bölüm 12

31.8K 695 634
                                    

Öncelikle aldığım bir kaç yorumdan hareketle birkaç bir şey söyleyeceğim.

Arkadaşlar eğer rahatsız oluyor,saçma buluyor,gerçekçi olmasını istiyorsanız afedersiniz yani kesinlikle kırmak üzmek istemem ama başka kullanılacak sözcük yok eğer çok rahatsız oluyorsanız okumayın.

Cidden ne okuyun ne de yorum yapın. Bu benim fantazi dünyam,benim kurallarım benim istediklerim,benim yazdıklarım rica ediyorum saygı çerçevesinde konuşalım. Benim size sizin bana saygınız olsun.

İyi okumalar

...

Arabayı büyük bir evin önünde park eden fırat hocama baktım. Bu ev çok büyük. Halüsinasyon görme ihtimalime karşın gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım. Elini bacağımdan hala çekmemiş Fırat hocam odaklanmamı zorlaştırıyordu.

"Bu ev sizin mi?" Şaşkınca hem eve hem de fırat hocama bakıyordum. Başını salladı. "Evet, hep yaşayacağım evi kendim tasarlamak isterdim. Bir mimar arkadaşımında yardımı ile bu şaheser ortaya çıktı."

Ağzımdan hayran bir nida çıkardım. Adam parasını neye harcaması gerektiğini nokta atışı yapmıştı. "Hadi inelim." elini bacağımdan çekince bir boşluğa düştüm. El frenini çekti. Üzgünce bakışlarımı bacağıma çevirdim. Arabanın kapısını açıp inmiş arabanın önünde dolaşıp benim kapımın yanına gelmişti.

Kapımı açtı. "Buyrunuz hanımefendi." Elini talepkar bir şekilde evinin kapısına yönlendirmişti. Ben oraya kadar yürüyecek miydim? Ayaklarım bunu yapabilecek güçte olduklarını hissetmiyorlardı. Dudağımı büzüp fırat hocamın sütlü kahve gözlerine baktım. Ellerimi lütfen dercesine birleştirdim.

"Gel bakalım." Arabanın içine eğilip bir elini bacaklarımın altından diğerini ise sırtımdan geçirdi. Yüzlerimiz çok yaklaşmış alnındaki yana attığı saçlar yüzüme değiyordu. Keskin bir nefes aldım. Beni arabadan çıkarasaya kadar zaman o kadar yavaş geçti ki.

Beni kollarının arasına alıp en sonunda arabadan çıkardı. Arabanın kapısını ayağı ile kapatıp kocaman evin kapısına yöneldi. Elindeki araba anahtarına basıp arabayı da kitlemeyi unutmadı. Bende bu sırada göğsüne yaslanmış nefes alışverişini dinliyordum. "Rahat mı yerin?"

Başımı salladım. "Çok rahat." Beni kolayca kaldırmıştı. Kilom fazla değildi ama az da sayılmazdı. Kasılan kol kaslarını hissettim. Kıyıda köşede kalan beynimin son kalıntıları ile kapıyı nasıl açacağını düşünmeye başladım.

Beni yanıltıp zile bastı. Kim vardı ki evde? Belki de sevgilisi bekliyordu. Sevgilisi beklese beni evine getirmezdi herhalde değil mi? Beynim sulandı.

Kapıyı bize tonton bir teyze açtı. Hizmetlisi mi vardı? Koskoca ev. "Oy oğlum ne oldu?" Endişe ile ikimize bakıyordu. Bakışlarımı ona çevirip gülümsedim. "Çok tatlısın be teyze." Teyze gülümsedi. "Hadi geç geç." Fırat hoca ve beni hemen içeri soktu. Fırat hoca ayakkabılarını çıkartmak için beni girişin hemen yanındaki puf koltuğa oturttu.

Bense ne yapacağını izliyor nedense ayakkabılarımı çıkarmak hiç bir şekilde aklıma gelmiyordu. Kendi ayakkabılarını çıkarıp içinde birsürü ayakkabısının olduğu koca bir dolaba yerleştirdi. Bu kadar ayakkabısı varsa giysi dolabı daha kocaman olmalıydı.

Gelip benim önümde eğildi ve ayakkabılarımı çıkarmaya başladı. Ben sanki konuşma yetimi kaybetmiş gibi sadece onu izliyordum. Deri siyah ayakkabım ayaklarımı acıtmıştı. Ayakkabımı sağ ayağımdan çıkarırken elimi saçlarına götürdüm. Yumuşak saçlarını yan tarafa doğru taradım elimle. Hiç ses çıkarmamış sadece duruyordu Fırat hocam. Diğer ayağımdaki topuklu ayakkabıyı da çıkarıp kenara koydu.

AH BE HOCAM!?+18Where stories live. Discover now