56

4.9K 273 22
                                    

Alex'in evine gelmiştik. Nil burada bir tanıdığın yanına gideceğim demiş, işim bittiği zaman arar dışarda buluşuruz gibi bir şeyler demişti. Bende onaylamıştım.

Alex valizleri odaya götürmüştü bende cam kenarında dışarıyı izliyordum. Daha önce geldiğim evdeydim. Biraz salonu incelemek için etrafa göz gezdirdim. Koltuğun üstünde benim yapmış olduğum battaniye çarptı hemen gözüme.

Gerçekten güzel görünüyordu. O kadar emek vermiştim bir zahmet olsundu.

Onun dışında salon çok sade ve şıktı. Her mobilya griydi. Rezidans olduğu için duvarların ikisinin yerinde yerden tavana kadar camlar vardı. Silinmesi çok oluyordur. Yapan kişi adına üzülmüştüm bir an.

Dikkatimi çeken bir diğer şeyin salonda televizyon olmamasıydı. Ünitesi vardı ama kendi yoktu. Tuhaftı. Birde salonun ortasında büyük bir L koltuk vardı. Önünde cam bir sehpa.

Yan tarafa döndüğümde mutfağı gördüm. İlk öpüşmemiz orada olmuştu. Hatırlamak bile midemde bişeylerin kıpırdamasına yetiyordu. Ortadaki ada tezgah görüntülü konuşmalarımızda oturduğu yer olsa gerekti. O an dikkatimi çeken başka bir şey oldu.

Bu ev nasıl bu kadar derli toplu ve temizdi lan? Benim evim burasının yanında bok çukuru kalıyordu. Gerçi benim dağınıklığım ile buranın da çok geçmeden bok çukuruna benzeyeceği malumdu.

Tam ben etrafa dalmışken karşıdan Alex geldi. Tüm dikkatim ona çevrildi. "Çok bekletmedim değil mi? Duş aldım o yüzden biraz geciktim. Sen neden oturmadın yaran acıyacak." Duş aldım diyene kadar nemli saçları dikkatimi çekmemişti.

"Öyle evini inceliyordum. Önce geldiğimde pek bakamamıştım eve." Önce geldiğim zamanı hatırlayınca biraz yüzüm düşmüştü. O da buna karşılık tek kolunu sardı bana.

"Hem sen bir evim daha var demiştin? Neden buraya geldik gene?"

"Orası şehir dışında kalıyor şimdi yarana bakılması falan gerekiyor o yüzden gelip gitmesi kolay olur. Ama istersen oraya da gidebiliriz."

"Yok ben öylesine söylemiştim. Burayı da seviyorum ben. Hem bu ev neden bu kadar temiz?"

"Temizleniyor? Hafta bir veya iki kez gelip temizleyen bir abla var." Ben kendi temizliyor sanmıştım...

"Anlıyorum." Yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Ben sete geçiyorum, sen ne zaman çıkacaksın kızların yanına?"

"Benim de duş almam lazım sonra hazırlanır çıkarım. Sen gitmeden bandajı su geçirmez olanla değiştirebilir misin?" Yara tam bel kısmına geldiği için tek başıma yapamıyordum maalesef.

"Ben bandajı getireyim sen otur koltuğa." Dediğini yapıp koltuğa geçtim. O da hemen gelmişti.

"Tişörtünü çıkarayım mı?" Evlenmeden olmaz. Kendi kendime içimden dediğime gülerken olur anlamında kafa salladım.

"Neye gülüyorsun?"

"Bir şaka geldi aklıma da şimdi sen anlamazsın."

"Niye anlamamayım ki, söylesene."

"Kültür farkı birtanem, evlenmeden olmaz desem ne anlayacaksın?"

"Anlamazmışım gerçekten."

"Bir bildiğimiz var da konu-" Cümlem tişörtü çıkarttığı için çıplak olan omzumdan öpmesi ile bölündü. Oradan boynuma doğru devam etti öpücükleri. En sonunda çeneme gelince geri çekildi.

Bandajı çıkardı pansumanı yapınca tekrardan su geçirmez bandaj ile kapattı. Belimin öyle bir bölgesindeydi ki ufak harekette açılabiliyordu.

OPİA (texting)Where stories live. Discover now