Bir

73 20 14
                                    

"Annenin çalışmalarıyla ilgili neler biliyorsun?" diye sordu titreyen sesiyle, bana olan mesafesini korumaya çalışıyordu. Annem öldükten sonra hiç transa geçmemiştim, onu korkutmuş olmalıyım. Kendimi kontrol etmek elimde olmasa da, suçlu hissediyordum ve babam da bunu biliyordu. Sandalyeyi ona doğru hafifçe ittim, dengesiz adımlarla yanıma geldi ve kendini koltuğa bıraktı.

"Annem bilim insanıydı, fizikçi."

"Kuantum Fizikçisi." diye düzeltti, "En iyilerinden." Aldığı ödülleri, babamı peşinde sürüklediği konferansları hatırladım.

"İyi de, bunun Minzi'yle ne ilgisi var baba?"

   Derin bir nefes verdi. "Neyin üzerinde çalıştığını hatırlıyor musun?"

   Annem bana küçük olduğum için işiyle ilgili pek bir şey anlatmazdı. Sabahları ben daha gözlerimi açmadan Merkez'deki ofisine gider, bazı günler akşam yemeğine bile yetişemezdi. Onu bildim bileli, gözleri kızarana kadar uyumayı düşünmezdi. Çocukluğumu düşündüğümde hafızam onu hep çalışma odasına yerleştirirdi. Ne zaman masa başında uyuyakalmış olduğunu görsem çok önemli şeyler üzerinde çalıştığını düşünür, onunla içi buruk bir gurur duymadan edemezdim.

   Babam düzgün bir kahvaltı ettiğime emin olduktan sonra beni yürüyerek okula götürürdü. Okulumuz Merkez'in içindeydi, annemin laboratuvarının tam karşısında. O zamanlar bana devasa gelen bu şehir merkezi, ihtiyacınız olabilecek her şeyi barındırıyordu; market, hastane, banka, anaokulu... Başkan'ın ofisi de orada olduğu için çalışanlarının ihtiyacı olabilecek her şey düşünülmüştü.

   Hatırladığım anıları bir zafer olarak görmek istesem de hafızamın hala baskıladığı bazı şeyler varmış gibi hissediyordum.

"Ufak tefek anılar dışında pek bir şey hatırlamıyorum."

   Babam duvardaki tabloya daldı. Bir kase meyve ve birkaç süslü çay fincanı olan bu resme daha önce hiç dikkatli bakmamıştım.

   Ayağa kalktı ve tabloyu iki tarafından tutup dikkatlice indirdi. Arkasında duvara gömülü şifreli bir kasa vardı. Bunu daha önce hiç görmemiştim. Orada ne saklıyordu ki?

   Tuşlara bastı, kasayı açtı. İçinde zamanla sararmış birkaç kağıt ve eski gibi görünen bir tabanca vardı.

"Annen Merkez'de çalışıyordu, onun gibi birkaç bilim insanıyla daha birlikte. Başkan'ın projelerini geliştiriyorlardı."

   Kağıtları dikkatle önümdeki masaya bıraktı. "Annen ölmeden önce bunun üzerinde çalışıyordu." Önümdeki kağıt yığınını inceledim ama yazanlardan hiçbir şey anlamamıştım. Bir cihazın planlarına benziyorlardı. Daha önce hiç görmediğim denklemler, detaylı teknik çizimler vardı.

"Bu ne?" diye sordum garip aletin dikkatsizce renklendirilmiş bir çizimini göstererek.

"Bu bir Paralel Evren Konnektörü, yani bir portal cihazı. Başka bir evrene portal açmanı sağlıyor."

"Başka bir evren mi?" Başını salladı. Çizimleri dikkatle inceledim. Zihnimin derinliklerinde anılar canlanıyor, hatırlamaya çalıştıkça yerini baş ağrısına bırakıyordu. Babam yüzümü buruşturduğumu görünce yaklaşıp elimi tuttu.

"Hatırladın mı?"

"Başka bir evrene geçmek mümkün mü demek istiyorsun?"

"Teoride her zaman mümkündü. Ama annenin araştırması bunun gerçek olmasını sağlıyor." dedi ve durakladı, her şeyi anlatıp anlatmamak konusunda kendiyle kavga ediyor gibiydi. Birkaç saniye kafasında tarttıktan sonra devam etti, "Bu yüzden öldürüldü."

Kontrolü KaybetmekWhere stories live. Discover now