BÖLÜM -7:MOR MARTILAR

29 3 2
                                    

Bölüm şarkısını dinlemeyi unutmayın. Keyifli okumalar...

🌕
BAŞKA BİR BAKIŞ AÇISI
Aylin Rüzgar'a çaresizce döndü. "Sence Dolunay iyi mi?" diye sordu. "Umarım iyidir." dedi Rüzgar karamsarlıkla. Ardından uzun bir sessizlik oldu. Bazen sessizlikte çok şey anlatırdı aslında. Bu sessizlik çaresizliği anlatıyordu. "Muhafızların çoktan gelmesi gerekmiyor muydu?" diye sordu Aylin. "Bilmiyorum." diye cevap verdi Rüzgar. "Bir sıkıntı olmalı." dedi Aylin. Hemen ayağa kalktı ve demir parmkalıklara dokundu. Henüz sihir yapamıyordu. "Rüzgar." dedi Aylin. "Efendim." dedi Rüzgar."Bana sihir yapmayı öğretir misin?" dedi. "Ama sen daha yenisin."
"Olsun yapabilirim."
"Peki o zaman."
Rüzgar'ın sihri kelepçeler ile engellenmişti. Bu nedenle o sihir yapamıyordu. Demirliklere doğru ilerledi ve parmaklıklara dokundu. "Şimdi parmaklıklara tutun." dedi Rüzgar.
"Ardından korkuluğun kömüre dönüştüğünü hâyal et."
"Olmuyor."
"Zorla kendini."
"Hayır olmuyor." dedi Aylin ve nefes nefese yere düştü. "Kendini fazla zorladın. Yapamayacağını söylemiştim."dedi Rüzgar. Biraz sonra adım sesleri geldi. Aylin ise kendine yeni yeni geliyordu. Muhafızlar Aylin'in bulunduğu hücrenin kapısını açtılar ve "Efendim,Ateş lordumuza bir şey oldu. Yaralı bulduk." dedi. Aylin kahkaha atmaya başladı. Delirmiş gibi gülüyordu. Sonunda sakinleştiğinde "Bu yeni numaranız mı?" diye sordu. "Efendim gerçekten." dedi muhafız çaresizce. "Güneş varisim ortada yok." dedi. Aylin neler olduğunu anlamıştı ve Rüzgâr'a döndü. Rüzgar'da ona bakıyordu. Hiç şüphesiz ikisi de aynı şeyi düşünüyordu...
🌕
DOLUNAY
Arkamı yavaşça dönmemle tanıdık bir yüz gördüm. Şaşkınlıkla "Serdar?" dedim. Bu  diyara geldiğim ilk gün benim için görevlendirilen muhafızdı Serdar. "Vaktimiz yok varisim. Hemen saraya dönmeliyiz." dedi. "Tamam." dedim sevinçle. "Şimdi gözlerinizi kapayın lütfen." dedi. İstemsizce kıkırdadım. Aklıma küçükken izlediğim Selena dizisi gelmişti. Selena karakteri kızları bir yerden bir yere ışınlarken gözlerini kapamalarını istiyordu. Bir bölümde Selin ışınlanırken gözlerini açtığı için kör olmuştu. Bu nedenle gözlerimi sıkı sıkı kapadım. "Gözlerinizi açabilirsiniz." dedi Muhafız Serdar. Ve gözlerimi açtım. Sarayımdaki tahtlı salondaydık. Babam Ra çaresizce oturuyordu. "Baba?" dedim sessizce. "Dolunay. Affet beni kızım sen Dolunay'sın. Güneş değilsin. Bir daha kaçma saraydan." dedi. Çok şaşkındım. Babamı ilk defa böyle görüyordum. "Ben odama çıkmak istiyorum." dedim. "Tamam." dedi. Hızlıca merdivenlerden çıktım ve odama ulaştım.
🌕
Deliksiz uyumuş bir biçimde uyandım. Kalktım ve lavaboda elimi yıkadım. Arkamdan gelen bir sesle irkildim. Bu ses onun sesiydi. Onun sesi. Bu Dünyada'ki son günümde beni bulan kişinin sesiydi. Gölge'nin sesi. Arkamı döndüm ama kimse yoktu. Yanlış duymuş olabileceğimi düşündüm ve üzerime mavi elbiseyi giymek istedim. Ama nedense elim siyah elbiseye uzandı. Bunu ben yapmıyordum. Bu siyah elbise uzun bir elbiseydi. Makyaj masasına oturup kırmızı bir ruj sürdüm. Saçıma maşa yaptım. Neden böyle süslenmiştim bilmiyorum ama canım öyle istemişti. Aşağı yemek salonuna indim ve babamın sandalyesinin karşısındaki sandalyeye oturdum. "Kızım bugün çok şıksın." dedi. Sadece gülümsedim. Yemeğim gelince yemeğimi yemeye başladım. Kahvaltı bitince hizmetkârlar tabakları topladı. Birazdan kahveler gelecekti. "Babacığım bizim sarayımızın bir kütüphanesi var mı?" diye sordum. Babam önce bana baktı. "Elbette var,niye sordun?" dedi babam. "Biraz kitap okumak istiyorum." dedim. Babam gülümsedi. "Ama henüz oraya gidemezsin. Sana özel bir kütüphane hazırlatabilirim." dedi. "Ama ben sarayımızn kütüphanesini görmek istiyordum." dedim. "Üzgünüm bu mümkün değil." dedi.
Sahte bir gülümseme takındım ve o sırada kahveler geldi. Kahveyi alıp yere fırlattım ve sinirle odama çıktım. Bir şekilde Aylin'e ulaşmalıydım.
🌕
ÖZEL BİR BAKIŞ
Aylin muhafızlarla beraber mahzenden çıktıktan sonra iki muhafıza "Siz hemen Lord Rüzgar'ı hücresinden çıkarın!" dedi. "Ama efendim Lord At-"
"İtiraz istemiyorum bende bu krallığın yöneticisiyim!"
"Emredersiniz efendim."
İki muhafız mahzene doğru ilerlerken Varis Aylin hızla Ateş'in odasına gidiyordu. Kapıyı hızla açıp girdi ve Şifacı Allan ve yaralı Ateş'i gördü. Komodinin üzerinde duran iki kişilik kahvaltı tepsisini görünce aklına bir düşünce geldi. Hızla dolaba doğru ilerledi ve orada kadın kıyafetleri gördü. Tam da Dolunay'a göreydi. Ateş Dolunay'ı taciz etmiş olabilir miydi? Bu düşünceyi aklından hızla sildi. Banyoya girdi ve elini yüzünü yıkadı. Tam çıkarken kirli sepetinde ki bir şey dikkatini çekti. Dolunay ile tanıştıkları gün Dolunay'ın üzerinde olan kıyafetler kirli sepetindeydi. Hızla banyodan çıktı ve Ateş'e "Umarım geberirsin!" dedi ve odadan çıktı.
"Muhafızlar!"
"Emredin efendim!"
"Varis Dolunay nerede?"
"Saraydan kaçtı şuan nerede olduğunu bilmiyoruz."
Aylin hızla odasına girdi ve üzerini değiştirdi. Ardından sarayın bahçesinde bulunan atını aldı ve yola koyuldu.
🌕
TEKRAR DOLUNAY
Bir şekilde kütüphaneyi bulmuştum. Tamamen bir tesadüftü. Sarayın daima en üst katı olduğunu sandığım katın koridorunda ilerlerken koridorun sonunun diğer katlara göre çok boş olduğunu ve bu katın çok kısa olduğunu farkettim. Oysa sarayın dışından bu kat diğer katlar kadar uzun görünüyordu. Aklıma filmlerdeki bir sahne geldi. Koridorun sonundaki bu duvar gri tuğlalardan örülmüştü. Oysa koridorun devamı normal duvardı. Önce tuğlaları inceledim. Bir tanesi diğerlerinden daha açık renkliydi. Farketmesi zordu ama yine de bir şekilde görmüştüm. Onu işaret parmağımla ittim ve tüm tuğlalar kenara çekilip bir odaya açıldı. İçeri girince ise ardımdan kapandılar. Ve işte şimdi kütüphanedeyim. Ve "Tarihin En Kötü Lordları" isimli kitabı arıyorum. Tam vazgeçmek üzereyken onu gördüm. İşte kitap tam karşımdaydı.
🌕
RÜZGAR'IN ANLATIMIYLA
Muhafızlar beni de çıkarmışlardı. Çıkar çıkmaz saraydan ayrıldım. Hemen Güneş Sarayı'na gitmeliydim. Işınlanıp oraya hızlıca ulaşmayı seçtim. Fakat tuhaf bir şekilde Dolunay'ın odasına değil,sarayın bahçesine ışınlanmıştım. Sarayın girişinde bekleyen muhafızlar beni görünce hemen kenara çekildiler ve kapıları açtılar. Saraya girdim. Bir anda iki muhafız kollarımdan tuttular ve beni sürüklemeye başladılar. "Acaba ne yapıyorsunuz?" diye sordum. "Lordumuz sizi bekliyor." dediler. "Ben kendim yürüyebilirim!" diye bağırdım. "Bize emredilen bu efendim." dedi muhafızlardan biri. En sonunda Taht Salonuna ulaşınca girişteki muhafızlar boruları çaldılar ve kapılar açıldı. Muhafızlar beni tahtın önüne fırlattılar. "Kızımı sen kaçırmıştın itiraf et!" diye bağırdı Kral Ra. "Öyle bir şey olmadı!" diye cevap verdim.
"O zaman nerelerdeydin?"
"Unutmayın ki Dolunay saraydan ayrıldığında ben yanınızdaydım. Üstelik Dolunay eşyalarını alıp gitmiş kendisi kaçmış olmalı." Kral Ra biraz durdu ve düşünmeye başladı. "Peki haklısın. Gidebilirsin." dedi Kral Ra ve bana eliyle Kapıyı gösterdi. Küçük bir reveranstan sonra Taht Salonundan ayrıldım. Dolunay'ın odasına doğru girmek üzereyken koridorun sonunda onu gördüm. Kütüphaneye giriyordu.
🌕
DOLUNAY
Kitabın sayfalarını hızla çevirmeye başladım. "İşte buldum!" diye bağırınca kitap okuyan birkaç kişi bana baktı. Onları görmezden geldim. Hemen okumaya başladım. Sayfalar sonra bir başlık gördüm.
"MOR MARTILAR"
"Lord Gölge'nin doğumuyla ortaya mor renkli martılar çıkmıştır. Lord'un uğurlu olduğunu söyleyen de vardı, uğursuz olduğunu da. Lord Gölge'nin Dünya isimli gezegene azat edilince bu martılar yok olmuş, ve sadece bir tanesi kalmıştı. O ise kimseye asla görünmüyordu.
En son bir Kral Ra'nın gördüğü bu mor martı yıllardır ortada yok."
Mor martılar demek. Onu bulmalıydım. "Ne okuyorsun?" diyen bir sesle elimdeki kitabı yere düşürdüm. Baş parmağımı damağıms götürdüm ve "Nereden çıktın sen?" dedim. Gelen Rüzgar'dı. "Buradan çıktım" dedi duvarı göstererek. "Ama buraya girmeye çalışıyorum." dedi kalbimi göstererek. Donup kalmıştım. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırmaya başladı. Bende dudaklarımı onun dudaklarına yaklaştırdım. Tam dudaklarımız birleşecekken arkamızdan bir kız sesi geldi. "Merhaba ne yapıyo-" dedi ve eliyle ağzını kapadı. "Neyse siz devam edin. Ben bir şey görmedim. Dolunay işiniz bitince gelir misin?" dedi Aylin. Yanaklarım kızarmıştı. Rüzgar 'a baktım. "Neyse ben Aylin'e bir bakayım." dedim. "Peki" dedi. "N'oldu Aylin?" dedim. Ateş ile ilgili bir şey söyleyecek diye korkuyordum. "Dolunay soracağım soruya doğru cevap ver." dedi Aylin. "Ateş seni Taciz mi etti?"
🌕

Selam canlarım. Bu bölümü nasıl buldunuz?. Sizce sonraki bölümlerde n'olucak? Rüzgar ile Dolunay bir ilişkiye başladı. Aylin'in bu soruyu sorma amacı ne? Oylarınızı,yorumlarınızı ve takiplerinizi bekliyorum. Pamuk eller alttaki yıldıza ve yorumlara. Sizleri seviyorum.
ÖPÜLDÜNÜZ 😘😘😘

VARİSWhere stories live. Discover now