3.BÖLÜM: Sürprizlerle dolu bir gün

80 20 26
                                    

 Hepinize tekrardan merhaba yeni bir bölümle tekrardan karşınızdayım. Bu bölümü yetiştirmek için çok uğraştım. Birazcıkta yazmaya üşenmiş olabilirim ama her türlü üşengeçliğe karşı yazmayı başardım ve işte şimdi sıra siz de oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar, karın tadını çıkarın❄

Alarmın rahatsız edici sesi yüzünden uyanmak zorunda kaldım. Bir daha bu alarm sesiyle asla alarm kurmayacağım. Sahi ben neden alarm kurmuştum? Ha evet hatırladım.
Dün erken kalkmam bir tesadüf olabilir diye riske atmak istemedim ve alarm kurdum.
Buradan sakın okulu çok sevdiğimi okula gitmek için can attığımı falan düşünmeyin. Ben sadece geç kalmayı sevmiyorum. Yoksa her öğrenci gibi ben de okulu sevmiyorum. Eskiden sırf sevdiğim arkadaşlarım var diye okula giderdim ama eskinden...

"Abla kapat şu alarmını uyuyamıyorum!" Gözleri kapalıydı ama önemli olan ağzının açık olmasıydı. Maşallah o da kapanacak gibi durmuyor.
Uzandım ve masanın üstünde duran telefonumu alıp alarmı kapattım. Telefonu yatağımın bir kenarına koyduktan sonra doğruldum ve yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya doğru yol alırken alarm tekrar çalmaya başladı. Her dakikaya bir alarm kurduğumu unutmuşum. Neyse bu iyi oldu. Ben lavabodan çıkasıya alarm çalar ve Burak'ta bu sayede uyanmış olur. O zamana kadar Burak kafayı yemiş olur herhalde düşüncesi bile gülmeme yetiyordu. Tabii ki sadece düşünceyle kalmayacak çok kısa bir süre sonra gerçekleşecekti.

Onu alarmla baş basa bırakıp lavaboya girdim. Aynanın karşısına geçip aynadaki yansımama baktım. Çarpılmış gibiydim. Kıvırcık saçlarım yine birbirine girmişti. Neden her uyandığımda böyle görünüyordum? Akıl sağlığım için kendime bakmayı kestim. Musluğu açıp soğuk suyla önce ellerimi ardından da yüzümü yıkadım. Havluyla elimi yüzümü kuruladıktan sonra dişlerimi fırçaladım ve üstümü değiştirmek için odama geri döndüm.

Tahmin ettiğim gibi Burak alarm sesine dayanamayıp kalmıştı. Ben her dakikaya bir alarm kurduğum için birini kapatsa diğer alarm çalıyordu. O da buna karşı yatakta doğrulmuş ve elleriyle de kulaklarını kapatmak zorunda kalmıştı. Beni kapıda görünce hiç vakit kaybetmeden söylenmeye başladı.
"Bir insan neden art arda alarm kurar ki?" Yaşı küçüktü ama sözleri yetişkin bir insan gibiydi.

Alarmı kapatmak için yanına doğru ilerlediğimde "çünkü biz insanlar sabahları okula gidiyoruz ve bunun için de uyanmamız gerekiyor. Ayrıca bu insanların içinde sen de varsın bilmem haberin var mı?" Dediğimde bunun daha yeni farkına varıyormuş gibi şaşırdı. Bütün alarmları kapattıktan sonra perdeleri açtım. Bugün hava güneşliydi. Eylül ayındayız ve havaların soğuk olması gerekiyor ama bu havanın soğuğa benzer bir yanı yok, sanki yaz ayındaymışız gibi, bu da benim işime gelir zaten tişört giymeye yer arıyordum. Burak'a döndüğümde suratında üzgün bir ifade vardı.

"Ne zaman kar yağacak?" Diye sordu ve kendini tekrar yatağa attı.

Tamam karı hepimiz seviyordu ama Burak ayrı seviyordu. Çünkü her kar yağdığında doğum gününe bir kez daha yaklaştığını biliyordu. Bunu ona tabii ki ben öğretmiştim. Bu çocuk ben olmasam ne yapacaktı acaba? Yeterince egomu tatmin ettiğime göre artık hazırlanabilirim ama önce Burak'ı kaldırmam gerekiyordu. Tekrar ona baktım. Pozisyonunu bozmadan tavanı izliyordu. Oh gel keyfim gel, bir rahat buna var.

"Burak hadi kalk artık daha üstünü değiştireceksin, hem ikinci günden okula geç kalırsın" dediğimde cevabı hiç gecikmedi.

"Ne yani bu hep böyle mi devam edecek? Birinci gün, ikinci gün, onuncu gün... Ee bu ömür boyu devam eder o zaman" bizi de bununla kandırdılar Burak ama sen daha yolun başındasın. Yani bu isyanlar için bir miktar küçüksün.

GERÇEĞİN İKİ YÜZÜWhere stories live. Discover now