twenty five'

47.5K 4.9K 3.2K
                                    

Jungkook gecenin üçünde kesilen seslerle beraber sonunda odasından çıktığında üzerinde Taehyung, abisini sarhoş bir şekilde getirdiğinde giydiği pijama takımının yeşillisi vardı.

Açık yeşil çizgili şort gömlek takımının yanında çorapları yine ayağındaydı ama bu sefer ne yüzünde maske kalıntıları vardı ne de saçları iki yandan bağlıydı. Olduğu gibi dümdüz ensesine ve alnına uzanıyordu işte. Güzelliği de ortadaydı tüm anlamıyla.

Merdivenler bittiğinde gözlerini yavaşça içeride gezdirdi. Karanlıkta görebildiği kadar görmeye çalıştı. İki kişi koltukta biri yerde yatıyordu. Geriye bir kişi kalmıştı ki o da abisinin odasındaydı herhalde. Jungkook bu mesafeden kim olduklarını anlamazken orada daha fazla durmadan derin bir nefes vererek mutfağa girip ışığı yaktı. Görememişti zaten kimin kim olduğunu. Canını sıkmıştı bu da.

Acıkmıştı. Açlığından uyuyamamıştı da. Tüm gece odasında aşağıdan gelen bağırış çağırışları dinlemiş, çok nadir yükselen tek bir sese odaklanmaya çalışmıştı. Bu beşli gerçekten çekilmez olabiliyordu bazen.

İnmek istemişti aslında ama onu da yapamamıştı. Taehyung'u bir yanı görmek istese bile bir yanı istemiyordu. İstememe sebebi ise gerginliktendi. Taehyung çok.. yoğun bakıyordu.

Evet, sözlerinin aksine içini kıpır kıpır yapıyordu o bakışlar. Jungkook'sa sözlerinin aksine çekinen taraftı.

Arkadaşlarının yanında öyle bakıyordu bir de!

Ne istiyordu? Ne istiyorlardı? Bunlar da önemli şeylerdi. Taehyung abisinin arkadaşıydı ama Jungkook onu o gözle görmek istemiyordu artık. Kendi arkadaşı olarak da görmek istemiyordu. Ne ad vereceğini şaşırmıştı ama artık istemiyordu öyle şeyler.

Sevgili? Vay be! Bu olaylara nasıl gelmişlerdi bilmiyordu ama Jungkook için kestirip attığı bir şeyler o okulda onu bir kızla gördüğünde kesin bir şekilde patlak vermişti. Kıskanmıştı. Taehyung konuşmayalım demek yerine sorsa ona da söylerdi kıskandığını. İki haftadır konuşmuyor olmazlardı o zaman.

Ya da olurlardı çünkü Taehyung korkağın tekiydi.

Aklına gelenler canını daha da sıkarken bardak için üst dolaplardan birini açtı ve yine öndekiler bittiğinden parmak uçlarında yükselip kolunu derinliği fazla dolapta arkadakilere uzatmaya çalıştı.

"Ulan, bardakları da bitirmiş hayvan ordusu."

Kendi kendine homurdandığında sırtına kapanıp hafif sarsılmasını sağlayan göğüs, tezgahtaki destek alan elinin yanına tutunan el ve havadakinin yanından uzanıp bardağı alan esmer kolla nefesini tutarken gözleri kocaman oldu.

Bedeni resmen başka bir bedenle tezgah arasına hapsedilmişti. Esmer damarları baya baya belli kola kayan bakışları ve burnuna dolan kokuyla sertçe yutkunurken havadaki elleri aynı anda tezgaha indi.

Jungkook'un başı önüne düşerken hızlanan kalbiyle bardağı tutan güzel esmer ellerin sahibini kesinlikle tanıyordu.

"İstediğin bardak olsun."

Kulağına vuran sıcak nefes ve boğuk sesle başı hafif geriye giderken yanakları sıcakla beraber kırmızı kırmızı olmuştu bile. Taehyung yandan görebildiği kadar güzel manzaranın tadını çıkartırken dudaklarını keyifle birbirine bastırdı.

Taehyung'u düşüncelerinden uyku tutmamıştı ve yattığı yerde düşünüp dururken merdivenlerden inen uykusunu kaçıran düşüncelerinin sahibi kişinin peşinde bulmuştu kendisini. İstediği de bu değil miydi zaten? Uyumadan onu bir kez daha görmek? Onunla konuşmak? Yakından incelemek?

where is ur brother? |taekook ✔️Where stories live. Discover now