8.BÖLÜM

74 15 16
                                    

AŞKIN AYAK İZLERİ

   RUHUMU BİR kor gibi yakmaya devam eden sevdam gün geçtikçe daha da şiddetini artırarak, her anımı dolduran bir hastalığa dönmüştü, sanki. Dayanacak gücüm kalmayınca, annemin de yardımıyla bir okul gezisini bahane ederek, Garip’i görmek için yollara düşmüştüm, gözümü karartarak. Çünkü son üç aydan beri hiç haber alamıyordum. Sık sık görüştüğüm Sultan, Eylem ve Merve de cevap vermiyordu.

   Sabah şehre iner inmez fırına koşmuştum Garip’le karşılaşmayı umarak.

— Hanımefendi haberi siz duymadınız mı, dedi daha önce tanıştığımız kişi.

— Neyi, diye sordum içimdeki sinsi bir sızıyla.

— Kızım, dedi. Garip’in anne ve babası iki ay önce arka arkaya rahmetli oldular.

   Garip de yurtdışında bir burs kazanarak okumaya gitti. Ama hangi ülke olduğunu bilmiyorum.

— Peki, Yavuz, diye bir arkadaşı vardı. O nerede? Belki onun bilgisi vardır.

— Yavuz’u da iyi tanırım, dedi.

   Yavuz bir ay önce başörtüsü yüzünden okuldan atılan arkadaşı Sultan ile evlenip, onlar da yurt dışına gittiler.

— Peki, dedim bir umutla. Sultan’ın da arkadaşları vardı. Belki ekmek almaya gelip, giderken tanımışındır, acaba onlara ne oldu?

— Onları da tanıyorum kızım, dedi. Ama onlarla görüşen bir hanım var üst katta oturuyor, sohbet arkadaşları herhalde.

   Adı İlknur. O bilebilir, çıkın, sorun.

   Teşekkür ederek ayrıldım, aceleyle. Nefes nefese apartmanın merdivenini tırmanıp, zile yüklendim, elim, ayağım titreyerek.

   Orta yaşlı, güler yüzlü, candan mı candan bir hanım açtı, kapıyı, gözleri ışıldayarak:

— Aaa! Özlem kızım, diye atıldı. Seni tanıdım ben. Bu ne güzel sürpriz, içeri gelsenize.

   Geçtim nefesi kesilmiş bir yaşlının azabı içinde.

   Saniye bile kaybedecek zamanım yoktu, kalbimi zorlayan merakımla, hemen konuya girip üst üste sorularımı sordum.

   İlknur Hanım tek tek anlatmaya başladı, sihirli bakışlarını gözlerime dikerek.

— Sultan’la Yavuz mütevazı bir düğün yapıp yurtdışına gittiler hem okumak, hem de imana ve Kur’ân’a hizmet etmek için. Garip de okumak için yurtdışına çıktı dediler ama nereye gittiğini bilmiyorum, inanın.

   Eylem ise yeniden sınava girip, İstanbul’da Hukuk Fakültesini kazandı, okuluna gitti.

   İlknur Hanım tek tek olup bitenleri sayıp, döktü. Ama benim beynim Garip’e odaklandığı için diğerlerini duymuyordum, hiç. Garip’in hangi
ülkeye gittiğini bilen yoktu. Belki de Garip dostlarını böyle tembihlemişti, bilmediğim bir nedenden dolayı.

   Tam bir hayal kırıklığı içinde dönmüştüm, hiçbir huzur olmayan evimize.

Zor Günler

   Babamın sağlığı gittikçe bozulmaya başlamıştı. Tedavisi ailemize ağır bir yük getiriyordu.

   Zavallı annem onca imkânlar içinde artık yoklukları, fakirliği tatmaya başlamıştı, hatta iki gün apartmanın temizliğini yapacak kadar zordu durumumuz. Ben de hafta sonları özel bir hastanede küçük bir iş bulmuştum.

   Tam üç yıl bir taraftan babamın psikolojik bunalımıyla, bir taraftan da evimizin ihtiyaçlarıyla boğuşmuştuk.

   Üç yıl boyunca aldığım her nefeste, kurduğum her hayalde, girdiğim her derste Garip’i aramıştım.

SONSUZLUĞA UYANMAK {TAMAMLANDI}Where stories live. Discover now