23. Bölüm: Uzman.

33 5 30
                                    

Tıbbi malpraktis: Sağlık çalışanlarının hatalı davranması sonucu hastanın durumunun kötüye gitmesi.

***

"Teşekkür ederim hocam." dedim nefes nefese. Yüzümde gururlu bir gülümseme vardı.

Bir hasta daha geldiğinde hızlıca yanına gittim.

"Sedyeye alın hemen!" dedim. "Nedir?"

"Yirmili yaşlarda, kadın. İç kanaması var. On iki haftalık hamile."

Son cümleyi duyduğumda duraksadım ve kendime gelmeye çalıştım.

"A... Ameliyathaneye..." dedim zorlanarak. Hastayı ameliyathaneye götürürlerken peşlerinden ağır adımlarla gidiyordum.

Yarım saat sonra ameliyat bitmek üzereydi.

"Söyle bakalım..." dedi Selma hoca. İzleme odasındaydı ve ilk ameliyatımı izliyordu.

"Buyurun?" dedim bir anlığına yukarı dönüp ona bakarak. Bir soru sordu. Hemen cevapladım. Ardından başka bir soru daha sordu. Bunuda cevapladım. Bir soru daha, bir soru daha...

Ameliyattan çıktığımızda ellerim önlüğümün ceplerinde, yürüyordum.

"Ezgi!"

Selma Hoca'nın seslenmesiyle ona döndüm.

"Evet hocam?"

"İlk ameliyatına girdin ve gayet başarılı geçti." diye başladı konuşmaya.

"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek.

"İşinde oldukça iyisin." dedi. Sanki bir şey ima etmeye çalışıyordu.

"Öyle olması gerekmiyor mu zaten?" dedim. İkimizde gülüştük, sonra ciddileşti.

"Senin için yarın kurul toplanacak." deyince korktum.

"Neden? Malpraktis mi yaptım yoksa?" dedim endişeyle.

"Yok, öyle bir durum yok..." dedi ve gülümsedi. "Benim sınavımdan geçtin, eğer kuruldan da geçersen uzmanlığını alacaksın."

Duyduğum şeyle birkaç saniye şoka girdim ve daha sonra gülerek hocaya sarıldım.

"Gerçekten mi!" dedim.

"Gerçekten." diye cevap verdi. "Sınava bile girmeyeceksin."

"Nasıl yani?" dedim. "Daha önce hiç böyle bir şey duymamıştım."

"Sana özel zaten." dedi gülümseyerek. "Zihnin, seninle aynı sınıfta olanlardan daha bilgili. Okumana gerek yok."

Duyduklarımla şaşırmıştım. Mezun olacaktım ve bunun için okula gitmeme gerek bile yoktu.

"Ne, sahiden mi!" dedi Sasha. Bahçeye çıkmış onunla telefonla konuşuyordum.

"Evet, bende en az senin kadar şaşırdım." dedim. "Daha yeni sınıf atladım üstelik."

"Kızım, bu harika bir şey!" diye bağırdı telefonun öbür ucundan. "Asistanlık yapmadan, direkt uzman mı olacaksın?"

"Evet!" dedim, duydukça heyecanlanıyordum.

Ertesi gün...

"Evet, Ezgi. Şimdi sana sadece birkaç soru soracağız. Heyecanlanmana gerek yok." dedi ortada oturan sarışın kadın.

Zaman o kadar çabuk geçmişti ki... Şu an kuruldaydım!

"Tamam, hazırım. Sorabilirsiniz." dedim.

"Acilde olduğunu düşün. Oradaki tek doktor sensin ve iki hasta var. Biri, yaralı ve altmış beş yaş üstü. Diğeri ise hamile. İlk hangisini tedavi edersin?"

Çok beklemeden cevap verdim.

"Öncelikli Hasta Genelgesi'ne göre normalde ilk hamile hasta tedavi edilmelidir. Ancak yaşlı hasta yaralıysa ona öncelik verilmelidir." dedim. "Yani ilk önce yaralı hastaya giderdim."

Hepsinin onaylayan bakışlarını gördüğümde gözüm parladı. Sorulan birkaç soruya daha cevap verdim ve kuruldan çıktım. On beş dakika sonra tekrar girecektim ve uzmanlığı alıp almayacağıma karar vereceklerdi.

Kapıdan çıkar çıkmaz Kardelen yanıma koştu.

"Nasıl geçti!" dedi heyecanla. Benden daha stresliydi.

"İyiydi." dedim gülümseyerek. "Az sonra tekrar gireceğim."

"Umarım almışsındır uzmanlığı!" dedi, yerinde duramıyordu.

"Umarım..." dedim umutla. Gözüm yere dalmıştı, aklım Evgin'deydi. Okula başladığımdan beri doğru düzgün vakit geçiremiyorduk.

Evgin'den:

Şirkette işlere odaklanmışken telefonun çalması dikkatimi dağıtmıştı. Arayan Buse'ydi.

"Söyle." diyerek açtım telefonu.

"Aşkım, ne yapıyorsun?"

"Şirket mi desem cehennem mi? İkisi de eş değer..." diye söylendim.

"Geleyim mi yanına? Kafan dağılır biraz."

"Yok be güzelim, bizim Zahit'in gözü üstümde." dedim oflayarak. "Ortalık durulsun, sonra buluşuruz bir yerde."

"Tamam o zaman..." dedi ve sonra babam odaya daldı.

"Ben sizi sonra arayayım mı?" dedim işle ilgili bir konuşma yapıyormuş gibi. Buse babamın geldiğini anlayınca telefonu kapattı.

"Kiminle konuşuyordun?" dedi babam kapıyı kapatırken. Ayağa kalktım ve başımı öne eğdim.

"Lojistik ile ilgili bir görüşme baba," dedim. "Sen neden geldin?"

"Benim şirketim değil mi, istediğim yere giderim." dedi, yine günündeydi.

"Yok, estağfurullah..." dedim sakin kalmaya çalışarak. "Bir sıkıntı mı var, ondan sordum."

"Sana bir şey söylemeye geldim." dedi. "Bugün Ezgi'nin işlerini senin yapmanı istiyorum."

"Ne?" dedim ve kendimi tutamadım. "Kendisi yapsın."

"Kız okuluna baksın." dedi, keşke bana da bu kadar anlayışlı olsaydı.

"Peki." dedim yalandan.

Ezgi'den:

Tekrar kurula girdiğimde oldukça heyecanlıydım.

"Evet Ezgi. Biz kararımızı verdik. Hazır mısın?" dedi ortada oturan gözlüklü kadın.

"Her zaman." dedim gülümseyerek.

"Meslektaşlarımla düşündük, taşındık. Senin uzmanlığını almanca bir sakınca olmadığına karar verdik."

Duyduğum şeyle duraksadım. Mutluluktan ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Gerçekten mi..." diye fısıldadım.

"Evet." dedi. "Artık uzman bir doktorsun Ezgi."

RastlantıWhere stories live. Discover now