BÖLÜM-5:GÜL DİKENİ

19 3 2
                                    

Gözlerimi yavaşça aralamamla bütün güneş ışığı gözüme hücum etti. Neredeydim? Yo hayır. Dün gece yaşadıklarımı bir bir hatırladım. Bir odadaydım. Odanın kapısı tıklatılmadan açıldı. İçeri dün beni taciz eden adamı döven adam girmişti. "Uyanmışsın." dedi. Konuşmadım. Bana doğru yaklaşınca suratına bir tokat attım. "Beni kaçırdın." diye bağırdım. "Seni kurtardığım için teşekkür etmene hiç gerek yok." dedi yabancı. Sustum. Haklıydı beni kurtarmıştı. Ben ise onun kollarına yığılmıştım. "Sen Güneş Krallığının varisi Dolunay mısın?" dedi bana. Başımı evet anlamında salladım. O an bir şey farkettim bana Dolunay demişti. Aynı Rüzgar gibi. "Bende Gece Krallığı'nın lordu Ateş." dedi. Yeni bir lordla tanışmıştım. Ateş kesinlikle yakışıklıydı. Kaslarını görebiliyordum. Çok yakışıklıydı. Rüzgardan bile daha yakışıklıydı ama şu ana kadar gördüğüm en yakışıklı erkek, Dünya'da ki son günümde gördüğüm kişiydi. İsmi Gölge'ydi. "Neden sarayında değildin?" diye sordu Ateş. Sustum. "Kaçtın mı?" diye sordu bu defa. Buruk bir şekilde gülümsedim. Çünkü kaçmıştım. "İsim meselesi mi?" diye sordu. Cevap vermedim. Evet oydu. "Varisim seninle tanışmak istiyor." dedi. Başımı tamam anlamında salladım. Ateş odadan çıktı. Pencerenin önündeki koltuklardan birine oturdum ve dışarıyı seyretmeye başladım. Burası tamamen ormana bakıyordu. Biraz sonra kapı tıklatıldı ve varis içeri girdi. Benim aksime çok güzeldi.  Yüzüne çok güzel bir makyaj yapmıştı. Uzun mavi elbisesi çok güzeldi. O an küçük çaplı bir kıskançlık yaşadım. Benim üzerimde ise pantolon ve crop vardı. Kızın yanında sönük bir yıldız gibiydim. Umrumda değildi. Ben yıldız değil güneştim. Ve yıldızlar yokken güneş daima parlardı. Şuan sarayda acaba ne yapıyorlardı?

O SIRADA RÜZGAR
Kral Ra her tarafta kızını aratıyordu. Rüzgar ise çoktan ormana dalmıştı. Patikada ayak izlerini görünce hemen tanıdı. Bunlar Dolunay'ın ayak izleriydi. Uzun bir süre yürüdü. Ormandaki bara yakın bir yerde bir çanta buldu. Bu sarayın çantalarıydı. Barda olabileceğini düşündü fakat buna pek inanmıyordu. Bara doğru ilerledi ve bara girdi. Hemen görevlilerin bulunduğu yere girdi ve ellerini sertçe tezgaha vurdu. Personel sertçe yutkundu ve "Efendim, bir şey mi içmek istediniz?" diye sordu. Kızın sesi titriyordu. "Buraya dün gece bir kız uğradı mı?" diye sordu. "Buraya bir sürü kız uğrar efendim." dedi kız korkarak. Rüzgar bir sorduğu sorunun saçma olduğunu düşündü. Haklıydı. Buraya her gün bir sürü kız uğrardı. "Şöyle diyeyim. Güneş Krallığı Varisi." dedi. "Varisimiz Güneş mi?" dedi kız. "Oh, hayır o dün gece buraya hiç uğramadı. Aslına bakarsanız o buraya daha önce hiç gelmedi. Fakat Gece Krallığı'nın lordu Ateş hazretleri buradaydı." dedi. "Birinin peşindeydi. Efe adında biri. Aşırı sarhoştu. Onu bu sabah yaralı ve baygın hâlde buldular." diye anlatmayı sürdürdü kız. "Tamam bu kadar yeterli." dedi ve oradan ayrıldı. Artık onun nerede olduğunu biliyordu.
🌕
DOLUNAY
"Demek güneş varisi sensin." dedi gece varisi. "Çok güzelmişsin." dedi. "Burukça gülümseyip "Teşekkür ederim." dedim.
"Neden kaçtın saraydan?"
"Babam ismimi kabullenmiyor."
"Yaptığın çocukça bir davranış değil mi?"
"Galiba."
Haklıydı. Yaptığım gerçekten çocukçaydı. Olgun gibi davranmalıydım. Gece varisi tekrar konuşmaya başladı.
"Ben Aylin."
"Bende Dolunay."
"İkimizin isminde de ay var."
"Evet haklısın."
"Düşünceli görünüyorsun."
"Annemi düşünüyordum."
"Dünya'da ki mi?"
"Evet"
"Anlıyorum."
"Sen de özlemiyor musun?"
"Ben yetimdim."
"Üzüldüm."
İkimizde sustuk. Düşüncelere daldık. Kim bilir annem şuan nasılda meraklanmıştı benim için.
"Ben seni daha önce Dünya'da görmüştüm." dedi Aylin.
"Ne zaman?"
"Son günümüzde."
"Nerede?"
"Sahilde. Bir kayanın üstünde oturuyordun."
"Hatırlıyorum."
"Çok solgun görünüyordun."
"Evet sonrasında bayıldım."
"Bende."
"Gözlerimi açtığımda Gölge isimli birinin evindeydim."
"Gölge mi?"
"Evet. Ne oldu ki?"
"Ben onun adını bir kitapta okumuştum."
"Tesadüf olabilir. Aynı isimli bir sürü kişi var."
"Hadi kütüphaneye gidelim sana göstereyim. Üzerinde resmi de vardı."
"Tamam"
Kalbim güm güm atıyordu. Gölge'nin bu gezegen ile bir bağlantısı olabilir miydi?
🌕
RÜZGAR'IN ANLATIMIYLA
Gece krallığının önüne geldiğimde saraya baktım. Muhafızlara döndüm. Önümde eğildiler ve "Efendim! Efendimize geldiğinizi haber verelim mi?" diye sordular. Başımı evet anlamında salladım. Ellerindeki kılıçları yere ritmik bir şekilde vurdular. Bir süre sonra kapı açıldı ve kapıdan Ateş çıktı. "Seni hangi Rüzgar attı buralara eski dostum? Normalde kendini atmazdın da buralara." dedi Ateş alaycı bir ses tonuyla. Yumruğumu sıktım. Eskiden yaşananların aklıma tekrar gelmesi canımı sıkmıştı. O an aklımda beliren bir ışıkla ona doğru yürüdüm. "Onu kullanarak benden intikam alacaksın." dedim. "Eğer ona zarar verirs-" diyordum ki "Bravo çok zekisin." dedi alkışlayarak. Ona doğru yumruğumu savururken "Muhafızlar!" diye bağırdı ve muhafızlar beni yakaladı. "Ona son sözünü iletebilirim." dedi Ateş. "Ama o yaşayacak merak etme benimle evlenmesi gerekiyor." dedi Ateş. Muhafızlara parmağını şıklatarak işaret verdi ve muhafızlar beni sarayın kapısından içeri girdirdiler. Bir duvarın önünde durdular ve kılıçlarını yere ritmik bir şekilde vurdular. Duvar sağa doğru kaydı ve beni oradan geçirdiler. Kendimi çok savunmasız hissettim bir an. Kendimi savunmalıydım. Beni kaldırdıkları için yere değmeyen ayaklarımdan birini muhafızlara doğru savurdum. Muhafız inlemeyle beni bıraktı ve diğer muhafıza da bir tekme savurdum. Kapıya doğru koşarken oradan gelen muhafızlar kılıçlarını çektiler ve ritmik bir şekilde yere vurdular. Gözlerim kapanıyordu. Bilincim benden uzaklaşıyordu. Gözlerim kapanırken aklım Dolunay'daydı.
🌕
DOLUNAY'IN ANLATIMIYLA
Kütüphane çok görkemliydi. O an Güneş Krallığı'nın da bir sarayı var mı diye merak ettim. Aylin kütüphanede ki tüm kitapların yerini ezbere biliyormuş gibi duruyordu. Bir kitaplığa doğru ilerledi. Ardından merdiveni çekti ve tırmanmaya başladı. Sarı ciltli bir kitabı aldı ve merdivenden aşağı indi. "İşte kitap bu." dedi. Kitaba dikkatlice baktım. Kitabın ismi 'Azad edilenler'di. "Azad edilen ne demek?" diye sordum Aylin'e. Aylin bana baktı ve "Gezegende yaptığı bir suçtan ötürü,başka bir gezegende bir görev için ya da kendi isteğiyle başka bir gezegene sürgün edilmesidir." dedi. Konuşmasını bitirince kenardaki masalara doğru ilerledi. Bende peşinden gittim. Bir sandalye çekip oturduk ve merakla kitaba doğru eğildim. Kitabın rastgele bir sayfasını açtı. Başlık 'Gölge'ydi. "Nasıl hemen buldun sayfayı?" diye sordum. Gülümsedi ve "Kitabı daha önce okumuştum unuttun mu?" dedi. Bende güldüm. Sayfada bir resim vardı. Resme dikkatlice baktım. Resme bakınca nutkum tutuldu. Çünkü bu oydu. Bu Gölge'ydi! Sesim titreyerek "B-bu o!" diye bağırdım. Kütüphanede kitap okuyan bir kaç kişi bana baktı sonrada önlerine döndüler. "Nasıl yani gerçekten o mu?" diye sordu Aylin. Başımı salladım. Sonunda "Ne yazıyor?" diye sorabildim. Aylin alçak sesle okumaya başladı. "Gölge Güneş Krallığı'nın lordudur. Kral Ra'ya yaptığı bir ihanetten dolayı Ra onu Dünya isimli gezegene azad etti. Gölge gelmiş geçmiş en kötü lorddur." dedi. Oysa bana çok iyi davranmıştı. Kötü birine benzemiyordu. Sadece sustum. Aylin "İstersen odana gidelim." dedi. Başımı salladım. Birlikte odama doğru ilerledik ve odamın kapısına gelince "Sakıncası yoksa yalnız kalmak istiyorum." dedim. "Tamam, ihtiyacın olursa odamdayım." dedi. Başımı salladım. Odamın pencere kenarında ki koltuğa oturdum ve dışarıyı seyretmeye başladım. Arkamdan gelen sesle arkamı döndüm...
🌕
AYLİN'İN ANLATIMIYLA
Dolunay'ı anlıyordum. Yalnız kalmakta haklıydı. Üst kattaki odama gitmek için merdivenlerden çıkıyordum. Koridorda ilerlerken biri beni izliyormuş gibi hissettim ve durdum. Biri beni yakaladı burnuma bir mendil kapattı. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken yabancı beni kucağına aldı.
🌕
DOLUNAY'IN ANLATIMIYLA
Arkamda ki kişi Ateş'ti. Bana gülümsedi ve "Korkuttum mu?" diye sordu. Elleri arkasındaydı. "Hayır. Yalnızca kapıyı çalmadın ve kapı açılma sesi bile duymadım." dedim. "Çünkü içeri sihirle girdim." dedi. Doğruydu. Bunu unutmuştum. Burada yöneticiler sihir yapabiliyordu. Ama ben henüz yapamıyordum. Elleri hâlâ arkasındaydı. "Arkanda bir şey mi saklıyorsun?" diye sordum. Üzerime doğru yürümeye başladı. Belim duvara çarpınca bir adım daha attı. Boyu benden uzundu biraz eğildi ve arkasındaki şeyi çıkardı. Bu bir güldü. Kırmızı gül. Elime bıraktı gülü. Dudaklarıma doğru eğildi. Benim engel olmama bile izin vermeden öptü. Sinirle onu itmeye çalıştım ama yapamıyordum. Eli gül tutan elimi tuttu ve sıktı. Elime bir diken batmıştı. Elim kanıyordu. Ama bu gül zehirliydi. Gözlerim kapandı ve oracığa yığıldım.
🌕

                         ~ BÖLÜM SONU ~

Eveeeeeett, bir bölüm sonu daha. Bu bölümü beklettim biraz ama galiba hep böyle olacak. Bu bölümü nasıl buldunuz? Bu kitabın karakterlerinin resimlerinin içinde bulunduğu yeni bir kitap paylaştım. Kitabın ismi Varis Karakter Tanıtımı. #nisakurtunkalemi yazarakta Wattpad üzerinden ulaşabilirsiniz. Veya #variskaraktertanıtımı yazarakta ulaşabilirsiniz. Şuan yalnızca iki karakter paylaştım devamı da gelecek. Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum. Oylarınızı bekliyorum 🤗

ÖPÜLDÜNÜZ 😘😘😘

VARİSWhere stories live. Discover now