2.BÖLÜM: Kahverengi gözler

204 74 330
                                    

Hepinize tekrardan merhaba arkadaşlar, 1.Bölümdeki okunma sayısı inanın beni çok mutlu etti. Bu kadar kişinin okumasını beklemiyordum. Hepinize çok teşekkür ederim.
Yukarıya dinlemeniz için bir şarkı bırakıyorum. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum.
~~~

Kahverengi gözlere bakarken hipnoz olmuş gibiydim. Sanki okul koridorunda değil de dünyanın en ucunda bir ormanda kaybolmuştum.

Uzun bir süre gözlerine baktığım için bir şeylerin ters gittiğini anlamış olmalıydı, yani sanırım

Belimden tutup beni doğrulttu ve dengemi sağladıktan sonra elini saçlarına götürüp düzeltti. Gözlerine bakmaktan onu tam anlamıyla inceleyemediğimi fark ettim.

1.90 boylarında kumral ve en önemlisi koyu kahverengi gözleriyle mankenleri aratmıyordu.

"Beni duyuyor musun?" Hafif yüksek bir sesle bana soru sorduğunda boşluğuma denk geldi ve ağzımdan "ha?" Diye bir cevap döküldü. Bu verdiğim cevaba bende şaşırdım ve durumu toplamak için hemen ardından "efendim bir şey mi dedin?" Diye sordum. Sorumun ardından ağzının içinde bir şeyler geveledi ama anlayamadım. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda ondan bir cevap beklediğimi anladı.

"İyi misin diye sormuştum da..." derken gözleriyle beni süzdü ve iyi olup olmadığımı kontrol etti.

Gülümseyerek başımı salladım ve "iyiyim" dedim.
Bakışlarımız kesiştiğinde konuşmasına devam etti.
"Özür dilerim yani çarptığım için, kalabalıktan kaçarken sana tosladım. Kusura bakma" dediğinde sesinde hafif mahcup bir tını vardı. Kendisini kötü hissetmemesi için gülümsedim.

"Sorun değil" dediğimde aynı içtenlikle bana gülümsedi.
Başını kaldırıp etrafına baktıktan sonra bana döndü. Aceleci bir şekilde
"Gitmem gerekiyor, tekrar özür dilerim ayrıca kendine dikkat et birisi daha sana çarpmasın" dedi ve kalabalığın içinde kayboldu.

Kalabalık yavaş yavaş dağılmaya başladığında panonun yanına doğru ilerledim. Koridorda birkaç kişi kalmıştı. Milletin işi bitti tabii, bir ben kaldım.
Panonun yanına vardığımda sınıfına bakmaya çalışan birkaç kişi gördüm. Pencerenin yanına geçip onların gitmesini bekledim. Hepsi gittikten sonra panoya yaklaşıp ismimi bulmaya çalıştım. Tonlarca isim arasından kendi ismimi bulmam biraz zaman almıştı. Kâğıdın üstünde parmağımı gezdirirken kağıdın üstünde bir el belirdi. Tam olarak Buğra Yaldız yazısının yanında durdu. Ardından sağ tarafımda kendisi belirdi. Rahat rahat bakabilsin diye kenara geçtim. Gerçi daha ne kadar rahat olabilir bilemiyorum. Kenara geçince ters ters bakarak onu süzdüm. 1.80 boylarında sarışın (boy meselesi kırmızı çizgim olduğu için herkesin boyunu tahmin etmeye çalışıyorum.)
Tam dönmediği için gözlerinin rengini göremiyorum ama sanırım mavi renkliydi. Tatlı birisine benziyordu ama bu hareketinden dolayı notum birazcık düştü. 10 üzerinden 7.5 veriyorum. Biraz önceki oğlan çocuğuna da 9 veriyorum. 1 puanı nereden kırdığımı bende bilmiyorum.
Neticede kimse mükemmel değildir.

Kafasını çevirip bana baktı. Gözleri dediğim gibi maviydi, okyanus mavisi,
Gözleri güzel ama bir önceki çocuğun gözleri kadar değil, ben zihnimde kahverengiyle maviyi karşılaştırırken o yanıma geldi.

"Şey pardon seni görmemişim yani görmemişim değil de koridoru boş görünce yani o heyecanla sana dikkat etmedim kusura bakma"

Çocuğu dinlerken ben yorulmuştum. Nefes alış-verişleri o kadar hızlıydı ki onunla beraber bende hızlı nefes almaya başlamıştım. Sanırım bu çocukta kendini ifade edememe korkusu var ya da yanlış anlaşılmaktan aşırı derecede korkuyor, tamam yeterince psikologluk oynadığımıza göre çocuğa cevap verebiliriz.

GERÇEĞİN İKİ YÜZÜWhere stories live. Discover now