Bölüm 10, Söylediklerimiz ve Söyleyince Öleceklerimiz

6.5K 771 738
                                    

Herkese selam! Biraz aranın ardından yine birlikteyiz ve sizi cidden özlemişim. Hepinizin kafasını ısırayım. Kitap hakkında bilgi vereyim, ilk kitap 30 bölüm ve 3 kısımdan oluşacak. İlk kısım bu bölümle birlikte bitiyor. Ötşde 60 bölüm yazıp ilk kitaptan iki kitap çıkacağını öğrenince allah belamı verdi çünkü dslfojspdf

Neyseee. Sınırlar efendim. 300 vote ve 600 yorum. Bence benim Drahalarım hemen sınırları geçer.

Ay daha konuşasım var da ne konuşsam bilemedim sdfksdfsd. Bölüm sonu buraya dönen olursa dedikodu yaparızzz. Bölüm 5K kısa diyeni kovalasın vampirler :)

İmzamı sona atıyorum. Sizi sonsuzluk kadar seviyorum. Hadi aşkım kaos kaçar sdljf

Bölüm 10, Söylediklerimiz ve Söyleyince Öleceklerimiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 10, Söylediklerimiz ve Söyleyince Öleceklerimiz

Bir vampir öldüğünde ne olduğunu size anlatayım. Bedenindeki tüm kan çekilirken, zorla aldığı ne varsa aynı şekilde geri verir. Ağzından ve burnundan akan kanlar cansız bedeninin içinde uzandığı bir göle dönüşürken beden kuruyarak söner, her zaman olması gerektiği gibi gözükür.

Yaşlı ve korkunç bir ceset. Bir zamanlar hayallerinin peşinde koşan bu güzel kadından geri kalan tek şey buydu işte. Başkalarının yaşamlarından çaldığı her yudum ondan alınmışken ondan geriye bu korkunç görünümlü bedenden başka bir şey kalmamıştı.

Silas'ın temkinli bakışları Lucrata'nın cesedinde dolaşırken, "İşte şimdi beni korkuttunuz," diye mırıldandı. "Ortaya daha temiz bir iş çıkartmanızı beklerdim."

Raymond gülerken Martel rahatsız bir şekilde koltuğa oturdu. Odadan çıkıp Silas ve Raymond'u çağırdığından beri suratında huzursuz edici bir ifade vardı. "Üzerine düşünecek vaktimiz olmadı." Ellerini koltuğun kolçaklarına dayarken bana baktı. Kararını değiştirip onlara az önce paylaştıklarımızın ne kadarını anlatacağını merak ederken Martel'in dudaklarında soğuk bir gülümseme belirdi. "Beni tehdit etti, hayatta kalmasına izin veremezdim."

Odanın en uzak köşesinde, sırtım duvara dayalı da olsa Martel'in bakışları ruhumun derinliklerine işliyor, bana kendi tarzında bir güvence sunuyordu. Sırrım onunla güvendeydi ama onun istediğinin sırlarım olmadığını artık biliyordum. Başka bir şeylerin peşindeydi, her defasında ruhumdan bir parça koparırken hepsini kendine alana kadar durmayacağını hissedebiliyordum. Diğerleri sırların peşinde koşabilirdi fakat o doğrudan ruhumu istiyordu. En ufak bir açık bırakmayana kadar içime sızacağı anı kolluyordu.

Silas saç bağından kurtulup suratına dökülen saçlarını geri yatırırken, "Sence kadını Maggart mı gönderdi?" diye sordu. "Eğer öyleyse, Maggart aslında diğer klanlara üstün gelmek için burada olduğunu biliyorsa tehlikedeyiz demektir."

Raymond halıyla kadının bedenini sararken durdu. "Lanet olsun, bunu yakmamız gerekecek." Halını ucundan yere damlayan kana burnunu kırıştırarak bakarken botları çoktan sırılsıklam olmuştu. "Çatılarda dolanıp bir cesedi Ierva'ya yüklememiz için ne kadar da harika bir gün," derken hava onunla dalga geçmek ister gibi gök gürültüsüyle sarsıldı.

Sadece Bir Damla Brh+Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin