9.BÖLÜM: İki cambaz, iki hikaye

63 13 36
                                    

Hepinize merhaba arkadaşlar, öncelikle hepinizin bayramını kutluyorum, umarım sevdiklerinizle beraber mutlu bir bayram geçirirsiniz:)

Uzun bir aradan sonra tekrar beraberiz sizlere çok uzun olmayan ama çokta kısa olmayan bir bölümle geldim. Umarım beğenirsiniz. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum görüşmek üzere kendinize iyi bakın. Sevgiyle kalın, mutlu kalın:):):)

~~~

Yazarın anlatımıyla...

Ne kız biliyordu erkeğin aşkını, ne erkek biliyordu kızın korkularını, kız korkularından kurtulmak için aşkı kullandı. Erkek ise hiçbir menfaat beslemeden kıza aşık oldu. İkisi de kalbinin sesini dinledi ama bu oyunda kalp değil akıl gerekiyordu. Ve asıl her şey şimdi başlıyordu. Kalp ve akıl arasındaki o ince çizgide bir cambaz gibi hayatta kalmaları gerekiyordu. Peki ya bunu başarabilecekler miydi?

Onlar o ipin üzerinde durdukları sürece adımlarını sağlam atamayacaklardı. Ve bu ip öyle bir ipti ki yolunda bir sürü mutluluk ve tuzak vardı. Peki ya neydi bunlar? Cesaret mi? Korku mu? Yoksa aşk mı? Cesaret insanın ayakta sağlam durmasını sağlar, korku ise cesaretin sağlamlığını test eder ve eğer cesaret sağlamsa o kişi asla yere düşmez ama eğer ki o kişinin cesareti sağlam değilse işte o zaman bir fırtına başlıyor demektir. Aşksa bu ikisini birleştiren şeydir. Cesaret ve korkunun birlikte bulunduğu tek yerdir aşk. Her ikisini de barındırır ve kişinin hiç düşmeden hayatına devam etmesini sağlar.

Eğer o ipin üstünden dengede durabilirse, o kişi ayakta alkışlanır ama tam tersi olur ve o kişi ipte durmayı beceremez ve yere düşerse işte o zaman yuhalanır. Korkularını bir kenara bırakıp o ipin üstüne çıktığında ise o an sana ait tek bir şey kalır. "Cesaret'' işte bu yoksa o ip bir yalan olur. Aslında o ip, cambaz o ipin üstüne çıkmadan önce de bir yalandan ibaretti. Ona o anlamı yükleyen cambazdı ve ipte cambazın bu isteğine uydu. Yani yalanı sürdürdü.

Gerçek şu ki cambazın üstünde durduğu o ip onun hayatıdır. Cambazın üstünde durduğu o upuzun ip aslında bir hayattır ama yalan olan bir hayat, ''Hayat çok usta bir yalancıdır'' demişti Raskolnikov peki ya ona bu sözü söyleten neydi ve ona hayatın dürüst olduğunu kim söylemişti?

Kübra o ipin üstüne çıktığı ilk gün yanında korkularıyla değil, arkadaşıyla çıkmıştı. O gün Yaren'in ipten düştüğünü gördüğünde ise Yaren'den geriye bir korku yığını kalmıştı. Kübra o ipin üstüne çıktı ama cesaretinin olup olmadığına bakmadı. Ya da korkularını geride bırakmadı. O, ipin üstüne korkularıyla çıktı ve o ipte onun ağırlığına dayanamayıp koptu. O an o ip koptuğunda Kübra'nın yardımına iyi bir cambaz koştu. Korkularını geride bırakabilen bir cambaz, o cambaz onun elini öyle sıkı tuttu ki Kübra o gün yere düşmekten kurtuldu.

O cambaz Kübra'nın elini sadece o gün değil ömrü boyunca tutacaktı...

Berk o gün ilk adımını atmak için o sahneye çıktı ve o şarkıyı içinden gelerek söyledi. Çünkü o sözlerin onu anlattığını biliyordu. Ne diyordu şarkıda?

İlk bakışta aşk mı olur? Demişti Berk ve ilk bakışta aşık olmuştu Kübra'ya

Gamzesiz gülümsüyor demişti ve hemen arkasından da Ki bence çok güzel diye ekledi. Bu şarkı bir tesadüflerin birleşimiydi ve gerçekti.

Kübra geçmişinin getireceklerini düşünürken Berk şimdiyle ilgileniyordu. İkisini de bir sürpriz bekliyordu. Peki neydi o sürpriz?

Parti günü...
Berk'i sahnede görmemle şaşkınlıktan kalakalmıştım. O şarkının sözlerini vurgulaya vurgulaya söylerken ben gözlerimi ondan ayıramıyordum. Gözlerimiz tekrar kesiştiğinde gülümsedi. Şarkı bittiği zaman kocaman sahnede yürüyerek bana doğru gelmeye başladı. Onun attığı her bir adımda ben daha çok şaşırıyordum. Rüya değildi. Tüm bunlar bir gerçekti.

GERÇEĞİN İKİ YÜZÜWhere stories live. Discover now