6

20.3K 1K 157
                                    

"Abi bak," Dedim karşımda ki Kazım amcaya. "Ben buranın yabancısı değilim ki, tanıdıklarım çok benim burada. Sen yenisin galiba yoksa beni tanımaman imkansız yani."

Duyanda otuz yıldır buradayım sanırdı yani.

"Bu sene otuzu dolduruyoruz çok şükür." Dedi karşımda ki adam.

Anlamadığım için kaşlarımı çatıp "Yaşı mı diyorsun abi?" Diye sordum. Gerçi otuzda göstermiyordu yani, kırk elli gibi bir şeydi sanırım.

Ama o beni şaşırtarak "Yok kızım, kırk yıldır burada çalışıyorum anlamında." Diyerek düzeltti.

Kafamı sallayıp "Anladım." Dedim, kim yalancının mumu öğlen arasına kadar yanarmış dediğiyse çok doğru demişti.

Benim ki üç dakika bile yanamamıştı.

"Bırakmıyor musun sen şimdi bizi?" Diye sordum bir ümit.

Ne demişler ümit fırıncının ekmeğiydi. Her zaman her şeyi denemek lazımdı.

Ama kendileri hiç pas vermemek durumundaydı, kafasını iki yana salladığında oflayıp Arasın yanına oturdum. Tam kafamı Arasın omzuna yaslamıştım ki bulunduğumuz yere bir anda tam olarak 6 polis girdi.

Bilin bakalım kimdi bu polisler?

"Aaa babamın oğulları da gelmiş." Dedim gülümseyerek. Onlar beni çıkarırdı şimdi.

Aslanın babasının oğulları be.

Hepsi ilerleyip tam karşımızda tek sıra halinde dizildiler. "Alya sen ne yaptın?" Diye sordu Demir, "Kafasını kemirdiğin adam beyin kanaması geçiriyormuş."

Dehşete düşmüş bir ifadeyle "Hadi canım." Dedim. O kadar derine inmemiştim ki ya. "Yalan söylemesinmiş."

Demir gözlerini benden alarak Arasa çevirdi. "Aras kardeşim sen çıkabilirsin." Dediğinde Aras oturduğu yerden kalkıp parmaklıklar arasından gözümün önünde çıktı.

Ben? Ya ben? Ben ne olacaktım?

"Bende çıkayım." Diyerek ayaklanmıştım ki Kazım amca hiç acımadan kapıyı yüzüme kapattı. "Çıkmayayım mı?" Diyerek Biyolojik geri zekalılara döndüm. Her biri sırıtıyordu ama tabiki de en çok Eymen iti mutluydu.

"Sen biraz daha burada misafirsin."

Misafir mi?

"Misafirlerinizi kuru yerde oturtmuyorsunuzdur herhalde." Dedim oturduğum yere bakarak. "Çıkalım da öyle oynayalım misafircili-" diyerek önüme dönmüştüm ki karşımda kimsenin olmadığını fark ettim.

Gitmişlerdi.

Beni kaderimle baş başa bırakıp gitmişlerdi.

...

"Sizlerin var ya," Dedim arabanın içerisinde yarım saattir aralıksız konuşmuştum. "Allah belasını versin."

Beni resmen 6 saat, 360 dakika, 21600 saniye, 1296000 salise içeride tutmuşlardı.

"Ulan bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, beş değil, tam altı saat lan."

"Ayh yeter bana bir fenalık geldi." Diyerek camı açtı Eymen. "Ne diye çıkardık bu bücürü içeriden keşke bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, beş değil, aştı değil yedi saat tutsaydık."

"Her şey senin başının altından çıktı zaten bilmiyor muyum ben?" Dedim Eymene doğru.

Ama şimdi siz nanayı yemediniz mi?

Aklımda çok güzel planlar vardı...

Konuşmaktan yorulduğum için susup kafamı cama yasladım. "Abi bir sağ çeksene." Dedi Savaş arabayı kullanan Rüzgara. Barış Savaşa bir bakıp gönderip "Yok abi sola çek sen." Diyerek tersini söyledi.

Bio'larım| AbilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin