Altı

18 6 0
                                    

   Vega ona doğru uzandığında kadın onu bileğinden yakaladı, gözleri parladıkça adamın metal zırhı baştan ayağa titriyordu. Onu elektrikle yükledikten sonra itti. Zarifçe bana doğru yürüdü. Hiç kimse onu durdurmaya çalışmıyor, herkes ondan korkuyordu.

Dürüst olmak gerekirse, ben de tir tir titriyordum, Luc hariç benim gibi biriyle karşılaşmamıştım. Tüm çabamla sakinleştirmeye çalıştığım içimdeki ses beni dinlemiyor, bana bağırıyordu.

Uyan!

Saldır!

Her şeyin daha da kötüleşmesini istemiyordum. Kendimi uzaklaştırmalıydım, geriye doğru birkaç adım attım.

"Ne o, kaçıyor musun?"

O bana doğru geldikçe derin nefesler alarak geri çekiliyordum. Dikkatimi dağıtacak bir şey, kadına odaklanmamı engellemeliydi. Arkamızda duran Felis'in Luc'la konuşmasını duyabiliyordum.

"Onları durdurmayacak mıyız?"

Luc birkaç saniye bize baktıktan sonra cevapladı: "Bırak da kendini kanıtlasın. Düşündüğümüz kişi olduğuna emin olalım." Daha sonra da Felis'in ensesine vurdu, "Ayrıca kadınların kavgası asla ayrılmaz."

Tüm gözlerin üzerimde olduğunu hissettim. Kadın tırnaklarını koluma geçirip beni kendine doğru çektiğinde iç sesim artık susturulamaz olmuştu. Pes etmek zorundaydım, benliğimin kontrolü kaybetmesine izin verdim.

Uyan!

Yalnızca kadına odaklandım. Neredeyse şeffaf olan cildine, cildinin altındaki damarlara, damarlarda akan sıcacık kana...

Saldır!

Onu ele geçirdiğimde benden uzaklaştı. Bacakları titreyerek yere düştü. Ellerini kaldırdı ve sivri tırnaklarını yanaklarına geçirdi. Yüzünü boydan boya çizerken üstüne akan kanı izledim. Bağırıyordu.

Kalabalıktan tiz bir çığlık kopmuş, bir anda çevredeki herkes yanımıza toplanmıştı. Yaşlı bir adam, yaşıyla zıtlaşan bir çeviklikle kalabalığın arkasından herkesi iterek yanımıza geldi. Luc'un omzuna dokundu:

"Ne oluyor burada?"

"Ned Davina'yı getirmiş. Yanında Muhafız'ın biri var."

Yaşlı adam, kendi vücudunu delmekte olan Lektra'yı görünce dehşete düşmüştü.

"Lektra'nın nesi var?"

Tüm dikkatim kadının üzerinde olmasına rağmen Luc'un tebessüm ettiğini hissedebiliyordum. "Davina hünerlerini gösteriyor."

Konuşmaları duyuyor ama bir tepki veremiyordum. Tek istediğim kadının daha fazla acı çekmesiydi.

Lektra tırnaklarını çenesinden indirip boğazına götürdü. Bembeyaz teni gözyaşlarıyla ıslanmış, bir peri gibi parlıyordu.

"Oyun oynamanın sırası değil!" Konuşan az önceki yaşlı adamdı. Kırlaşmış dağınık saçları ve uzamış sakalları sanki yüzündeki hüznü saklıyordu.

Lektra durmadı. Tırnaklarını boğazına geçirdiğinde çıkan sesler, kalabalığın içindeki bazı çocukları rahatsız etmişti. İnsanlar çocukları arkalarına doğru iterlerken benden de bir adım uzaklaşmışlardı. Kadın acı dolu çığlıklarla kanamaya devam etti.

"Davina!" Yaşlı adam görüşümü kestiğinde Luc'un Lektra'yı yavaşça kucakladığını gördüm. Kalabalık ortadan ayrılmış, Luc ve Lektra'nın geçmesi için yol vermişlerdi.

Kadının peşinden gitmek istedim, onu yakalamak, canını daha çok yakmak, ama yaşlı adam beni kollarımdan yakalayıp durdurdu.

"Davina, kendine gel!" Ama faydası yoktu, kendimi çoktan kaybetmiştim.

Kontrolü KaybetmekDär berättelser lever. Upptäck nu