4. Acı

78 18 29
                                    

Burnuma toprak kokusu geliyordu. Titriyordum, korkuyordum.
Beni sanki bir çöpmüş gibi babamın mezarına atmışlardı. Cehennemden kurtuldum sanmıştım, mutlu olmuştum. Kimse bana bir daha şiddet uygulamayacaktı, kimse beni günlerce aç bırakmayacaktı, kimse beni bir kuru ekmeğe muhtaç etmeyecekti, kimse kendi zevki için bedenimi kullanmayacaktı ama mutluluğum yine kısa sürmüştü. Beni ilk önce çırılçıplak bıraktılar sonra gözlerime siyah bir bez parçası ile kapattılar ve sonra da babamın mezarında tekrardan dövdüler. Babama yaptıkları gibi üzerime tükürdüler ve babamın mezarına fırlattılar. Canım hiç bu kadar yanmamıştı. Hangi kız çocuğu babasının mezarına bir çöp müş gibi atılmak isterdi ki? Hangi kız çocuğu babasını gözleri önünde mezara sanki çöp atıyormuş gibi atıldığını ve üstüne üstlük tanımadığı adamlar tarafından babasının ölüsüne tükürdüklerini görmek isterdi ki?

Bunları hiçbir kız çocuğu görmek istemezdi.

Hiçbir kız çocuğu babasının gözlerinin önünde ölmesini görmek istemezdi.

Ben bunların hepsini görmüştüm. O yüzden canım çok yanıyordu. Ne yapacaktım bilemiyordum kimsem kalmamıştı. Annem beni terk etmişti, babam ölmüştü. Dün adamlardan biri üzerime ceketini atmıştı. O adama ömrümün sonuna kadar minnettar kalacaktım. O ceket sayesinde soğuktan az da olsa korunmuştum. Hava yine çok soğuktu ama o ceket beni korumuştu. Ve o adam bana özür dilemişti. Düşüncelerimden birinin sesini duyarak kurtulmuştum. Sonunda beni biri kurtaracaktı. Gözlerim yavaşça o sesin olduğu tarafa yöneldi. Güvenliği görünce sonunda biri beni kurtaracak diye ağlamaya başlamıştım çünkü çok korkmuştum. Kimse beni bulamayacak sanmıştım.

Güvenlik hemen yanıma geldi:
"Kızım, senin burada bu halde ne işin var?" Dedi.
Ama ben sadece ağlıyordum ve içimde ki dürtü ona sarılmamı söylüyordu. Öyle yapmıştım ve güvenliğe sımsıkı sarılıp ağlamaya başladım. Güvenlik yaşlı biriydi. Sanırım elli yaşlarındaydı.
"Korkma kızım geçti."
Bu sözü beni aylar önce gördüğüm kabustan sonra bana sarılan ve beni rahatlatmaya çalışan babamı hatırlatmıştı.
Uzun bir süre öyle kalmıştık. En sonunda güvenliğin kollarından ayrıldım.



"Bana yardım edermisiniz? Lütfen bana yardım edin. Benim kimsem kalmadı ne yapacağımı bilmiyorum. Lütfen bana yardım edin."
Güvenlik bana acır gibi bakmıştı.
"Ederim tabii kızım. Ama ilk önce seni buradan çıkaralım."
Üzerimde duran ceketi kendine doğru çekmeye başlayınca benim çıplak olduğumu gördü. Yaşlı adam çok şaşırmıştı ve sessiz bir şekilde:
"Sana ne yaptılar kızım?" Dedi.
Utandığım için ceketi üzerime çektim ve yaşlı adam utandığımı fark edince biraz geriye çekildi.
"Sana benim yedek kıyafetlerden getireyim."
Yaşlı adam hızlı bir şekilde yanımdan ayrıldı. Kısa sürede tekrar yanıma geldi. Elime yedek kıyafetlerini sıkıştırdı.
"Bunları giy kızım."
Elinde güvenlik üniforması vardı. Bana uzattığı üniformayı ondan aldım. Önce pantolonu giydim sonra da mavi renkli bir gömlek giydim. Yaşlı adam benim giyinmemi bekledi ama ben giyinirken bana bakmıyordu. Giyindiğimi fark edince:
"Hadi gel kızım acıkmışsındır yemek yiyelim." Dedi.
Yattığım yerden kalktım. Babamın mezarında bir gece geçirmiştim neler yaptığımı asla hatırlamıyordum tek hatırladığım şey birinin üzerime ceketini atmasıydı.


Babamın mezarına baktım ve sonra yaşlı adamı takip ettim. İçimde ki acı tekrardan intikam ateşine dönüşmüştü ve bu sefer bu ateş hemen sönmeyecekti. Bana ve babama yapılanların hepsini onlarada yapıcaktım. Onların'da sevdiklerini ellerinden alıcaktım, onları'da kuru ekmeğe muhtaç edicektim, onları'da günlerce aç bırakıcaktım.



Kısa süre yürüyecektik ama karnımda ki ve bacaklarimda ki yaralar yürürken canımı yakıyordu. O yüzden yaşlı adam çok uzağımda kalmıştı. Yaşlı adam arkasına döndü ve benim topallayarak yürüdüğümü fark edince yanıma gelmeye başladı. Yanıma geldi ve bir kolumu omzuna koydu.
"Sana yardımcı olayım."
"Çok teşekkür ederim."
"Birşey değil kızım. Kim olsa aynısını yapardı."



Kısa bir yürüyüşten sonra yaşlı adamın durduğu yere gelmiştik. Küçük bir kutunun içine girdi ve arkasından bende içeriye girdim. İçerisi çok dardı. Duvara asılmış minik bir televizyon vardı. Minik bir masa vardı ve masaların yanında iki adet minik tabure vardı. Yaşlı adam tabureye oturmam için önüme çekti.
"Simit sever misin?"
"Olur."
"Yanına birde ayran. Mis gibi olur."
Donuk gözlerle ona baktım. Simit ve ayran babamın en sevdiği yemeklerdendi. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Yaşlı adam şaşkın gözlerle bana baktı.
"Noldu kızım? Neden ağlıyorsun?"
Ona baktım:
"Simit ve ayran babamın en sevdiği yemekti."
Yaşlı adam buruk bir şekilde tebessüm etti.
"Sana ne oldu kızım? Seni kim bu hale getirdi?"






Bu bölümün kelimesi az oldu.
Kendimi çok iyi hisetmiyorum ondan dolayı çok yazamadım ama telafi edeceğim.
Sizleri seviyorum.
İnstagram:watty_cm

İntikam AteşiWhere stories live. Discover now