyi denedim fakat yapamadım. Çünkü beni tutuyordu. Eli göğsüme doğru gitti. Bu kimdi bilmiyorum ama beni taciz ediyordu. "Bırak beni" diye bağırdım. Beni kendine çevirdi. Arkamı döndüğümde gördüğüm kişiyi hiç tanımadığımı farkettim. Bir erkekti. Benden oldukça uzundu. Bana bakmıyordu. Dudaklarıma bakıyordu. Eğilmeye başladı. Kendimi kurtarmaya çalışıyordum fakat kurtulamıyordum. Çenemden tuttuğu için başımı da çeviremiyordum. Sonra bir anda öptü ve beni yere yatırdı. Üzerimdekileri çıkarmaya çalışıyordu. Ben ise çırpınıyordum. Üzerimdeki diyafram üstü askılı t-shirt ile pantolonumu çıkarmayı denedikçe çırpınıyordum. Sonra avazım çıktığı kadar çığlık attım ama boşunaydı. Tam üzerimdeki diyafram üstünü çıkarıp atıyordu ki duyduğu bir sesle beni bıraktı. Ben ise çırpınmaktan yorulmuştum. "Efe?" diyordu o ses. "Kızı bırak." dedi tekrar aynı kişi. Kendimi bayılacak gibi hissediyordum. Gözlerim puslanırken adının Efe olduğunu öğrendiğim beni taciz eden çocuk "Neden bırakayım?" diye sordu. Sarhoş gibi konuşuyordu. Sonra diğer çocuk ona bir yumruk attı ve tek yumrukta yere yığıldı. Yerde dövmeye devam ediyordu. Sonra tanımadığım çocuk ayağa kalktı ve bana doğru yaklaştı. "İyi misiniz?" diye sordu. "Ben..." dedim ve başım yana doğru düştü. Gözlerim kapandı ve çocuk beni kucağına aldı.

Evet yeni bölümümü nasıl buldunuz. Biliyorum çoğu kitabımı uzun süredir yazamıyorum çünkü bazı işlerim vardı. Karakterimiz kaçtı. Bir kaçış olmasa bu kitap olmazdı. Bir sonraki bölüm için harika fikirlerim var. Yeni kitaplarımı umarım görmüşsünüzdür. İki yeni kitabın tanıtımını attım. Eğer severseniz yorum ve oylarınızı bekliyorum. Oylar ve yorumlar beni daha çok motive ediyor ve sonraki bölümü yazmam için beni ikna ediyor. Lütfen bu bölüm hakkındaki yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Öpüldünüz 😘😘😘

VARİSWhere stories live. Discover now